Ezhel’i tutuklamışlar. Ah gerizekalı muktedirler. Zaman doldu. Kökler filizlendi. Filizi kırmaya kalktılar, kök ayağa kalktı
Ezhel’i tutuklamışlar. Ah gerizekalı muktedirler. Zaman doldu. Kökler filizlendi. Filizi kırmaya kalktılar, kök ayağa kalktı
Sis ormanın yüzüne çektiği maske. O, zulme uğrayan çocuklarını böyle gizliyor. Sisten çıkıyor ve sise dönüyorlar. Chiapas yerlileri heybetli elbiseler giyiyor, süzülerek yol alıyor, susuyor ya da usul usul konuşuyorlar. Hizmetkârlığa mahkum bu prensler, ilk oldular ve artık sonlar. Topraklarından ve tarih kitaplarından dışarı atıldılar, siste ve sırda sığınak buldular. Oradan maskeleriyle çıktılar; kendilerini aşağılayan iktidarın maskesini indirmek için…
-Eduardo Galeano, Tepetaklak: Tersine Dünya Okulu
Mücadele bir çember gibidir, her noktasında başlar ama asla bitmez!
-İsyancı Sıfırıncı delege Subcomandante Marcos
Bir maskeliler vardır, bir de yüzsüzler. Maskeliler, davaları kocaman olan küçük insanlardır, iktidarı almayı değil yıkmayı severler, ele geçirmektense inşa etmeye gönül indirirler. Kendileri hariç kimseyi temsil etmezler, üçün beşin hesabını tabii ki yaparlar. Sözlerini kürsüde değil, bir sokağın köşesinde, iğreti kurulmuş bir sahnede, çarşıda pazarda söylerler. Masada söylerlerse de eski püskü yuvarlak masaları tercih ederler, yuvarlak masalarda herkes birbirini görür. Öyle masalardır ki bunlar, temeli “dün”, örtüsü “bugün” ve gıdası “yarın”dır. Kırılmayan, dayanıklı masalardır, isyanlarda banka camlarına neşeyle fırlatılan küçük taş parçalarından yapılmıştır.
Başka türlü yürüyen yayalardır, bir trenin heybetli geçişini kayıtsız gözlerle seyretmek yerine, yüzlerinde hafif bir gülümsemeyle tren rayına yaklaşırlar ve ayaklarını rayın üzerine koyarlar. Olanca masumluklarıyla güçlü marşandizin ayaklarına çarparak raydan çıkacağına inanırlar.
Öyle masumlardır ki, bir elma ağacı diktiklerinde, bunu, günün birinde kendileri yokken, herhangi biri gelip, dalından olgun bir elma koparabilsin ve onu nasıl yiyeceğine karar vermek için kendini yeterince özgür hissedebilsin diye yaparlar; elmayı koparan onu meyve olarak mı yoksa püre olarak mı yer, sadece suyunu mu çıkarır ya da üşenmeyip elmalı gazoz mu yapar, onu pek umursamazlar.
Tıpkı öteki kuşlar gibi maskelilerin de doğacağına, diğerleriyle ve diğerlerinde kendini yeniden üreteceğine, nihayet öleceğine ve yine bir kuş yasası gereği, bütün heybetli heykellerin üzerine pisleyeceğine inanırlar.
İsyanlarının yıldönümlerini marşlar ve geçit törenleriyle değil şenlik ateşi ve danslarla kutlarlar, yerler içerler ve sevişirler. Hata yapmaktan korkmak gibi bir huyları yoktur ama çok düşünürler. Fikirlerini değiştirmek bi’ anlık iştir, yeterince kafalarına yattıysa. Bir âlemlerdirler.
Onlarınkisi bir piyade saldırısıdır, öyle ya, piyadeler erken ölür ama savaşı da onlar kazandırır ya da kaybettirir.
Ne diyordu Eduardo Galeano abimiz; “Pek çok umut kaynağı var. Umudun içecek suyu olmasa susuzluktan ölürdü… Tek olası dünya bu değil. Gerçeklik her sabah yeniden doğan bir çarpışma… hâlâ hayat var, uslu uslu boyun eğmeyi reddedenlerin arzusu…”
Maskeliler, iktidarların ötekileştirdiği ezilenlerle dayanışarak, tüm “teferruatların” kurabileceği başka dünyaların şimdiden yaratılabileceğini ve bunun bir sözün ötesinde bir gerçeklik olarak yaşanabileceğini kanıtlayanlardır ve Subcomandante Marcos’un alteregolarından Koca Antonio’nun dediği gibi, “her biri duydukları korku kadar küçük ve seçtikleri düşman kadar büyüktürler”.
Yüzsüzler mi? Onlar engerekler ve çıyanlardır, onlar ekmeğimize göz koyanlardır.
Ezhel’i tutuklamışlar. Ah gerizekalı muktedirler. Zaman doldu. Kökler filizlendi. Filizi kırmaya kalktılar, kök ayağa kalktı.
Bizi deli etmeyin…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.