Üretilen çöplerin çoğunluğu sanayi çöpleridir ve nedense bu çöplerden söz edilmez. Bu çöpler sanki geri dönüşümün dışındadır ve zaten ne yapıldıkları hakkında pek de bilgimiz yoktur. Doğaya, akarsulara sanayi çöpü döküldüğü gerekçesiyle sanayicilere ceza verildiği pek duyulmaz. Duyulmadığından çöp ticareti sürer gider. İnsan sağlığı ve doğa hiçe sayılır Dünyada giderek artan çöp, uluslararası ticaretin de konusu […]
Üretilen çöplerin çoğunluğu sanayi çöpleridir ve nedense bu çöplerden söz edilmez. Bu çöpler sanki geri dönüşümün dışındadır ve zaten ne yapıldıkları hakkında pek de bilgimiz yoktur. Doğaya, akarsulara sanayi çöpü döküldüğü gerekçesiyle sanayicilere ceza verildiği pek duyulmaz. Duyulmadığından çöp ticareti sürer gider. İnsan sağlığı ve doğa hiçe sayılır
Dünyada giderek artan çöp, uluslararası ticaretin de konusu oluyor, özellikle tehlikeli çöpler açısından. Çöp yeniden kazanılarak “ikincil hammadde” adı altında hammaddelerle rekabete giriyor. 1992 yılında 50 milyon ton çöp uluslararası ticaretin konusu iken, 2011 yılında bu sayı 238 milyon tona ulaşmış durumda. 2003-2010 yılları arası çöp ticaretinde yüzde 56 artış yaşanırken, değer olarak bu artış yüzde 23. En başta yüzde 42’lik oranla hurda gelirken, ikinci sırada yüzde 23 oranla kağıt-karton bulunmakta.
Çöp ticaretinde bu artış “mafyanın” da ilgisini çekmiş durumda. Mafya denince de akla hemen İtalya geldiğinden çöp ticareti bu ülkede kârlı bir sektöre dönüşüyor, insan sağlığı ve çevre sorunları da giderek artıyor. Ama İtalya dışında da çöp ticaretiyle ilgilenenler vardır.
Tayvan’da mafya, kum için kazdığı nehirdeki çukurlara yasadışı yolla çöp döker.
1950-90 yılları arasında New York’ta Cosa Nostra yasadışı yollardan çöp toplamıştır. Bunun için sürücüler sendikasına sızıp çöp kamyonu sürücülerini kendine bağlamıştır.
Tiflis’te çöp toplayan mafya çöp işi özelleştirilince işi bırakır.
Fransa’nın güney bölgesinde Guerini ailesi yasadışı çöp toplama ve doğaya dökme nedeniyle suçlanır.
Ancak burada çöp ticareti derken bildiğimiz ticaretten farklı bir olay söz konusu. Mafya yasadışı yollardan özellikle sanayinin tehlikeli, zehirli çöplerini imha ederek hem insan sağlığını hem de çevreyi katlediyor. Bunu yaparken de çöp ticaretiyle bolca para kazanıyor.
1970-80’li yıllarda çöple ilgili mevzuatların artmasıyla (çöpü azaltma, yeniden değerlendirme ve kullanma, düzenli çöplüklere ya da depolama tesislerine yollama) sanayiciler çöpü imha etmenin ve geri kazanımının artan maliyeti karşısında çöplerinden kurtulmak isterler. Zaten sorunda burada yatmaktadır.
Ve 20 yılda çöplükler (yasal ve yasal olmayan) dolar.
Kalabriya bölgesi ülkenin çöplüğü olur. Napoli-Caserte arasındaki topraklara “Ateş Toprakları” adı verilir. Toprak sürekli yanmaktadır. İnsan ve doğa da…
Çöpün toplanması gerek. Yasal bir sektör söz konusu. Sektöre giriş kolay. İhaleleri kazanmak kolay. Tanıdıklar aracılığıyla, rüşvetle, sahte şirketlerle, evraklarda sahtelikle. Getirisi az olsa da fazla insan ve malzeme gerekmez. 3-4 çöp kamyonuyla çöpleri toplar ve seçtiğiniz bölgelere dökersiniz. Hakkınızda soruşturma açacakları tanırsınız, kollarsınız.
Tanınmaya başlayınca İtalya dışından da müşteriler bulursunuz. İtalya’da yer seçimi zorlaşırsa denize dökersiniz ya da komşu ülkelere (Slovenya, Slovakya), Afrika’ya (Fas, Somali) yollarsınız.
İşte İtalya’da mafyanın çöple ilgisi bu şema çerçevesinde gerçekleşir. Buna “ekomafya” adı verilir.
Napoli’de 18 çöp şirketinin 15’i mafya bağlantılıdır.
Sanayi çöplerinin, özellikle tehlikeli çöplerin imhası diğer çöplerin imhasından farklı olarak daha çok dikkat, özen ve yönetmelik gerektirir. Sanayici bir ton plastiğin geri kazanımı için 60 bin avro harcaması gerekirken, mafya bu işi 6 bin avroya yapınca çöpün yasadışı imhası alır başını gider.
Bir kilo zehirli çöpün imhasının maliyeti 21-62 santim iken, mafya bu işi 9-10 santime yapar.
Ne kadar çöp döküldüğü belli değildir. Kimi tahminlere göre 20 yılda 10 milyon ila 50 milyon ton çöp imha edilmiştir.
Mafyanın kazandığı para milyar avrodur. Tahmini kazanç yılda 10 milyar avrodur.
Kamu ihaleleri iyi para kazandırır. Sadece mafyayı zengin etmez. Örnekleri ülkemizde de çoktur.
