Açık sözlü genç bir kadın aktivistin, yozlaşmış, usulsüz bir mahkemede tutuklanması, taciz edilmesi ve işkence görmesi, feministlerin başını çektiği uluslararası bir tartışma haline getirilmelidir
Açık sözlü genç bir kadın aktivistin, yozlaşmış, usulsüz bir mahkemede tutuklanması, taciz edilmesi ve işkence görmesi, kız çocuklarının davalarına ve küresel olarak güçlendirilmesine önem verdiğini iddia eden ön saflardaki feministlerin başını çektiği uluslararası bir tartışma haline getirilmelidir
Filistinli genç aktivist Ahed Tamimi, yasa dışı bir şekilde işgal edilen Filistin’de düzenlenen bir gece baskınında, İsrail Savunma Güçleri tarafından geçtiğimiz ay tutuklanmıştı. Tutuklanma koşulları ve karşı karşıya kaldığı insan hakları ihlalleri korkunç fakat Batılı liberal feministler gizemli bir şekilde onun davası hakkında sessiz kalıyorlar.
Tamimi, doğruluğu kanıtlanmamış, “bir asker ve bir IDF (İsrail Savunma Güçleri) memuruna saldırı” şüphesiyle, bir hışımla Tamimi’nin evine giren, hane içini talan eden, ailesinin telefon ve bilgisayarlarına el koyan, akrabalarını hırpalayan ve soruşturma için karakola götürmek üzere bu on altı yaşındaki kızı IDF cipine sürükleyen yaklaşık otuz İsrail askerinin katıldığı kaotik bir gece baskınıyla tutuklandı.
14 yaşındaki kuzenini başından vuran bir askere karşı koyduktan sonra, Tamimi ve ailesinin İsrail ordusunun elinde maruz kaldığı uzun süreli kötü muamele ve tacizlerin ardından tutuklandı. Aile, tekrarlanan gözaltılara, göz yaşartıcı gaz saldırılarına ve hatta on altı yaşındaki Ahed’in suçları sebebiyle sadece ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını istemeyen, aynı zamanda Ahed’e karanlık bir odada tecavüz edilmesi gerektiğini ifade eden İsrail liderleri ve yorumcularının tehditlerine maruz kalmıştı.
Tamimi şimdi İsrail askeri mahkemelerinde, taş atma, tahrik, bir askeri tehdit etme ve bir askere saldırma gibi on iki ayrı suçlamayla karşı karşıya. Sonucunda mahkum edildiği takdirde birkaç yıl cezaevinde kalabilir ki bunun olma ihtimali çok yüksek: İsrail askeri mahkemeleri önceki sanıkların yüzde 99.74’ünü suçlu bulmuştu. Bunun nedeni, İsrail’in askeri yargı sisteminin uzun bir süredir usulsüz mahkeme olarak tanınması ve “İşgalin suç ortağı” ve “işgalin yargı kolu” olarak yaftalanmasıdır. İsrail askeri mahkemelerinin yargı yetkisi şüphelidir ve uygulamalarının birçoğu uluslararası hukuka da aykırıdır.
Açık sözlü genç bir kadın aktivistin, yozlaşmış, usulsüz bir mahkemede tutuklanması, taciz edilmesi ve işkence görmesi, kız çocuklarının davalarına ve küresel olarak güçlendirilmesine önem verdiğini iddia eden ön saflardaki feministlerin başını çektiği uluslararası bir tartışma haline getirilmelidir. Ancak, Batılı büyük medya yayınları, feminist aktivistler, yorumcular ve feminist politikacılar Ahed Tamimi’yi özgürleştirme kampanyasına bariz bir biçimde sessiz kalmaktadırlar.
Tamimi’nin eylemleri ve gördüğü işkence bize, bazı yorumcuların da değindiği gibi aktivist olduğu için sistematik olarak hedef alınan ve saldırıya uğrayan, Küresel Güney’den başka bir genç kızı hatırlatıyor: Malala Yousafzai. Malala, ABD devlet temsilcileri tarafından karşılanırken, bir Malala günü armağan edilip çeşitli ABD platformlarında yer alırken ve feminist tarihte (hak ettiği) bir yer edinirken; 12 gibi küçük bir yaştan itibaren ses çıkarmaktan hiç çekinmeyen bir aktivist olan, yerleşimci şiddetinin ve istilasının karşısında duran Tamimi, tereddüt edilmeden göz ardı edilmiştir. Tamimi’ye Amerika Birleşik Devletleri’nde konuşma izni verilmemiş ve kız çocuklarının güçlendirilmesini savunan hiçbir ünlü batılı feminist onu destekleyen bir basın açıklaması yapma zahmetine girmemiştir. Sosyal medyada Tamimi’yi destekleyen popüler hashtag’leri kullanmazlar. Hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Birleşik Krallık’ta, feminist söylemden nemalanarak güç ve kamusal bir platform elde eden feminist politikacılar feminizmlerini genişletip devlet şiddeti tehdidi altındaki bir genç kızla dayanıştığında, Filistinli işgal karşıtı bir aktivisti desteklemenin alacağı politik tepkilerden çok korkmaktadır. Sözde feminist yayınlar onun lehinde yayın yapmamıştır. Geçtiğimiz yıl çok fazla ivme kazanan #metoomovement, Tamimi gibi genç kızları görmezden gelmiştir.
