Kolombiya hükümeti ile FARC arasında varılan barışın ekonomik arka planında, eski çatışma bölgelerini madencilik faaliyetlerine açma yönünde planlar var
Kolombiya hükümeti ile FARC arasında varılan barışın ekonomik arka planında, eski çatışma bölgelerini madencilik faaliyetlerine açma yönünde planlar var. Hükümetin isyancılarla müzakere etmeyi kesinlikle reddettiği bu projeler şimdi tabandan yükselen ve pek çok projeyi engelleyen etkili bir halk muhalefeti ile karşı karşıya
Son birkaç yıldır, petrol şirketleri tarafından tarihinde hiç madencilik yapılmamış yerlerde bile gerçekleştirilen saldırgan toprak işgallerini savunmak adına argümanlar ileri sürülüyor. 2016 yılı boyunca, Madencilik ve Enerji Bakanlığı’nın yanı sıra hem devlet başkanı Juan Manuel Santos hem de Ecopetron ve diğer şirketlerin yönetimleri tarafından çatışma-sonrası dönemde petrol geliştirmeciliğinin önemi vurgulandı durdu. Gelgelelim son birkaç ay süresince gelişen topluluk girişimleri, farklı seferberlikler, farklı yasal, savunuculuk ve iletişim stratejileri ortaya koyarak bazı yeni-madencilik* projelerini durdurmayı, böylece petrol sektörüne çelme takmayı başardı.
4 Haziran tarihinde Cumaral-Meta’da gerçekleştirilen ve seçmenlerin yüzde 97’sinin “sismik keşiflerin, arama sondajlarının ve hidrokarbon üretim faaliyetlerinin” yasaklanmasına karar verdiği halk oylamasının ardından, yerel katılımın sözüm ona “Madencilik-Enerji Lokomotifi”[1] ile ilişkili konularda karar vermesine ilişkin tartışmalar daha da kızıştı. Halkoylamasının gerçekleştirildiği gün, Kolombiya Petrol Birliği (ACP) başkanı Francisco José Lloreda Mera, sonuçlarını tanımadığını ve hatta halkoylaması daha yapılmadan, Kolombiya petrol sanayinin ciddi biçimde tehdit altında olduğunu söyledi.
Bu yazı, Kolombiya’da barışın inşası çerçevesindeki farklı konumlanmaları tarif etmek niyetindedir.
Hükümet ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu (FARC-EP) arasında Barış Antlaşması’nın da imzalandığı 2016 yılı Eylül ayının son haftasında gerçekleştirilen Kolombiya Petrol Birliği 2. Kongresi’nde, başkan Francisco José Lloreda Mera, “Ülkenin geleceği, petrol sanayinin geleceğiyle iç içe geçmiş durumdadır” uyarısında bulundu ve petrol sektörünün yaptığı katkının “istikrarlı ve kalıcı bir barışı sağlamak açısından vazgeçilmez olduğunu” söyledi. Lloreda Mera, Hidrocarburos y paz: una ventana de oportunidad [Hidrokarbonlar ve Barış: Bir Fırsat Penceresi] başlıklı sunumunda, yeni, çatışma-sonrası ekonominin “petrol ekonomisinin yerine geçmekten ziyade ona ek ve tamamlayıcı bir nitelikte” olması gerektiğini vurguladı.[2] Lloreda Mera’nın argümanı, petrol sektörünün ülkenin mali sürdürülebilirliğine yönelik bir mali destek olageldiği olgusuna dayanıyordu. Petrolün varil fiyatının -2010 ile 2014 yılları arasında- 100 dolara kadar tırmanmasıyla ve üretimin günde bir milyon varile kadar yükselmesiyle, Kolombiya ekonomisi giderek madencilik-enerji, özellikle de petrol gelirine bağımlı hale geldi.
