İnternetin temel zayıflıkları ve bunların aracı işletmeler tarafından nasıl tam olarak istismar edildiği bilinmelidir. Çözmekte olduğumuz sorun hem toplumsal hem de tekniktir
İnternetin temel zayıflıkları ve bunların aracı işletmeler tarafından nasıl tam olarak istismar edildiği bilinmelidir. Çözmekte olduğumuz sorun hem toplumsal hem de tekniktir, bu nedenle çözüm bu ikisinin bir araya getirilmesi olmalıdır. Son olarak, onları yerinden etmemiz için gereken tüm araçlar ve fırsatlar hâlihazırda elimizdedir: Akıllı telefonlar, eşler arası protokoller ve örgü ağları
Önceki yazım, Web 2014’te Ölmeye Başladı, Nasıl mı?, düşündüğümden çok daha fazla farkındalık yarattı. Birçok kişi, onu, teknoloji devlerinin kontrolü altındaki Web’i derinlemesine inceleyen bir analiz olarak gördü, ancak yazı, tutunacak olumlu herhangi bir şey sağlamadan sona eriyordu.
Aslına bakılırsa Web için umudum var. Platformu ileriye götürürken ve onu teknoloji şirketlerinden gelen tescilli alternatiflere karşı rekabetçi kılarken Web’de özgürlüğü korumanın meşru olarak uygulanabilir yolları var. Ancak Web yalnızca bir sonraki seviyeye doğru cesur bir adım atarsa bu gerçekleşebilir. Amerika’nın FCC’si Ağ Tarafsızlığı kurallarını yok ederken, W3C DRM’i desteklerken ve teknoloji devleri kendi Websiz gelecek görüşlerini inşa ederken Web şu anki biçiminde kalırsa faydalı olmak için çok az şansa sahip olur.
Eşler arası (peer to peer) teknolojistler topluluğu, birçok devrimci teknolojiyi dünyaya getirdi: USENET, Napster, BitTorrent, Kazaa, Skype[i], Bitcoin, Ethereum[ii] ve hatta Web’in kendisi bile. Özgürlükleri savunan dijital çözümler aramak için bir kez daha bu topluluğa dönebiliriz. Birkaç ay önce bir grup eşler arası programcıya katılmak ve dijital özgürlüklerimizi kurtarabilecek bir teknoloji oluşturmaya yardım etmek için işimden ayrıldım. Planımızı sizinle kısaca paylaşmak istiyorum:
Şu anda çevrimdışı olan dört milyar insana ulaşmak için, internet erişimi olsun veya olmasın çalışan mobil örgü Web’i inşa etmek.
Bu planı açıklamak için Web’in internetten bağımsız olabileceğini anlamamız gerekir. İnternetin temel zayıflıkları ve bunların aracı işletmeler tarafından nasıl tam olarak istismar edildiği bilinmelidir. Çözmekte olduğumuz sorun hem toplumsal hem de tekniktir, bu nedenle çözüm bu ikisinin bir araya getirilmesi olmalıdır. Son olarak, onları yerinden etmemiz için gereken tüm araçlar ve fırsatlar hâlihazırda elimizdedir: Akıllı telefonlar, eşler arası protokoller ve örgü ağları.
Web, açık bir siber uzay, toplumun vuku bulabileceği, neye izin verildiği veya neyin yasaklandığına dair son sözü söyleyen tek bir kurum, şirket veya hükümetin olmadığı dijital bir bağlamdır. Diğer siber uzaylara da bir erişim noktasıdır. Bir web sitesinde bir hesapla her “oturum açtığınızda”, kapalı bir siber uzaya girersiniz. Bu siber uzaylar, o web sitesinin arkasındaki şirket veya kuruluşun sahip olduğu sunucular tarafından barındırılır.
En kapalı siber uzaylar, bir kamusal alan olarak Web’in rolünü tehdit etmiyor. Bir okulun intraneti ve de özel bir tartışma forumu veya bir şirketin iç tartışma platformu kapalı bir siber uzaydır. Çoğu kişi, bu siber uzayların neden kapalı olması ve kontrol edilmesi gerektiğini anlayacaktır.