Kim bu on altı yaşındaki kızın gördüğü barbarca muamele ve zulme karşı mücadele etmek için, onu baskı altında tutan askeri aygıta milyonlarca dolar harcayan ülkenin vatandaşları ve aktivistlerinden daha iyi bir konuma sahiptir? Batılı feminizm yalnızca kendisini korur fakat yabancı kadınların hapsedilmesi ve bastırılmasını alkışlarsa, kendisini kadınların ezilmesine karşı bir hareket olarak nasıl adlandırabilir? Ana akım Batı feminizmi küresel bir bakış açısına sahip değilse, dar ve kendine hizmet eden gündemi ne işe yarıyor?
ABD feminizmi, Ahed Tamimi’yi vicdanı rahat bir biçimde nasıl görmezlikten gelebilir ya da nasıl Tamimi karşısında bilinçli bir ahlaki duyarsızlıkla sessiz kalabilir?
Ahed Tamimi, Amerikan feministlerinin aşina olması gereken sistem temelli bir meselenin kurbanıdır: Ezilen bir azınlığı, yargı süreci olmaksızın gözetim altında tutmak için özel olarak tasarlanmış bir ceza adaleti kurumu.
İsrail askeri mahkemeleri Filistinli çocukları hedef almaktadır: Yılda binlerce Filistinli çocuk hakkında dava açılır ve tutuklanırlar. UNICEF, “askeri gözaltı sistemine temas eden çocuklara yapılan kötü muamelenin yaygın, sistematik ve sürecin tamamında kurumsallaşmış göründüğünü” kaydetmiştir. Uluslararası Çocukları Savunma – Filistin tarafından hazırlanan bir rapor- bu rutin kötü muameleyi belgeliyor; İsrail ordusunun tutukladığı çocuklar, fiziksel ve duygusal şiddet, sözle sataşma, yıldırma, taciz ve çıplak arama da dâhil aşağılanma ile karşı karşıyalar. Kanun kapsamındaki (zaten nadir olan) hakları dikkate alınmadan sorgulanır, işkence yapılır, itiraflara zorlanır ve avukat ve ebeveynlere erişimleri reddedilir. Tamimi’nin bu durumlarla karşı karşıya kalması, gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla birlikte istatistiksel olarak muhtemeldir ve zaten soruşturma belgeleri bir yetişkin eşliğinde düzenlenmemiştir. Cezaevi sistemindeki çocuklar, mahkumiyetleriyle birlikte (şüpheli kanıtlar ve prosedürler altında kendilerine uygulanan diğer adaletsizliklerin yanı sıra) kötü hücre koşulları, kısıtlı aile ziyaretleri, yetersiz eğitim ve yetersiz güvenlik dahil olmak üzere daha ileri insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Tamimi’nin suçları kağıt üzerinde ciddi görünmektedir –aleyhinde konuşanlar genç kıza bir terörist demişti– fakat gerçek şu ki, sıradan eylemler bile askeri mahkemelerde ciddi hükümlere dönüşebilir. Bir gazeteci Facebook’ta ‘gülümsemenin işgali sonlandıracağını’ söylediği için tahrikten suçlu bulunmuştu. Çocuklar bazen eylemlerinden kaynaklı fiili veya olası fiziksel zarar olmadığı halde, uzaktaki binalara küçük taşlar attıkların taş atma suçundan hükmü giymektedirler. Çoğu zaman suçlar eylemlere, cezalar suçlara göre orantısızdır. Tamimi’nin eylemleri sebebiyle değil, sosyal medyada çıkan viral videolar sebebiyle tutuklandığı iddiaları var: İsrail Savunma Güçleri’ni zayıf ya da ‘iktidarsız’ gösterdiği için.