Lloreda Mera açısından, “barış zamanı”nda hedefler daha tutkulu olmalıdır: Üretim, bugün itibariyle mevcut sondaj oranıyla önümüzdeki 5-6 yıl için yeterli olan rezervleri arttırmak için, özellikle açık denizde ve Amazonlarda yeni madencilik alanlarının keşfinin genişletilmesiyle iki katına ve hatta dört katına çıkarılmalıdır. Tabii ki bu, ancak yatırımların koşullarının iyileştirilmesiyle başarılabilecektir. İşte Madencilik ve Enerji Bakanı Germán Arce Zapata’nın düşüncesi budur. Arce Zapata, “Barış sağlandığı anda, erişimi zor olan o çatışma alanları artık hidrokarbon, madencilik ve enerji projelerinin hayata geçeceği yerler olacak” inancına sahiptir.[3]
Lloreda Mera ve Arce Zapata’nın söyledikleri, Kolombiya hükümetinin aslında çatışmanın yapısal nedenlerinin üstesinden gelmekten ziyade çatışma alanlarını yabancı yatırımlara açmakla ilgilendiğini dışa vuran şekilde, ülkenin belirli toplumsal kesimlerinin kaygılarını teyit etmektedir. Maristella Svampa bunu “madenci barış” olarak adlandırıyor ve bunun “hakim grupların tasarımları açısından, savaşın başka araçlarla radikalleştirilmesinden (daha fazla suçlulaştırma, daha fazla çevre savunucusunun katledilmesi, şiddet zincirinin daha da güçlenmesi) başka bir şey anlamına gelmeyeceği” uyarısında bulunuyor.[4]
Bahsini madenci barış üzerine oynamış olan şirketlerin ve hükümetlerin çıkarları, yeni demokratik temeller ve daha fazla toplumsal ve çevresel adalet üzerine bir ülke inşa etme umuduyla barış isteyen Kolombiya toplumunun geniş kesimlerinin arzularıyla tam bir karşıtlık halinde. Fakat şirketlerin ve hükümetlerin işi kolay değil -ve olmayacak. Kolay olmayacağı, pek çok belediyenin kendi bölgelerindeki yeni-madencilik projelerinin ilerleyişini durdurmak adına halkoylamalarını ve/veya belediye anlaşmalarını teşvik ettiği ve gerçekleştirdiği 2015 yılından bu yana açık hale gelmiş durumda. Bu halkoylamalarından üçü doğrudan petrol projelerini etkiliyor: Tauramena (Casanare), Cabrera (Cundinamarca) ve Cumaral (Meta); her üçü de topluluklar, mahkemeler, çevreciler, iş çevreleri ve ulusal hükümet arasında geniş bir siyasi ve hukuki tartışmayla sonuçlandı. İşin aslı ise, ulusal hükümetin çatışma-sonrası ekonomiye yönelik planladığı yeni-madencilik projelerinin tehdit altında olduğudur. Hükümet, bu projeleri isyancı gruplar ile tartışmayı bile reddetmişti ve şimdi ise, katılımcı demokrasinin yükselişini nasıl durduracağı üzerinde düşünüp taşınıyor.
On yıldan fazla bir süredir madenciliğe dayanan yeni bir ekonomik döngünün teşvik edilmesi, bu sektörün gelirine dönük bir bağımlılığa neden oldu. Uribe hükümetleri (2002–2006; 2006–2010) ve Santos hükümetleri2010–2014; 2014–2018, halen görevde) madencilik projelerinde bir artışa yol açan ve 21. yüzyıldaki yüksek petrol ve maden fiyatları eliyle kolaylaştırılan şekilde, yabancı yatırımcılara kapsamlı ayrıcalıklar sundu. Bugün, madencilik-enerji sektörü GSMH’nin yüzde 7’sini ve toplam ihracatın yüzde 50’sini oluşturuyor. 2014 yılına kadar, petrol ihracatı tek başına toplam ihracatın yüzde 52.79’una karşılık geliyordu fakat 2015’te bu oran yüzde 35.9’a geriledi.[5]
İşin aslı, Madencilik ve Enerji Bakanlığı’nın hazırladığı Madencilik Sanayileri Şeffaflık Girişimi (EITI Kolombiya) raporu (2017), petrol ve diğer madenlerin fiyatlarındaki düşüşün sektörü ciddi biçimde etkilediğinin ve ülkenin vergilerden ve işletme paylarından gelen gelirlerinde de bir düşüşe karşılık geldiğinin altını çizmektedir. Bir yılda yaklaşık 3 milyar dolara ulaşan şekilde, “toplanan vergi yüzde 34.8 ve toplanan işletme payları yüzde 10.7 oranında düşerken”, 2015 yılında doğrudan yabancı yatırım, hidrokarbon sektöründe yüzde 35 ve madencilik sektöründe yüzde 66.3 oranında azalmıştır.[6]