Gerçek tehdit, kamusal alanlar kılığına bürünen devasa kapalı siber uzaylarla birlikte geliyor. Örneğin, Facebook. Kullanıcılarının birçoğu, onu, toplumu bir araya getiren nötr bir kamusal alan olarak düşünüyor ve aslına bakılırsa Facebook çoğunlukla bu rolü üstleniyor. Buna karşın o kapalıdır ve denetimden geçmektedir. Haklı olarak kapalı siber uzaylardan biri olarak başlamıştır: O, Harvard öğrencilerinin özel bir topluluğuydu. Buna karşın, patlayıcı büyümesi ile birlikte her türlü toplumsal yapıyı da kapsayacak şekilde hızla gelişmek zorunda kaldı.
Facebook Web üzerinde büyürken, Apple 2007 yılında iPhone’u piyasaya sürdü ve bundan sonra dünya akıllı telefonlarla tamamen değişti. Zuckerberg mega mobil eğilimi pek çoğundan önce gördü ve Facebook’un daha 2009’un başında hızla büyüyen bir mobil uygulaması vardı. Facebook kendini Web’den bağımsız bir platform olarak yeniden tasavvur etmeye başladı.
Aralık 2016’ya hızla ilersek, Facebook’un aylık toplam aktif kullanıcılarının (AKK) yüzde 94’ü mavi kapalı siber uzaya düzenli olarak mobil uygulamalarla erişirken (mobil AAK’leri AKK’lere bölün), yüzde 62’si sadece mobilden (sadece mobil AKK’leri AKK’lere bölün) erişiyordu. Sonuç olarak, FB’nin gelirinin yüzde 84’ü mobil reklamlardan gelir. Bu verilerden tahminle, Aralık 2017’de sadece mobil kullanıcıları tüm kullanıcılarının yüzde 70-yüzde 79’unu oluşturuyor[du].
Açık Web’in Zuckerberg’in ürünleriyle hâlihazırda alakasız olduğunu göstermek için bu sayılar yeterince büyüktür. Şimdiye değin, Facebook, Messenger, Instagram ve WhatsApp[iii], Web ile karşılaştırılabilir ölçekte (FB ürünleri kullanıcıları kabaca internet kullanıcılarının üçte ikisini oluşturmaktadır) tartışmasız bir şekilde Web-olmayan kapalı siber uzaylardır. Hatta Facebook kendi siber savaş kavramına bile sahiptir.
İnsanların kamusal bir siber uzaydan istedikleri birçok kullanım durumunda (Facebook) Web ile rekabet eder: Notlar ve görüntüler paylaşma, topluluklarla etkileşim kurma, iş yapma, hizmetler ve ürünler pazarlama ve etkinlikler düzenleme. Benzer şekilde, bu argüman YouTube[iv] için de oluşturulabilir. Aslına bakılırsa çok büyüyen herhangi bir kapalı siber uzay açık Web’e bir tehdit oluşturabilir.
Bu da beni şu soruya götürüyor: Kapalı bir siber uzayın açık siber uzayı nihai olarak daha fazla büyümek için kullanacağı esasen kaçınılmaz mıdır? Cevap vereceğim: Hayır. Web yalnızca sisteme hile karıştıran internet mimarisindeki temel kusurlar nedeniyle şu anki duruma düştü. Kapalı siber uzaylar başarılı olmak için yapay olarak teşvik edildikleri için gelişirler.
Web’i destekleyen internet (ve yanı sıra e-posta, Skype, WhatsApp, çevrimiçi mobil uygulamalar), teknik bir mucizedir, ancak bazı arkaik sistemler ile benzerlikleri paylaşmaktadır.
Verilerin internet üzerinden dolaşım şekli, posta sisteminin işleyişi ile oldukça benzerdir. Her alıcının benzersiz bir adrese ihtiyacı vardır. İnternette bunlar, her bilgisayara verilen basit sayılar olan “IP adresleri” olarak adlandırılırlar. Bir bilgisayara 198.153.192.40 numarası atandığında, burada ilk kısım olan 198, ABD’deki belirli bir bölgeye işaret eder ve diğer sayılar o bölgedeki hangi özel bilgisayarın alıcı olduğunu belirlemeye yardımcı olur.
