Gezi eylemlerinde sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın epikriz raporları ‘buhar oldu’. Çapa Tıp Fakültesi ‘teslim ettik’, mahkeme ‘almadık’ dedi
Gezi Direnişi’nde sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın epikriz raporları ‘buhar oldu’. Çapa Tıp Fakültesi ‘teslim ettik’, mahkeme ‘almadık’ dedi
İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nin Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazıyla sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın epikriz raporlarını istediği Çapa Tıp Fakültesi, evrakların mahkemeye teslim edildiğini söyledi. Ancak ne belge ne de belgeyi teslim alan memur ortada yok.
İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazıyla sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın görme kaybına ilişkin adli tıp kurumundan rapor istedi. Adli tıp kurumu ise dosyada eksikliler olduğunu belirterek dosyayı mahkemeye geri gönderdi, Sarıkaya’nın tedavi gördüğü Beyoğlu Göz Hastanesi ve Çapa Tıp Fakültesi hastanelerindeki epikriz raporlarını talep etti. Bunun üzerine mahkeme, Beyoğlu Göz Hastanesi ile İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazarak Sarıkaya’nın epikriz raporlarını istedi. Mahkemenin yazısı üzerine Beyoğlu Göz Hastanesi söz konusu raporları gönderdi ancak Çapa Tıp Fakültesi raporları göndermedi.
Mahkeme 12 Şubat’ta oluşturduğu ara kararla evrakların gönderilmesini istedi. Mahkeme, bu yazıya da cevap vermeyen hastaneye 26 Mart tarihinde tekrar tebligat gönderip belgeleri bir kez daha talep etti. Bunun üzerine Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Ufuk Emekli, 6 Mart’ta göndermiş oldukları cevabi yazının mahkemece teslim alındığına dair iadeli taahhüt kartı örneğini sundu.
Çapa Tıp Fakültesi’nin gönderdiğini söylediği belgeler mahkeme dosyasında olmadığı gibi belgeleri teslim alan Hazal Ünal isimli memurun da mahkeme bünyesinde çalışmadığı ortaya çıktı. Durumun anlaşılması üzerine mahkeme 7 Mayıs’ta Çapa Tıp Fakültesi’ne bir üst yazı yazarak, belgelerin akıbetinin ilgili PTT birimi nezdinde araştırılması gerektiğini ve istenilen belgelerin 10 gün içerisinde tekrar gönderilmesini talep etti.
Yaşanan duruma tepki gösteren Erdal Sarıkaya, şu ifadeleri kullandı:
Sağ gözümün tamamıyla işlevini yitirdiğine ilişkin raporu idari mahkemeye ekte delil olarak sundum ki işler hızlansın. İdari Mahkeme nedense 4 buçuk yıl sonra Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istedi. Adli Tıp Kurumu da karar vermeden önce tedavi gördüğüm hastanelerden epikriz raporlarını istedi. Çapa’dan rapor gelmediği için mahkeme dosyayı adli tıbba gönderemiyor. Dosya kilitlendi kaldı Çapa’nın inisiyatifine bakıyor. Gezi’nin yıldönümü geliyor. Biz aşama kat edelim derken yargının içindeki mücadele dışında dışarıdaki kurum ve kuruluşların da bu şekilde hareket etmesi bizi zor duruma sokmaya başladı. Adliye saraylarının ismi var içi boş. Diğer kurum kuruluşları da dosya Gezi’nin davası olduğu için tereddütlü davranıyor diye düşünüyorum. İdari Mahkemeden çıkacak bir karar Çağlayan’ı etkileyecek. Suç alenen tescillenmiş olacak. Bu işin ucu emniyet müdürü, vali, içişleri bakanı, başbakana kadar gidecek. Bu yüzden kilitlendi.
Çapa Tıp Fakültesi’nin evrakı göndermemekte direttiğini savunan Sarıkaya şöyle konuştu:
Soruşturma sürecim de bu şekildeydi. Dosyada delil karartmanın, hukukun nasıl katledildiğini yaşadım. MEMBİS’te kayıtlı olmayan adreslerime tebligatlar göndermeler, avukatlara tebligat göndermemeler. 6. savcı kovuşturmaya gerek yok kararı almış, bana ait olmayan adrese gönderiyor. 10 gün itiraz süresi dolduğundan karara itiraz edemiyorum. Dosya genişletilsin diye ek delil sunuyorum savcı bunu itiraz kabul edip 9. Sulh Ceza Hakimliğine gönderiyor ve hakimlik zamanı geçirdim diye ek kovuşturmaya gerek yok kararı alıp bunu kayıtlı olmayan adresime gönderiyor ve ben bunu yine tesadüfen öğreniyorum. Dosyam ‘Faili Meçhul Suçlar Bürosu’na devredilince Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdum. Çünkü iç hukuku bitirip AİHM ve BM’ye taşıyacaktım dosyayı. AYM’ye başvurdum 8. gün dosyayı hiçbir gerekçeli karar göstermeksizin faili meçhulden alıp tekrar soruşturma savcılığına devrettiler. Şu an dosyama yedinci savcı bakıyor. Erdoğan’ın baskın siyaseti, ‘tek adam rejimi’ devletin bütün kurum ve kuruluşlarına işlemiş durumda.
Sarıkaya sözlerini şu şekilde tamamladı:
Gezi’de asla bir araya gelmez denen insanlar bir araya geldi ve bağımsız Türkiye anlayışı için kenetlendi. Şimdi dosyanın ilerlememesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bu dosya ilerlediği ve çözüme ulaştığı taktirde sürecin sonu, ‘Benim talimatım, emri ben verdim, benim kahraman polisim’ diyen Dönemin Başbakanı Erdoğan’a dayanacak. Erdoğan’ın uluslararası mahkemelerde yargılanması da söz konusu olduğu için dosyayı her alanda kilitliyorlar. Yargı öyle bir noktaya gelmiş ki Erdoğan’ın iki dudağının arasına bakıp o doğrultuda karar veren hakim ve savcılar var. Yargı şu an adeta ortada dönen bir topaç. Gelen vuruyor giden vuruyor ve durmadan döndürüyorlar. Oysa bir ülkenin demokrasisini, barışını ayakta tutan şey o ülkenin bağımsız yargısıdır. Bağımsız yargı için kenetlenip mücadele edilmeli. 24 Haziran’da da bağımsız yargı için birlikte hareket etmeliyiz.
Kaynak: Evrensel (Cansu Pişkin)