Napoli çevresi, Kalabriya, Ligurya belli başlı çöp imha bölgeleridir. Gioria Taura limanı bölge GSMH’nın yüzde 50’sini sağlar ve çöp ticaretinin yüzde 70-80’i buradan geçer.
İtalya’nın kuzeyindeki sanayiciler, Almanya’dan sanayiciler çöplerini yolladıkları gibi Kuzey Avrupa’dan ve Rusya’dan da çöpler gelir. Arsenikli, fosfatlı, radyoaktifli metalli, zenginleştirilmş uranyumlu çöpler doğaya dökülür.
Çöp ucuza taşınır ve imha edilir.
Bu ticaret 34 yabancı ülkeyi ve 900’e yakın firmayı ilgilendirir.
Eski maden, taş ocaklarına hiçbir önlem alınmaksızın gömülür. Doğaya dökülür ve sadece üstü örtülür. Kimi kez hurda lastiklerin yardımıyla yakılırlar. Bu nedenle “Ateş Toprakları” deyimi ortaya çıkmıştır.
Almanya’daki çöp yakma tesislerine bir kısmı yollanır (Bremerhaven).
Yapılan otoyolların zeminine dökülürler. Salerne-Regio arası yapılan otoyolun altına 18 bin metreküp çöp döküldüğü saptanmıştır.
Denize dökülür. Akdeniz artık “çöpdeniz”dir. Batıkların içine çöpler saklanır. 1992 yılında Cunsky adlı kargo gemisi içinde 120 radyoaktif bidonla batırılır. Radyoaktif bidonların Norveç’ten geldiği söylenmiştir.
Gönderenler kimdir (bilinse de saklanır) ve neden takip edilip cezalandırılmazlar? Bu da mafyanın “piyasaya uygun” tezgahıdır. Neden ilgili hükümetler soruşturma açmazlar?
Doğaya dökülen tehlikeli çöplerin etkilerini uzun uzun anlatmaya gerek yoktur. İnsan ve doğa katledilmektedir.
Öncelikle çöplerin bölgelerde nerelere döküldüğü konusunda izlenebilirlik yoktur. Bu ticaret sonrası bölgelere dökülen çöpler insan sağlığını tehdit etmeye başlamış ve özellikle çocuklarda, gençlerde kanser vakaları artmaya başlamıştır. Kolon, karaciğer kanserleri 2008’den beri yüzde 80 ila yüzde 300 arası artış göstermiştir.
Doğadaki tahribat ise korkunçtur ve eski haline gelmesi çok zor görünmektedir. Yeraltı suları zehirlenmiş, tarım alanları kullanılamaz hale gelmiş, yapılan tarım ise ürünleri açısından insan sağlığını tehlikeye sokmuştur.
2008 yılında Napoli yakınında 6000 inek imha edilir. Çünkü yapılan peynir (mozerella) zehirlidir ve 10 kat fazla dioksin içermektedir.
Lastiklerle yakılan çöplerin ortaya çıkardığı dumanlar insanları, doğayı zehirlemektedir.
2012-2013 yılları arası 6034 yangın çıkmış olup çoğunluğu çöplerin yakılması nedeniyle ortaya çıkmıştır.
Çöplerin gömüldüğü yerlerin tümüyle açığa çıkarılmasının bölgede turizmi, tarımı ve balıkçılığı bitireceği söylenir.
Hükümetlerin çöple ilgili yönetmeliklerine karşın ticaret yıllardır sürmektedir.
2001 yılında yasadışı çöp ticareti suç olarak kabul edilir ve epeyce soruşturma açılır ama çöp ticaretinin önüne geçilmez. Öncelikle çöpü yollayanlar hakkında soruşturma açılmalı ve mafyanın eline geçmesi engellenmelidir.
2012 yılında Avrupa Komisyonu İtalya’yı çöp konusunda uyarır. Saptanan 225 çöplüğün ele alınmasını ve temizlenmesini ister.(Bunların 16’ı zehirli çöp içerir).
Bölgenin temizlenmesi yine yıllar sürecek ve zor bir çalışma gerektirmektedir ve işin ilginç yanı bu temizleme işine de mafya el atmıştır.
Çöp deyince nedense aklımıza hep ev çöpleri gelir ve tüketicilerden çöplerini ayrıştırmaları istenir. Sorumluluk tüketiciye yüklenir. Ülkemizde kent çöpleri içinde kağıt-karton, cam, plastik sadece belirli tüketim yerlerinde ayrıştırılır (marketler, alışveriş merkezleri) ve yapılmadığı takdirde ceza uygulanmaya çalışılır. Yerel yönetimlerin işi birkaç firmaya devretmesi ve bunlarında belirli bölgelerde “katı” çöp toplaması yetersizdir ve sadece birkaç kişiye para kazandırır ve mafya türü oluşumlara neden olur. Kent sokaklarında geçimini sağlamak ve en azından birkaç bin ton geri dönüşebilir çöpleri toplayan insanlar ise mağdur ve tehdit edilmektedir. Bu kişilere yer sağlanması gerekirken çöp depoları yıkılmaktadır.
Oysa üretilen çöplerin çoğunluğu sanayi çöpleridir ve nedense bu çöplerden söz edilmez. Bu çöpler sanki geri dönüşümün dışındadır ve zaten ne yapıldıkları hakkında pek de bilgimiz yoktur. Doğaya, akarsulara sanayi çöpü döküldüğü gerekçesiyle sanayicilere ceza verildiği pek duyulmaz.
Duyulmadığından çöp ticareti sürer gider. İnsan sağlığı ve doğa hiçe sayılır.
Kaynaklar:
20minutes.fr; francais.rt.com; lemonde.fr; fr.euronews.com; sortirdunucleaire.org; jolpress.com; lepoint.fr; slate.fr; lexpress.fr; caminteresse.fr; gauchemip.org; novethic.fr; terraco.net;
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.