IP adresleriyle ilgili sorun şudur: Onlardan yeterince yoktur.
İnternet planlandığı sırada, başlangıçta bir askeri ağlar ve üniversite ağları sistemiydi. İnternetin iş, ticaret ve kişiler arası iletişimde ana akım olmasını sağlayan kitlesel popüler benimsenmesi hesaba katılmamıştı. Posta sisteminde yalnızca sınırlı sayıda posta kutusu olduğunu düşünün – internette gerçekleşen şey, neredeyse budur.
Ancak bu soruna yönelik hızlı bir çözüm vardı: Network Address Translation (NAT) [Ağ Adresi Dönüştürme] adı verilen bir mekanizma.
Teknik dil bir yana, bu basit bir fikirdir: Bir bilgisayar gerçek bir IP adresi alır ve gerçek IP adreslerine sahip olmayan diğer bilgisayarlar için bir aracı işlevi görür.
Mahallenizin tek bir posta kutusunu paylaştığını ve ardından alınan her bir postayı doğru son varış yerine tasnif etmek ve iletmekle sorumlu bir kişi olduğunu düşünün. NAT’nin internet adresleri için yaptığı şey budur ve yaygın olarak evinize veya ofisinize kurmuş olabileceğiniz kutu gibi yerel yönlendiricilerde konuşlandırılır.
NAT yönlendiricilerinin ortaya çıkışı, aracı bilgisayarın bir koruyucu haline gelmesine ve diğer bilgisayarların açık internetin bazı tehlikelerine karşı korunmasına da olanak sağladı.
Ayrıca bu, bazı bilgisayarların internette birinci sınıf yurttaşken, diğer bilgisayarların ikincil olduğu anlamına geliyordu. Buna ek olarak, IP adreslerinin kıtlığı, onların değerli varlıklar olarak sayılmalarına neden oldu ve bu nedenle onlar bir iş fırsatı haline geldi. Bazı bilgisayarların internette birinci sınıf yurttaş haline gelebilmesi için IP adresleri satılıyor.
Yine de bu sorunu çözmek kolay görünüyor: Ne de olsa sadece yapay kaynaklar olduklarından, sadece daha fazla IP adresi sağlayın.
IP v6 bununla ilgilidir ve amacı, her zaman herkes için yeterli adres olacağından emin olmaktır (sınırı bir trilyon trilyondan fazladır). IPv6’nın 1998’te –yirmi yıl önce– kullanıma hazır olduğu duyuruldu fakat dünyadaki kuruluşlar tarafından benimsenmesi hâlâ yeterli değil, çünkü bu, internete bağlı olan her makineyi, yeni adres türlerini anlama ve kullanma için eğitmeyi gerektirmektedir.
Ancak, enformasyon endüstrisi, IPv4’ü NAT üzerinde varsayan devasa sistemlerin içine yuvasını yaptığından dolayı IPv6 için ekonomik teşvikler yeterli değildir. IPv4 adresleri satan şirketler, IPv6’yı benimsemede çok az fayda görürler ve IPv4 + NAT sistemlerine bağımlı şirketler, her zaman çevrimiçi işletmelerini güçlendiren altyapıların düzenini bozmakla ilişkili risklerden kaçınmayı tercih etmektedir. Tüm bilgisayarlar IPv6 kullanmaya başlasalar bile, çok sayıda programın NAT ile oluşturulduğu akılda tutulursa, onlar NAT içermeyen bir dünyaya maruz kaldıklarında birçok güvenlik açığı ortaya çıkarabilir.
Diğer bir deyişle, internet ekonomisi, IPv6’nın her yerde kullanıldığı ve NAT’nin terk edildiği bir senaryo için hazır değildir. Sahip olduklarımızla sıkıştık.
Sonuç olarak, internet aracı bilgisayarların yönetmesine izin verdi.
Bunlar, barınağı öldürmeden ortadan kaldırılamayacak kadar büyümüş parazitler gibidir.
