Erdoğan’ın, “Millet ‘Tamam’ derse ineriz” sözleriyle bir türlü oluşturulamayan muhalefet stratejisini sağladığını söyleyen Kemal Can, iktidarın üstünlüğü kendi kriziyle teslim ettiğini kaydetti
Gazete Duvar yazarı Kemal Can, Erdoğan’ın, “Millet ‘Tamam’ derse ineriz” sözleriyle bir türlü oluşturulamayan muhalefet stratejisini sağladığını söyledi, iktidarın üstünlüğü kendi kriziyle teslim ettiğini kaydetti
Gazete Duvar yazarı Kemal Can, geçtiğimiz hafta başlattığı “Sosyoloji bitti, psikoloji devrede” yazısının ikinci bölümünde “iktidarın 24 Haziran’da kaybetmemek için her yolu deneyeceğini ancak bu yolla olası başarısının etkisini de zayıflattığı” tezini işlemeye devam etti.
Can, yazısına Erdoğan’ın İstanbul İl Kongresi’nde partisinin kuruluşundan bu yana en zayıf seçim çıkışını açıklamasını, Erdoğan’ın sunumunun ve salon refleksinin sönüklüğünün buna denk düşmesini, hemen arkasından da Meclis’teki sözleriyle muhalefete “Tamam” sloganını vermesini peş peşe sıralayarak başladı.
Can, “Millet tamam derse ineriz” sözlerinin taşıdığı bir başka anlamı da şöyle değerlendirdi:
Ayrıca, “Tamam” Erdoğan tarafından öyle bir bağlamda kullanıldı ki, iktidarın bütün seçim stratejisini üzerine kurduğu ve çeşitli açılardan muhalefeti sıkıştıran çok temel bir soruyu da cevapladı. Erdoğan bir süredir pragmatik seçmenin endişelerine göndermeler yaparak “Beni indireceksiniz de ne yapacaksınız?” diyordu. Muhalefete de “Beni indirmekten başka projeleri” yok diye yükleniyordu. Diğer yandan, muhalefet cephesinde de, “Seçim çare mi?”, “Bunlar iktidardan gider mi?” tereddüdü bitmiyordu.
Erdoğan çıktı ve neredeyse bütün sorulara cevap olacak şeyi söyledi: “Millet tamam derse ineriz”. Bir türlü oluşturulamayan muhalefet stratejisini, yaşanan sorunların iktidarla bağının kurulmasındaki eksikliği ve “gitmezlerse” endişesini dağıtacak enerjiyi tek bir sloganla sağladı. “Haziran rüzgarını” Erdoğan başlattı.
Erdoğan’ın sarf ettiği cümlenin, basit bir metin yazarı hatasından öte uzunca bir süredir içinde yaşadığı baskın korku halinin bir yansıması olduğuna da dikkat çeken Can, “İktidarın elindeki bütün imkanları, hatta bunlar yetmediği için daha fazlasını temin ederek, ne pahasına olursa olsun kazanmaya odaklandığını ama tüm çabaya rağmen psikolojik üstünlüğü bir türlü alamadığı ortada” dedi.
İçinden geçilen süreci “AKP hikayesinin uzatılmış devam sezonu” olarak niteleyen Can, yazısını iktidarın kendi sosyoloji ve psikolojisinin içe doğru çöktüğünü vurgulayarak bitirdi:
Yıllarca AKP sözcüleri ve hariçten destekçileri, “Türkiye’nin bir muhalefet problemi var” şablonunu, bazen küçümseme, bazen ciddi analiz kılığında hep yürürlükte tuttular. Bugün gelinen noktada, talihsiz bir siyaset sosyolojisi zeminine ve kültürüne, pek parlak örneklerle bezeli olmayan bir siyasal tarihe sahip olduğu için hayli şanssız muhalefetin en büyük şansının, itiraz etmeyi bu kadar kolaylaştıran bu iktidar olduğu söylenebilir.
Muhalefet henüz iktidara alternatif bir proje üretememiş olsa da, ona T A M A M diyecek bir psikolojik rüzgarı yaratmanın eşiğinde. Üstelik bu üstünlük, hep aranıp bulunmayan “karşı taraftan oy çalacak” aktörlerle değil, iktidarın kendi içinden üreyen krizlerle oluşuyor. Bu iktidarı var eden sosyoloji de, psikoloji de kendi içine doğru çöküyor. Derinleşen bu kriz, giderek iktidar etrafındaki güç ittifakını da zorlamaya başlayacak gibi görünüyor.
Kemal Can’ın yazısının tamamı için tıklayın.
Sendika.Org