Ümit Akçay’a göre Erdoğan’ın güven yitimine yol açan ekonomik söylemindeki asıl sorun, neoliberal birikim rejiminin krizi ve iktidar mekaniğinin işlemez hale gelmesi
Ekonomi yazarı Ümit Akçay’a göre Erdoğan’ın İngiltere’de güven tazeleyeyim derken güven yitimine yol açan ekonomik söylemi ne bir iletişim kazası ne de bilinçli bir tercih. Asıl sorun, neoliberal birikim rejiminin krizi ve buna bağlı olarak iktidar mekaniğinin işlemez hale gelmesi
Tayyip Erdoğan, dış yatırımcının güvenini tazelemek için gittiği İngiltere’de ekonomi biliminin temel kurallarına aykırı bir biçimde “Faiz sebep, enflasyon netice” diye özetlenebilecek ekonomi teorisini dillendirerek güven tazelemek bir yana, güvensizliği tetikledi.
Ekonomi yazarı Ümit Akçay ise Erdoğan’ın bu yöneliminin sıkışmışlığın getirdiği bir “iletişim hatası” mı, yoksa seçmene korku yaymaya dönük “bilinçli tercih” mi olduğunu irdeledi.
AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte uygulanan neoliberal popülist modelin iki kritik bileşeninin “bireysel borçlanmanın artması” ve “çalışanların güvencesizleştirilmeleri” olduğunu belirterek yazısına başlayan Akçay, 2001 krizi sonrasında se geniş kitleler nezdinde işe yarayan bu modelin bir sınıra dayandığına ve işçi sınıfı arasında “Hayır” eğiliminin arttığına dikkat çekti.
Akçay şöyle devam etti:
Bu tartışmayı 24 Haziran seçimleri bağlamına taşıdığımızda şunu söyleyebiliriz: Hükümetin elindeki “istikrarı koruma” kozu, AKP’nin alternatifsiz olduğu durumlarda seçmenler tarafından “satın alınırken” –ironik bir şekilde- yeni getirilen seçim sistemiyle birlikte alternatiflerin de olabileceği olasılığının artmasıyla bu koz etkisini yitirebilir.
“Bilinçli tercih” görüşüne iktidara olduğundan daha büyük bir kudret atfettiği ve hiçbir hükümetin böyle riskli bir deney yapmayacağı gerekçeleriyle katılmadığını söyleyen Akçay, “iletişim kazası” görüşünün ise ekonomideki birikim rejimi krizini görmezden geldiğini savundu:
Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon netice” teorisini yatırımcıların önünde dile getirmesi, konuya biraz daha yakından baktığımızda, esasında şaşkınlık yaratmamalı. Bunun temel nedeni, AKP hükümetlerinin uyguladığı neoliberal popülizm modelinin düşük faize dayanmasıdır. Erdoğan, teorisini ilk kez dile getirmiyor, aksine iktidarının bizzat düşük faize dayandığını biliyor ve bunu korumak istiyor. Ancak karşı karşıya olduğumuz basitçe bir kredi çevrimi sorunu değil de, neolibeal popülizmin krizi ise, ekonomi yönetiminin yapabilecekleri zaten sınırlı.
Erdoğan yönetimi için hem yüzde 50+1’i koruyup hem faiz artışı yapmayıp hem de TL’nin değersizleşmesini önlemenin mümkün olmadığının altını çizen Akçay, birikim rejimi krizinin ekonomi politikasını kilitlediğini kaydetti:
Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin son dönemde bocalamasının ve bir “kontrol kaybı” görüntüsünün oluşmasının nedeni, ne bir iletişim kazası ne de ekonominin bilinçli olarak kötüleştirilmesi ile açıklanabilir. Bunların ötesinde, yaşadığımız yönetimin elindeki seçeneklerin daralması, bugüne kadar işleyen iktidar mekaniğinin ilk kez işlemiyor hale gelmesidir.
* Yazının Gazete Duvar’daki özgün hali için tıklayın.
Sendika.Org