Aracı bilgisayarları destekleyen teknik kusur, aracıların iş modellerinin başarılı olduğu bir dünyaya öncülük etti. Google ve Facebook, tüketicileri reklam yayıncılarıyla buluşturuyor ve her bir reklam için ücret talep ediyor. Amazon[v] da bir aracı işletmedir: perakendecileri tüketicilerle buluşturuyor ve işlemlerden bir kesinti alıyor. Pek çok popüler “paylaşım ekonomisi” başlangıç şirketleri ve hizmetleri de aracıdır: Airbnb[vi], Uber[vii], Kickstarter[viii], Patreon ve diğer pek çoğu.
İşlerin nasıl farklı olabileceğini hayal etmek zor, ancak bu işletmeler için var olan teşvikler yapay olarak inşa edilmiştir. Bir kişi arkadaşlarından haber okuduğunda, bir yabancıdan bir daire kiraladığında veya bir şoföre bir biniş talimatı verdiğinde herhangi bir aracı şirketin kazanç elde etmesi temel olarak gerekli değildir.
Bu nedenle, teknik sistemleri ekonomik ve toplumsal açıdan analiz etmek önemlidir: çünkü erken tasarım kararları belirli toplumsal düzenleri öngörür.
Web hizmetleri için popüler kullanım durumlarını dijital olarak desteklemenin alternatif yollarını sağlayabiliriz ve acilen sağlamalıyız. Sistemlerini birbirine bağlayan altyapı olan kablolara güveninin azalmasıyla aracı işletmelerden kaçmak mümkün.
İnternetin fiziksel temeli, tüm kıtaları bir araya getirmek için okyanusları kapsayan, özel mülkiyete ait fiber optik denizaltı kablolarının yoğun bir demet zinciridir. Denizaltı iletişim kabloları 1850’lerden beri vardır.
Bu kablolar hiyerarşik bir düzen izler: Kıtalar diğer kıtalarla bağlantılıdır, ülkeler ülkelerle bağlantılıdır ve farklı ülkelerdeki farklı şirketlerin (İnternet Servis Sağlayıcılar, İSS’ler) bu kablolu ağa bağlanabilmesi için yerel yönetimleriyle anlaşmış olmaları gerekir.
Bu iyi düzenlenmiş hiyerarşi, kablolu internetin uygulanabilir olmasının tek yoludur. Aksi takdirde, tabandan kurulu bir kablolu internet, gerçek bir kablo karmaşası olurdu. Ülkeler ve kuruluşlar ayrıca IP adreslerinin dağıtımını yönetmektedir.
İnternet, bizi yeni bir döneme, enformasyon çağına götüren teknoloji olarak övülse de, sadece bilgisayar A’dan bilgisayar B’ye veri aktarmanın süslü bir yoludur.
Neredeyse anlık hızlarda veriyi küresel olarak aktarmada oldukça etkilidir, ancak yine de bilgisayarınızı harici bir sabit diske bağlayan bir USB kablo gibidir. Aslında, aktarım hızları, USB kablolarıyla İnternet’ten neredeyse her zaman daha iyi olur. İnternetin gerçek faydası, dünyadaki tüm bilgisayarların aynı odadaymış gibi görünmelerini sağlama yoluyla anlık küreselleşmedir.
Kablolu ağın sağladığı küresel gerçek zamanlı ekonomi, insanlığa kalıcı etkileriyle birlikte tarihi bir kazanımdır.
Buna göre, genelde küresel bağlanabilirliğe ihtiyaç duymayan uygulamalarla etkileşim halindeyiz. Örneğin, aynı şehirde arkadaşlarıyla iletişim halinde olmak -naif ama muhtemelen teknoloji için en popüler kullanım örneği- gezegenin öbür tarafındaki ülkelere hiçbir bağlantı gerektirmiyor. Yine de, sadece yakınlardaki arkadaşa mesaj göndermek için dünya çapında seyahat eden iletileri ulaştıran tescilli ve yabancı (çoğunlukla Amerikan) uygulamaları çalıştırmak için küresel olarak birbirine bağlı kabloların karmaşasını çok fazla kullanıyoruz.
Bu, hayatlarımızı ve uluslarımızı üç harfli istihbarat ajanslarıyla evlenen gözetim kapitalizmi şirketlerinden (en sevdiğiniz Silikon Vadisi şirketini seçin) gelen dijital sömürgeciliğe açtı.
