Karar yazarı Elif Çakır, Erdoğan’ın seçim manifestosu ve vaatleri üzerinden her biri birer eleştiri olan sorular sordu, AKP’nin tabanıyla arasındaki güven sorununu çözemediği takdirde 24 Haziran gecesi, 18 Nisan 1999’daki gibi bir tablo ile karşı karşıya kalabileceğini ifade etti
Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul İl Kongresi’nde kendisinde oy vereceğini ama AKP’ye oy vermeyeceğini söyleyenleri “münafık” olarak nitelerken, Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, AKP tabanındaki bu kitlenin reflekslerini köşesine taşıdı.
“AK Parti 25 Haziran’da nasıl bir sabaha uyanacağını, 24 Haziran gecesini nasıl kapatacağını bilmiyor” diyerek yazısına başlayan Çakır, Erdoğan’ın önündeki iki yılı değerlendirme olanağı varken Devlet Bahçeli’nin çağrısına neden uyup iki ayağını bir pabuca soktuğunu sorguladı.
Çakır yazısına aynı zamanda eleştirileri de içinde barındıran şu sorularla devam etti:
- AK Parti, 2019 seçimlerini garantiye almak için, sandıkta ihtiyaç duyduğu bir iki puan için MHP ile ittifak yerine reformcu kimliğine geri dönmüş olsaydı, en azından sadece ve sadece çözmek için el attığı hatta kararlılığını göstermek amacıyla “baldıran zehri içmeyi” göze aldığı Kürt sorununu nihayetlendirmiş olsaydı bugün bir iki puan hesaplaması yapmış olur muydu?
- Türkiye’de toplumsal uzlaşmayı sağlamış olsaydı 24 Haziran’da AK Parti sandıktan nasıl bir sonuçla çıkmış olurdu?
- Bugün AK Parti’nin kendi tabanı, “Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oyumu verip, parlamentoda tercihi başka partiden yana kullanmayı” tercih noktasına gelir miydi?
- 15 yıldır ülkenin iktidarında olan AK Parti bugün “demokrasi manifestosu” mu yayınlamalıydı?
- AK Parti’nin kendi ayağına sıkan, seçmene “AK Parti, AK Parti iktidarına mı karşı şimdi de” sorgulaması yaptıran, yani AK Parti’yi bal gibi tuhaf duruma sokan bu, adına da “manifesto” dedikleri metni kim hazırladı da, Erdoğan’ı böyle tuhaf bir metne kim ikna etti?
- AK Parti, yeni kurulmuş bir parti de, ülkenin demokrasi sorunlarını çözmeye, içe kapanmış Türkiye’yi dışarıya açmaya, vesayet düzenini ve bürokratik oligarşiyi sonlandırmaya mı talip şimdi?
- 15 yıldır Türkiye’yi yöneten, Türkiye’nin bugünkü durumundan mesul olan bir iktidar partisinin “ahdim olsun ki” diyerek, “yeni dönemde yürütme ve yasama daha güçlü olacak, yargıyı daha bağımsız yapacağız” demesi size de tuhaf gelmiyor mu?
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu konuşmasını dinleyen AK Parti tabanı ne düşünür? İyi de 15 yıldır iktidardasın o zaman bu ülkenin neden hala böyle sorunları var diye sormaz mı?
- Peki, böylesi bir metin, AK Parti’yi “Yolsuzluk, yoksulluk, ekonomik kriz, demokrasi, özgürlükler, adalet, toplumsal baskı, fikir ve düşünce özgürlüğü” gibi alanlarda eleştiren muhalefeti toplum nezdinde haklı bir çıtaya yükseltmez mi?
- 2002’de iktidara gelirken “gelecek vaat eden”, “umut” vaat eden AK Parti gelecek vaat edebiliyor mu? Yeni bir hikayesi var mı?
Çakır, yazısını AKP’nin en azından kendi tabanıyla arasında zedelenen güveni yeniden temin etmesi gerektiğini belirtti, “Yoksa, 24 Haziran gecesi, 18 Nisan 1999 seçimlerindeki gibi bir tablo ile karşı karşıya kalabilir” diyerek de yazısını bitirdi.
Elif Çakır’ın yazısının tamamı için tıklayın.
Sendika.Org