“Martı Projesi”ni eleştirdiği için yargılanan Zerrin Bayraktar’ın davası görüldü. Bayraktar yaptığı açıklamada projenin İBB’nin kendi iktidarı için rant sağlama projesi olduğunu söyledi
Martı Projesi’ni eleştirdiği için yargılanan Zerrin Bayraktar’ın davası görüldü. Bayraktar yaptığı açıklamada projenin İBB’nin kendi iktidarı için rant sağlama projesi olduğunu söyledi
Kabataş’a beton Martı Projesi’ni eleştirdiği için ulaşım uzmanı Prof. Dr. Zerrin Bayraktar’a projenin mimarı Hakan Kıran tarafından dava açıldı. Bayraktar’ın duruşması bugün Çağlayan Adliyesi’nde 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Dava 13 Eylül saat 09.35’e ertelendi.
Duruşma öncesi ise adliye önünde basın açıklaması yapıldı.
Bayraktar yaptığı açıklamada projenin halkın yararına olmadığını yönündeki açıklamalarında doğrudan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni muhatap almasına rağmen projenin sahibi Hakan Kıran tarafından hakkında açılan tazminat davası nedeniyle adliyede olduğunu belirtti.
Kendisinin bir ulaştırma uzmanı olduğunu ve yapılmakta olan projenin ulaştırma projesi olup olmadığını anlamanın mesleğinin gereği olduğunu söyleyen Bayraktar şöyle devam etti:
Bu proje bir ulaştırma projesi olmayıp, projenin müellifi olduğunu söyleyen davacının kendi distopyasını kente dayatması yanında, kenti yöneten İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kentlilerin gereksinimlerini değil kendi iktidarı için rant sağlama projesidir.
Bayraktar, kentin merkezinde yer alan bu aktarma merkezi projesinde tüm toplu taşıma sistemlerinin, denizyolu, raylı sistem ve otobüsün, yer aldığı alanda 1000 taşıtlık bir otoparkın bulunmasının, bunun bir aktarma merkezi projesi olmadığının göstergesi olduğuna dikkat çekti. Kentin tam merkezinde yer alan karayolu, denizyolu ve raylı sistemin buluştuğu aktarma merkezine kentlilerin özel araçları ile gelip burada park etmelerinin aktarma merkezi işlevine aykırı ve kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyen Bayraktar şöyle konuştu:
Diğer yandan aktarma merkezi olarak tanımlanan bu alanın fonksiyonu kişilerin toplu taşıma sistemleri arasında aktarma yapmalarını sağlamaktır. Bu alana galeri, toplantı salonu, pazaryeri vb. işlevler taşıyan fonksiyonları getirerek zaten işlevi gereği yoğun bir yolcu trafiğine sahip bir mekanı başkaca fonksiyonlarla daha da kalabalık hale getirmemek gerekir.
Davacı Hakan Kıran yaptığı işin kent yararına olduğuna inanmış olsaydı, projenin kent yararına olmadığını iddia eden Mimarlar Odası, Ayazpaşa Çevre Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği ve Kent Savunucularının oluşturduğu gruplar ile temasa geçip ne kadar doğru bir iş yaptığını anlatabilirdi. Halbuki ne yapmıştır: İstanbul Mimarlar Odası Büyükkent Şube Başkanı yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Sami Yılmaztürk’e, Odanın Çevre Komisyonu sekreteri Mücella Yapıcı’ya, İstanbul Kent Savunmasından Cihan Uzunçarşılı Baysal’a, Politeknik yazarı Ersin Kiriş’e aynı minvalde tazminat davası açmıştır. Bu davranış, kimse beni eleştiremez şeklindeki bir egonun dışa vurumudur.
Üzülerek söylüyorum ki; adaleti kişileri korkutma amaçlı bir vasıtaya dönüştürmek tek kelime ile adalete, hukuka saygısızlığın geldiği son noktadır. Kentliye hizmeti odağına alması gereken Büyükşehir Belediyesi de görevini ne yazık ki halka değil yandaşlara hizmet ederek yapmaktadır.
Sendika.Org