Alternatif ne olabilir? Dijital yaşamlarımızın çoğu, fiziksel, yasal ve ekonomik açıdan erişimimizin dışında olan teknolojilere bağımlıdır. Teknolojinin kendisi, memnuniyetle, yeni bir siber uzay yaratmak için bir araya getirilebilecek ilk yapı taşlarını sağladı.
Teknolojik yenilik; akıllı telefonlar, 4G bağlantısı, kripto para birimleri ve dijital sosyal ağlar gibi şaşırtıcı şeyleri tanıtmada hızlıdır. Bunların hiçbiri internet planlanıyorken ortada yoktu. Ancak hepsi, temel bir gereklilik olarak değil de, alternatiflerin bulunmaması nedeniyle telekomünikasyon şirketlerinin (19. yüzyıldaki) çok eski düşüncesine dayanıyordu.
Bir düşünce denemesi olarak, Sonraki İnternet [Next Internet] son 30 yıldaki küresel siber uzaylardan edindiği tüm birikimleri kullanarak yeniden icat edilseydi neye benzerdi? Yeniden icat edilen internete imkân tanıyacak gelecek vaat eden üç şey var:
Web klasik olarak konum merkezli bir siber uzaydır. Web’e eriştiğinizde, içerikleri barındıran konumları (wikipedia.org gibi URL’leri) ziyaret edersiniz. Sık sık, o içeriği yaratan insanları görmezsiniz, ancak onların örtük olarak orada olduğu varsayılır. Konum merkezli içerikle ilgili sorun –HTTP’nin tasarlanma biçimiyle öngörüldüğü üzere– gelecek nesiller için arşivlemenin kolay olmamasıdır. Bazı bağlantıların barındırdığı bir görüntü bugün olabilir, ancak belki de yarın olmayacaktır.
IPFS ve Dat gibi yeni eşler arası protokoller HTTP’nin yerini almaya ve Web’i içerik merkezli bir siber uzay yapmaya yardım edebilir. Bu şekilde bir resmin bağlantısı mywebsite.com/pic.jpeg yerine QaPdNnDWRLF1b –görüntünün sözde hash’i, özeti– gibi bir şey olabilir, böylece mywebsite.com sunucuları kaldırılmış olsa bile, QaPdNnDWRLF1b’yi depolayan herhangi bir bilgisayardan [geri] getirerek görüntüyü elde edebilirsiniz. Okunamayan kodu beğenmezseniz, okunamayan koda bir kısayol oluşturmak için bit.ly gibi bir bağlantı kısaltıcıyı kullanabilirsiniz. Bu yolla, bit.ly kısa bağlantınız kaybolsa bile, içerik hâlâ çevrimiçi bilgisayar yığınından yeniden getirilebilir.
Tarayıcılar böyle çalışmaya hazırlanabilirler ve bu Web’in işleyişi için küçük bir değişiklik olsa da, siber uzaydaki toplumsal yapılar üzerinde büyük etkilere sahiptir. Bugün kolayca yükleyip hemen kullanabileceğimiz Beaker Tarayıcı bunun en iyi göstergesidir. Bu, tarayıcınızın ara sunucular olmadan (YouTube sunucuları, Medium, bloglar vb.) diğer kişilerin Beaker kurulumlarıyla doğrudan içerik paylaşmasına olanak sağlar.
Bahsi geçen bu teknolojiler, Web’i, konum merkezli olmak yerine gerçekten içerik merkezli hale getirerek düzeltmektedir.
Bununla birlikte, Web, içeriği sahneye koyarken içerik yazarını arka planda tutmada iyidir. Anonim raporlar, kitlesel kaynak kullanımlı ansiklopediler ve kedi videoları gibi kişileri önemsizleştirmek isteyen pek çok kullanım durumu varken, son yıllarda, siber uzayların yapılandırılmasında bir oyun değiştirme yolunu keşfettik: Gezegenlerin bir yıldızın yörüngesinde dönmesi gibi içeriğin yazarın etrafında döndüğü Sosyal Web.