2013 yılında, Ulusal Ekonomik ve Sosyal Politika Konseyi (CONPES) tarafından hazırlanan Conpes 3762: Lineamientos de Política para el desarrollo de Proyectos de Interés Nacional Estratégico (Pines) [Ulusal Çıkarın Stratejik Projelerinin Geliştirilmesi için Politika Esasları] başlıklı belgede, ulusal hükümet, ulaşım, enerji ve madencilik ve hidrokarbon alanlarında 250’den fazla yatırım projesi belirledi. Hidrokarbon sektörü açısından 21 stratejik girişime öncelik verildi: Bunlardan 5’i açık denizde olmak üzere 7’si rezerv arama girişimiyken, 5’i yeni yataklar, 5’i üretim, 1’i orta akım ve 3’ü de üretim sonrası rafinaj, depolama ve dağıtım projeleriydi.[7]
Ulusal Çıkar Stratejik Projeleri belgesi, çevresel ruhsatlara, toprak satın alımlarına ve ön başvurulara yönelik prosedürlerin ve süreçlerin sayısını azaltmayı amaçlamaktadır. “2015’ten bu yana, Kolombiya’nın Ulusal Hidrokarbonlar Ajansı (ANH) petrol şirketlerinin yatırım taahhütlerini daha da esnek hale getirdi. Bu esnekliğe dönük önlemlerden biri, şirketlerin belirli prosedürlerin etrafından dolanmasına ve zaman kazanmasına izin verecek şekilde, proje erteleme koşulları yaratmak ve bir teknik değerlendirme sözleşmesinden bir maden arama sözleşmesine geçmeyi kolaylaştırmaktı. Bunlara ek olarak, her iki yılda bir petrol açık artırmaları ve oturumları düzeninin yerini, şirketin ANH ile daha sık şekilde blok sözleşmeler yapabileceği daha esnek bir sistem almıştır.”[8] Yeni-madencilik modelinin yükselişi, sadece şirketlerin lehine değil, aynı zamanda, yabancı yatırımcılara teminatlar sunmaya devam eden bölgesel ve ulusal iktidar gruplarının da lehinedir.
Yeni-madencilik projelerindeki artış, sosyo-çevresel çatışmaları daha da kızıştırdı ve çeşitli bölgesel savunma süreçleri ve kayda değer bir yurttaş seferberliği tetiklendi. Bunun iki açıklaması olabilir. İlk olarak, bölgelerin, özellikle de yeni-madencilik projelerinin hâlihazırda geliştirilmekte olduğu bölgelerin maruz kaldığı çevresel kriz: Meta, Casanare, Guajira ve Cauca bölgeleri, yeni projeler nedeniyle alarmların çalmaya başladığı yerler. İkincisi, yeni-madencilik için sondaj faaliyetlerinin sınırının başka topraklara doğru genişlemesi, daha ağır enerji tüketimine dayanan yeni, daha saldırgan teknolojilerin kullanılmasını gerektiren, böylece de projelerin uygulanacağı topraklarda artan ölçüde bir kaygı yaratan bu türden projeleri rüyalarında bile görmemiş olan yerel halkta endişeye neden oldu.
Çevresel Adalet Örgütlenmeleri, Yükümlülükler ve Zanaat (EJOTL) projesi tarafından hazırlanan haritaya göre, Kolombiya’da, büyük kısmı yeni-madencilik projelerine bağlı olmak üzere 115’ten fazla sosyo-çevresel ihtilaf kaydedilmiş durumdadır. Araştırma ve Halk Eğitimi Merkezi’nin (CINEP) veri tabanı da, sosyo-çevresel ihtilafların giderek daha önemli hale geldiği ve bugün ülkede kaydedilmiş vakaların yüzde 30’una karşılık geldiği konusunda uyarmaktadır. Bu durum, sosyo-çevresel adalete dönük seferberliğin, önemli zaferlerin kazanılmasıyla birlikte artmakta olduğunu da teyit etmektedir. Bunun örneklerinden biri, gerçekleştirilmiş olan bütün halkoylamalarının kazanılmış olması[9] ve halk inisiyatiflerinin yanı sıra yurttaş katılımı mekanizmalarının kullanımının geçtiğimiz yıldan itibaren, 40’tan fazla devam eden süreçle birlikte artmış olmasıdır. Diğer taraftan, belediye yetkilileri ve belediye meclisleri de, Antioquia, Huila ve Caquetá belediyelerinin sınırlarına giren yeni-madencilik projelerini yasaklamak üzere belediye anlaşmaları yapmışlardır.