Tamimi’nin işlediği iddia edilen ve kanıtlanmış suçları; aşırı tarafgir kovuşturmalar, hileli yasalar, zayıf prosedürel korumalar, yasadışı şiddet ve işkence ile kimlikleri temelinde savunmasız bir nüfusun sistematik baskısında gelişen bir ceza sistemine mazeret göstermiyor. Tamimi, hedefli ve devlet destekli sistem temelli bir zulme maruz kalan Filistin halkının zalimlere karşı direnişinin genç kadın yüzüdür.
#BlackLivesMatter, #J20 tutuklamaları ve #NODAPL protestolarında su savunucularının karşı karşıya kaldığı askeri şiddet sonrasında, ABD feminist bilincinde devlet aktörlerinin kötüleşebildiği ve direnmekte olan ezilen azınlıklara devlet şiddeti uygulanabildiği zamanlar olduğunun yer ettiğine şüphe yoktur. Sandra Bland, Freddie Gray, Trayvon Martin, Michael Brown, Eric Garner ve diğer sayısız polis vahşeti kurbanından haberdar olan ve onlar için mücadele eden ABD feministleri, devlet kurbanlarının veya devlet destekli şiddet kurbanlarının, hayatlarını elinden alan aktörlerin eylemlerini mazur göstermek için onları nasıl sıklıkla suçlu –siyahiler “haydut”tur ve kahverengi derili insanlar “terörist”tir– gösterdiğini anlayabilmelidir. Siyahi aktivistlerin son beş yılda aldığı ağır cezalar, ana akım, liberal feministleri yeterince eğitmeli ve yozlaşmış bir devletin yargı, polis ve askeri aygıtlarıyla buyruğu altına almak üzere tarih boyunca bastırdığı bir nüfusa şiddet uygulamak için sözde “yasal” yollarla birlikle çalışabildiği mekanizmaları teşhis etmelerini sağlamalıydı.
Siyahî aktivistlerle Filistinli özgürlük savaşçıları arasında, bu benzerliklerin farkına varan ve dillendiren uzun bir dayanışma geçmişi vardır. The Movement for Black Lives (Siyahların Yaşamları Değerlidir Hareketi), Filistinlilerle ittifak konusunda sert bir bildiri yayınlamış ve #Filistin2Ferguson gibi popüler hashtaglar, iki toplumun devlet şiddetine karşı mücadelesindeki benzerliği belgelemiştir. Önde gelen siyahi feminist Angela Davis, diğer önde gelen tarihteki ve çağdaş siyahi aktivistlerin yaptığı gibi Filistin davasını savunan bir geçmişe sahiptir.
Şimdi ana akım, batılı liberal feminizm için; uydurma suçlamalarla belki de onu çocukluk yıllarını askeri hapishanede geçirmeye mahkum edecek adaletsiz askeri sistemle mücadele etmek için uluslararası baskıya ihtiyaç duyan Ahed Tamimi davasını sahiplenerek, siyahi kadınların Filistin’de ezilen insanlarla dayanışma göstererek çoktan aydınlattıkları yolu benimseme vaktidir. Tamimi’nin tutuklanması ABD eylemlerinin doğrudan bir sonucudur: ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail’in yasadışı yollarla topraklarına kattığı Doğu Kudüs’ü uluslararası hukuka açıkça aykırı bir şekilde İsrail’in bir parçası olarak addettiği yönündeki duyurusunu protesto ederken tutuklanmıştı. Onun, ailesinin, tüm kadınların ve çocukların işgal altında yaşadığı ardı arkası kesilmeyen haksızlıkların tümü Birleşik Devletler hükümeti tarafından onaylanmakta ve sadece finansal, hukuki ve siyasi desteğinin devamı ile gerçekleşmektedir. Birleşik Devletler’in tüm vatandaşları, vergi mükellefleri ve seçmenleri, devletin uluslararası eylemlerinde rol oynamışlardır: son günlerde yapılan ulusal tartışmalar, bizlere, uluslararası düşüncenin yerel ilerici aktivizmin önemli bir parçası olması gerektiğini hatırlatmıştır.
Rolünün ABD hükümetinin baskıcı gücüne karşı koymak olduğunu düşünen ABD feministleri, bu aktivizmi dış politikalarına ve uluslararası müttefiklerine karşı koyacak şekilde genişletmelidir. ABD feminizmi Ahed Tamimi’nin davasını sahiplenmeli ve Amerika’ya ayna tutan acımasız ve adaletsiz bir yargı düzeni projesinin bu kurbanına adalet talep etmelidir.
[Feministing.com’daki İngilizce orijinalinden Gamze Boztepe tarafından çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.