Bir siber uzayın, kişilerin bir diğeriyle etkileşime gireceği bir dijital bağlamın insan merkezli olması mantıklıdır. Sosyal dünyada bulunan Web siteleri sizi bir konum haline getirmek için cüretkâr bir yaklaşım izledi: twitter.com/andrestaltz URL’si, bu içeriğin bir kişi olduğu anlamına gelir. Aslında, en eski büyük sosyal ağlardan biri, bir konumu ve onun bir kişiyle olan ilişkisini vurgulayarak Myspace olarak adlandırılmıştı. Hepimiz bu konseptin devrim niteliğinde olduğunu ve Web’in pek çok köşesine nasıl eriştiğini deneyimledik: Facebook hesabı ile oturum açabilir veya Facebook profilinizi kullanarak blog yorumları ekleyebilirsiniz.
Artık sosyal Web’in bazı karmaşıklıklarıyla ilgili deneyim sahibi olduğumuz için, aracı şirketler olmaksızın önceliği insana vermek için onu yeniden oluşturabiliriz.
Eşler arası protokol Secure Scuttlebutt (SSB) bunu, (umarım) özgürlük ve öznellikle birlikte toplumsal yapıları ve kapitalist tekelleri engelleyebilen siyasi yapıları tahayyül eden önce çeşitlilik ilkeleriyle tasarlanmış olarak yapar. SSB, güvenilir olmayan bir internet bağlantısı olan ve şebeke dışı yaşam tarzları için sosyal ağları etkinleştirmek isteyen göçebe bir programcı tarafından tasavvur edilmiş ve yaratılmıştır. Büyüyen öncü ve programcı topluluğu, SSB’yi günlük temel sosyal ağları olarak kullanıyor. Umarım tüm bu bağlantıları tıklarsınız ve SSB’yi daha derinlemesine araştırırsınız.
Şebeke dışı yaşam tarzlarının dijital sosyal ağlarla karışımı olağandışıdır, çünkü biz teknolojiyi enerji ve internet bağlantısı için Şebeke’ye bağımlılık ile ilişkilendirmeye eğilimliyiz. Ancak Şebeke’ye alternatif oluşturmak için Şebeke olmadan enerji ve bağlanabilirlik sağlayan teknolojileri aramamız gerekiyor. Güneş panelleri birinciyi sağlar ve Solarpunks olarak bilinen şebeke dışı sürdürülebilirlik hareketinin temel bir unsurudurlar. İkincisini sağlamak için kablosuz teknolojileri kullanabiliriz.
Kablolar enformasyon çağını doğurdu, ancak kablosuz bize zincirlerden kurtulmak için kanatlar verdi. Ve bugün, dijital toplum masaüstü bilgisayarlardan daha çok akıllı telefonlar yoluyla bir araya geliyor.
Akıllı telefonlar, dosyaları –aracılar olmadan– Bluetooth veya Apple’ın AirDrop’unu kullanarak doğrudan diğer cihazlarla kolayca paylaşmamızı sağlıyorken, kablolar aracılığıyla yaptığımız gibi zorlukla veri aktarmıyoruz. Kablosuz teknolojisi, bugün kablolu dünyanın sadece bir uzantısı olarak var olmaktadır, ancak bundan çok daha fazlası olabilir.
Aslında tam tersi olabilir: Kablolar, kablosuz dünyanın sadece bir uzantısı olabilir.
Muhtemelen, örgüler olarak da bilinen mobil ad-hoc ağları (MANET) duymamışsınızdır.
Popüler olmamasının sebeplerinden biri, örgülerin telekom operatörlerinin işini tehdit etmesidir, dolayısıyla, kuruluştan size mobil geçici ağlar geliştirmek ve sağlamak için çok az teşvik vardır. Bir MANET AirDrop gibidir, ancak çevrenizdeki cihazlara otomatik olarak ve sorunsuz bir şekilde bağlanır ve bu cihazlar arasında birden fazla noktaya veri gönderir. Bluetooth bağlantıları yalnızca birkaç metreye kadar erişebilirken bile, çoklu atlamalardan sonra birkaç kilometre uzaklıktaki cihazlara bağlanabilirsiniz.
Enformasyon, kelimenin tam anlamıyla hava yoluyla bir bölgedeki cihazlar örgüsüne yayılır. Hatta mobil cihazların dolaşması, verilerin taşınması işinin yarısını yapması nedeniyle daha fazla ilerler.
