KESK Ankara’daki merkez binasında düzenlediği basın toplantısı ile “Her işyerine kreş” kampanyasına başladıklarını duyurdu
KESK Ankara’daki merkez binasında düzenlediği basın toplantısı ile “Her işyerine kreş” kampanyasına başladıklarını duyurdu
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara’daki merkez binasında düzenlediği basın toplantısı ile “Her işyerine kreş” kampanyasına başladıklarını duyurdu. Açıklamaya KESK Yürütme Kurulu üyeleri de katılırken açıklamayı Basın-Yayın ve Eğitim-Örgütlenme Sekreteri İlhan Yiğit okudu. Yiğit sözlerine şu ifadelerle başladı:
Rutinleşen anti-demokratik uygulamalar sonucunda toplumsal sorunların giderek derinleştiği bir süreçten geçiyoruz. Sürekli olarak uzatılan olağan üstü hal koşulları ekonomik krizle de birleşmiş, ülkeyi yönetemez hale gelen AKP iktidarı erken baskın seçimle kendi bekasını sağlamaya çalışmaktadır. Otoriterlik artarken devletin küçültülmesi bahanesiyle kamusal hizmetler her geçen yıl azaltılmakta; ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalımın önü açılmaktadır. Bu durum başta çalışanlar olmak üzere tüm kesimleri olumsuz etkilemektedir.
AKP iktidarının kamu emekçilerinin yıllardır dile getirdiği temel sorunları ve talepleri görmezden geldiğini dile getiren Yiğit, kreş talebinin çalışanlar açısından önemine vurgu yaptı. Yiğit sözlerine şu şekilde devam etti:
Geçtiğimiz yıl taraflarca büyük kazanımların müjdesi olarak sunulan Toplu İş Sözleşmesi’nde yandaş konfederasyon ile imzalanan mutabakatın 41. maddesinde; ‘kamu kurumlarında olanaklar dahilinde kreş açılmalı’ denilerek havada bırakılan bir tartışma başlatılmıştır. Olanaklar nedir? Nasıl sağlanacaktır? Kim bu sürecin takipçisi olacaktır? gibi sorular hala cevabını beklemektedir. Benzer şekilde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı (ASPB) Fatma Betül Sayan Kaya 1 yıl önce yaptığı açıklamada “Tüm kamu ve kuruluşlarda kreşlerin açılmasının takipçisi olacaklarını” belirtmiş; ancak o günden bugüne hiçbir adım atılmamıştır. Günü kurtarma taktikleriyle bakım sorunu gündeme getirilmeye devam edilmekte; yapılan yasal düzenlemelerle sorun daha da derinleştirilmektedir.
Konuşmasının devamında Türkiye’de kreş ve diğer çocuk bakım olanaklarının sınırlı olduğunu belirten Yiğit, “Ücretler yükseliyor, nitelik düşüyor, dinselleştirme yaygınlaşıyor” diyerek şu verileri açıkladı:
Türkiye’de 0-6 yaş döneminde bulunan çocukların % 86,7’sine anneleri bakmaktadır. İş gücü piyasasına hiç girememiş ya da çocuk olduktan sonra ayrılmış kadınlar sosyal hizmetlerin ucuz ikamesi olarak değerlendirilmektedir. Milli Eğitin Bakanlığı’na (MEB) bağlı gündüz bakım evleri ve anaokulları sayısı 28.891 (MEB 2017) buradan yararlanan çocuk sayısı 1.315.854’tür. 3-5 yaş arasında MEB’e bağlı kurumlarda okul öncesi eğitim alan çocukların toplam içerisinde oranı %35 olduğu düşünüldüğünde; 3-6 yaş aralığında yaklaşık 4 milyon çocuk okul öncesi eğitim almamaktadır.
ASPB’na bağlı kreşlerde ise durum daha vahimdir. Her bin çocuktan sadece ikisi 0-3 yaş arasında kreşe gitmektedir. Var olan kreşlerin %47’si İstanbul, İzmir ve Ankara’da bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Yasası kadın işçilerin çocukları için kreş açılmasını öngören cinsiyetçi ve gerçeklikten uzak bir düzenlemedir. Türkiye’de 150 ve üzeri kadın çalışan sayısına sahip işyerlerinin son derece sınırlı olduğu düşünülürse bu yasanın bir ihtiyaca yanıt olmaktan çok göstermelik olduğu anlaşılmaktadır.
Yiğit kampanyayı şu maddelerle özetledi:
Yiğit, konuşmasını taleplerini şu şekilde sıralayarak sonlandırdı:
Tüm kamu kurumlarında;
Sendika.Org