Hükümet ve şirketler bu halkoylamalarının sonuçlarını yok saymaya çalışırken, çevresel politika ylemi ise, yüksek mahkemelerden ilginç kararların çıkmasına da şahit olunan önemli bir ulusal tartışmanın fitilini ateşlemeyi başardı. Ağustos 2016’da, Kolombiya Anayasa Mahkemesi, “bu türden hakların kullanımı, madencilik faaliyetini yasaklamaya yol açsa bile” bölgesel tüzelliklerin toprağın kullanımını düzenlemek ve çevresel koruma sağlamak adına kamusal kararlar alabilmesini onayladığı T-445-16 sayılı kararını yayımladı.[10] Bu karar, 2017’nin Haziran ayının ilk haftasında Danıştay tarafından da onaylandı.
Giderek yükselen çevresel adalet seferberliği, hükümetin FARC ile imzalanmış olan barış anlaşması üzerinden dayatmaya çalıştığı barış anlayışını yansıtan mevcut yeni-madenci modelini kesin bir biçimde sorgulamaktadır. Bu seferberlik, çevreciler, işçiler, eğitimciler, çiftçiler, yerli halklar, Afro-Kolombiyalılar dahil olmak üzere ülkedeki sayısız toplumsal kesimi harekete geçirmiş durumdadır. Bu kesimler, Ibagué, Bucaramanga, Bogotá ve Armenia gibi şehirler ile Tolima, Caquetá, Quindío, Meta ve Santander gibi 25’ten fazla belediyeden 200 binden fazla insanın 2 Haziran 2017’de katıldıkları 9. Su, Yaşam ve Toprak Savunması Karnaval Geçit Töreni’nde seslerini daha fazla duyurmuşlardır. 2017 yılı, sadece Cajamarca’nın halkoyunun zaferinin kutlandığı değil, ondan iki gün sonra gerçekleştirilen Cumaral’ın halkoyunun yaygın bir destekle karşılandığı bir yıl oldu. Yeni-madenci barış ile toplumsal ve çevresel adaletçi barış arasındaki çatışma, keskin bir çatışma. Neler olacağını ise göreceğiz.
Dipnotlar:
[*] Bu yazıda kısaca “yeni-madencilik” olarak çevrilen “extractivism” kelimesi, yeraltı kaynaklarını kullanmak adına her türden sondaj ve madencilik faaliyetini içeren bir sektöre işaret ediyor.
[1] Yazarın notu: Juan Manuel Santos hükümeti, ülkenin ekonomisini canlandırmaya yönelik planının belkemiği olarak gördüğü, maden yataklarına ve enerji gelişimine dönük kapsamlı sömürü projesini bu şekilde adlandırıyor.
[2] Lloreda Mera, F. 2016, Hidrocarburos y paz: una ventana de oportunidad, II Congreso de la Asociación Colombiana del Petróleo sunumu, 26 Eylül, Bogotá. http://www.congresoacp.com/congreso2016/images/apertura/intervencion¬_congreso_acp2016_.pdf
[3] Portafolio 2016, Los retos de la economía tras el fin del conflicto, 24 Ağustos, Bogotá. http://www.portafolio.co/economia/retos-dela-economia-colombiana-tras-el-acuerdo-depaz- 499846
[4] Svampa, M 2017, “Prólogo,” Roa Avendaño, T. ve diğ. (Coord.) 2017, Como el agua y el aceite, Conflictos socioambientales por la extracción petrolera içinde, Censat Agua Viva, Bogotá.
[5] Ministerio de Minas y Energía (MME) 2017, Informe Eiti Colombia, Vigencias fiscales 2014 y 2015, Government of Colombia, Bogotá, s. 22-23
[6] A.g.e., s. 11.
[7] A.g.e., s. 54
[8] Roa Avendaño, T. ve diğ (Coord.) 2017, Como el agua y el aceite, Conflictos socioambientales por la extracción petrolera, Censat Agua Viva, Bogotá.
[9] Yazarın notu: 2015’ten bu yana yedi halkoylaması gerçekleştirildi. Bunlardan ikisinin sonucunda hidrokarbon projeleri yasaklandı (Tauramena-Casanare ve Cumaral-Meta); dördünün sonucunda madencilik projeleri yasaklandı (Piedras, Cajamarca-Tolima, Arbeláez-Cundinamarca ve Pijao-Quindío); ve Cabrera’daki (Cundinamarca) halkoylaması sonucunda, her türden madencilik-sondaj projeleri yasaklandı.
[10] Corte Constitucional 2016, Sentencia T-445-16, Bogotá./ — (2017). Sentencia T-622-16, Bogotá.
[UpsideDown World’deki İngilizcesinden Soner Torlak tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.