Öte yandan, MANET’lerin başarısızlığa uğramasının başlıca nedeni, kablolu ağlarla karşılaştırılabilir veri aktarım hızları sağlamamış olmalarıdır. Bir MANET, sabit ara kuruluşlardan bağımsız olma gibi ilkeleri destekler; ancak, video akışı veya anında mesajlaşma gibi aktarım yoğun kullanılan durumlarda çok yavaştır. Benimsenmeleri, hızların gelişmiş ülkelerde alıştığınız saniyede Megabitler olarak değil saniyede birkaç Kilobitle ölçüldüğü Web’in ilk günlerine geriye bir adım gibi hissettirecektir.
Örgü ağları yine de iki gerçeklik için umut vaat ediyor.
İlk olarak, birkaç en ileri örnek olarak Apple MultipeerConnectivity ve Bluetooth Mesh [Örgü] ile birlikte teknoloji gelişiyor. İSS’ler olmadan IPv6’yı öngören, örgüler için ideal olan yeni protokoller geliştiriliyor.
İkincisi, çünkü pek çok gelişmekte olan ülke hâlâ internet erişimine sahip değil. Bu, toplam 7,6 milyar yerine 4 milyar kişiye, saniyede sıfır bit / saniye aktarım hızına denk geliyor. İnternet, bütün dünyayı kuşatmış gibi görünse bile, hâlâ gezegenin ancak %45’ine ulaşıyor. Bazıları internet bağlantısına sahip olabilir ancak ya kesintilidir ya da tutarlı bir şekilde hızlı değildir. Kesintili bir bağlantıya sahip olan veya bağlantıya hiç sahip olmayan insanlar için, ortalama fakat tutarlı hızları olan İSS içermeyen örgü ağlar oldukça çekici hale gelir.
Facebook ve Google, Internet.org ve Project Loon aracılığıyla, bu dört milyar insanın çabucak ele geçirilmesi için çok isteklidir. Ancak, aracı işletmeleri internete bağlı olduğundan, bu projelerin hepsi İSS’lerin ve kabloların eski hiyerarşik yapılarına ihtiyaç duyar. İşletmeleri ve işleyiş usulleri doğaları gereği altyapısal olarak ağırdır. Birden çok zorluk vardır: Balonlar eksiksiz biçimde tüm bölgeleri kapsayamıyor, yerel İSS’ler veya yerel yönetimler yozlaşmış olabilir ve diğer kablolu altyapı projeleri yıllar ya da on yıllar alıyor.
Heyecan verici nokta, gelişmekte olan ülkelerdeki insanlara basitçe yerel ve bölgesel bağlanabilirlikler sağlayarak bu oyundaki teknoloji devlerini yenebileceğimizdir.
Önce örgü ile oluşturulan mobil uygulamalarla birlikte, akıllı telefonlar kendiliğinden düzenlenen, kendiliğinden iyileşen MANET’ler oluşturur. Açıkçası, teknoloji devlerinden farklı olarak, bir şey beklemeden mobil cihazlar hediye etmeye istekli olursak, bunu yapmak oldukça kolaydır.
Facebook onlara hâlâ aracılık gücünü veren bir uzlaşma oluşturmak için çok çalıştığı için bu kolay bir mücadele olmayacak. Zuckerberg’in 10 yıllık yol haritası, bağlanabilirlik projelerini uzun vadeli spektruma (beş ila on yıl) koyuyor. Bu temelde bizim son mühletimiz, bundan önce Afrika’da taban örgülerini kurmamız gerekiyor.
Örgüler için mobil uygulamalar, (güncel) MANET teknolojilerinin özel kısıtlamaları için en uygun şekilde olmalı. Video akışı ve anlık mesajlaşma ilk seçenek değildir, ancak içerik barındıran tarzdaki hafif Web siteleri (Beaker Tarayıcı’da ve Dat’ta olduğu gibi) ve önce metin sosyal ağ beslemeleri, kısa vadede gerçekçi bir şekilde ortaya koyulabilecek uygulamalardır.
Bu tür uygulamalar örgüdeki diğer aygıtlarla sabit bağlantı gerektirmez. Menzil içerisindeyken ara ara en yeni haberleri diğer cihazlarla senkronize etmeleri yeterlidir.
Mobil uygulamaların kendisi bile MANET’ler vasıtasıyla konuşlandırılabilir ve halihazırda Dat Installer adıyla, bu kullanım durumuna uyan bir “uygulama mağazası” mobil uygulaması geliştirdim. Şu andaki ana projem SSB üzerinde çalışan bir örgü dostu sosyal ağ mobil uygulaması oluşturmak. Bu uygulamaları örgüler için oluşturulurken, interneti nasıl gezeceklerini ve son çare olarak onun nasıl kullanılacağını bilmelerini vurgulamak önemlidir.
2017’de merkezsizleşmiş eşler arası protokollerden bahsederken, blok zincirlerinden ve kripto para birimlerinden bahsetmek zorunludur.
Bunlar harika yeniliklerdir ve IPFS[ix], Dat ve SSB gibi bunlar da doğrudan aracı kuruluşları (çoğunlukla bankaları) bir sorun olarak ele alırlar.
Öte yandan, çoğu blok zincir protokolü, yüksek internet hızları, güçlü donanım ve küresel bağlanabilirlik göz önüne alınarak tasarlandı. Bu yeniliklerin çoğunun paylaştığı şey, tek bir aktörün diğerlerinin üzerinde güvenilir olamayacağı dağıtık küresel bir veri tabanının başarılmasıdır. Merkezsizleşmiş Web alan adı kaydı gibi, meşru olarak faydalı kullanım durumları söz konusudur.
Öte yandan, küresel uzlaşma, hızlı internet bağlantıları ve güçlü donanım ihtiyacı gerektirmesi, gelişmekte olan ülkelerdeki örgü ağları için blok zincir kullanmayı zorlaştırmaktadır. Yine de, IOTA gibi alternatif tam blok zinciri olmayan deneyler bunu değiştirebilir.
Plan
Önerilen strateji, gelişmekte olan ülkelerde yardım için yerel örgü ağlarını geliştirmekken, bu, gelişmiş ülkelerdeki teknoloji oligarşisine karşı koyma planıyla nasıl bağlantılıdır? İnternetsiz bölgelerde, hızlı ölçeklendirme potansiyeli vardır ve bunun aracılığıyla eşler arası kablosuz örgü ağları etrafında yeni bir endüstri oluşturabiliriz.
Eğer bu endüstri büyürse, gelişmiş dünyadaki örgüleri de destekleyebilir. Hızlı büyüme, örgüleri birkaç meraklının yalnızca niş projelerinden daha fazlası yapmak, gelişen bir ekosistem haline getirmek için önemlidir. Aşağıda listelenen mega projeler, Web’i internetten kurtarma planıdır:
Önümüzdeki bir veya iki yıl içinde:
İki yıl veya daha fazla sürede:
Altı yıl içinde veya daha uzun sürede:
İkisi arasında rekabetin bir sonucu olarak, kablo havaya karşı ikileminde denge sağlayıp her bir durumda verilerin nasıl taşınması gerektiği konusunda seçenek sunarak kablolu ağın aşırı kullanımını ve hava ağlarının yetersiz kullanımını düzeltmeyi ümit ediyoruz.
Seçenek özgürlüktür.
[i] https://index.co/company/Skype?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-Skype
[ii] https://index.co/company/ethereumproject?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-ethereumproject
[iii] https://index.co/company/WhatsApp?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-WhatsApp
[iv] https://index.co/company/YouTube?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-YouTube
[v] Kaynak: https://thenextweb.com/syndication/2018/01/02/web-dying-mesh-networks-will-save,Çeviri: Diyar Saraçoğlu
[vi] https://index.co/company/Airbnb?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-Airbnb
[vii] https://index.co/company/Airbnb?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-Airbnb
[viii] https://index.co/company/Airbnb?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-Airbnb
[ix] https://index.co/company/IPFSbot?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-IPFSbot
[x] https://index.co/company/gotenna?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-gotenna
[xi] https://index.co/company/Beartooth?utm_source=thenextweb.com&utm_medium=referral&utm_campaign=hover-Beartooth
[Thenextweb.com’daki İngilizce orijinalinden Diyar Saraçoğlu tarafından Sendika.org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.