Renklerin insan vücudu ve zihninde farklı etkileri olduğunu çoğu zaman hissedebiliriz. Örneğin, kırmızı rengin insanı heyecanlandırdığı veya mavinin sakinleştirdiği gibi. Peki bu iddiayı destekleyen veri veya bilimsel bir araştırma var mı? İnsanın doğayı renkli görmesini sağlayan fizyolojik mekanizmanın nasıl çalıştığını uzun zamandır biliyorduk ama son yıllarda ışığın görünmeyen etkisini aydınlatabilecek yeni bir yolağı keşfetmeye başladık. […]
Renklerin insan vücudu ve zihninde farklı etkileri olduğunu çoğu zaman hissedebiliriz. Örneğin, kırmızı rengin insanı heyecanlandırdığı veya mavinin sakinleştirdiği gibi. Peki bu iddiayı destekleyen veri veya bilimsel bir araştırma var mı?
İnsanın doğayı renkli görmesini sağlayan fizyolojik mekanizmanın nasıl çalıştığını uzun zamandır biliyorduk ama son yıllarda ışığın görünmeyen etkisini aydınlatabilecek yeni bir yolağı keşfetmeye başladık.
Tıpkı kulağın dengemizi sağlamada etkisi olduğu gibi gözlerimizin de farklı iki fonksiyonu bulunmaktadır. Retinamızda bulunan koni ve çubuk hücreleri görmemizden sorumludur. Çubuk hücreler etrafımızı görmeyi, koni hücreleri ise renkleri algılayabilmemizi sağlar. Koni hücrelerimiz algıladığı ışığın, görsel imgelerin oluşacağı beyin bölgesine gitmesi için elektrokimyasal sinyaller üretir ve gözümüzdeki sinir hücreleri (Gangliyon hücreleri) sayesinde bu sinyaller beyne ulaştırılır. Ancak retinadaki bazı gangliyon hücreleri görsel görüntü oluşturmada herhangi bir görevi olmayan hipotalamusa da sinyal göndermektedir. İşte bu görüntü oluşturmayan yolak sayesinde ışığın psikolojimiz ve fizyolojimiz üzerine nasıl etki ettiğini anlayabiliriz. Ancak bu yolun henüz başındayız…
Işık Var Ama Görüntü Değil
Hipotalamus vücut sıcaklığının, uykunun ve açlığın düzenlenmesinde ve ayrıca hormonların salgılanmasında rol alır.
Sabah ışığa maruz kaldıysak (özellikle mavi/yeşil rengin olduğu bir ışıksa), bu ışık uyanmamızı sağlayan kortizol hormonu salgılanmasını sağlar ama melatonin salgılanmasını engeller. Melatonin hormonu karanlıkta salgılanan ve vücudun uyku düzenini ayarlayan hormonumuzdur. Akşam saatlerine doğru ise mavi ışığın azalması ile bu sefer tam tersi bir etki oluşur ve melatonin hormonu salgılanarak kişi uyku haline girer.
Göz ile hipotalamus arasında bulunan ve görüntü oluşturmayan retina hücreleri, görünür ışığın dalga boylarına karşı duyarlıdır. Bunun sayesinde ışığın veya rengin ruh halimizi etkileyebileceğini, kalp atışını hızlandırabileceğini veya bizi harekete geçirdiğini söyleyebiliyoruz. Örneğin hipotalamusa gelen bu uyartılar sonucu dönemsel olarak farklı ruh hallerine girebiliriz veya dolaylı bir şekilde kendi sağlığımıza bile etki edebiliriz. Örneğin, havanın kapalı olduğu zamanlarda depresif bir ruh hali içinde olabiliriz. Kısa dalga boylu ışıklarda vakit geçirmemiz, uyanıklığımızı artırarak uyku kalitemizi olumsuz yönde etkileyebilir. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarlar gibi teknolojik ürünlerin fazlasıyla mavi/yeşil ışık yayıyor oluşu melatonin hormonunun salgılanmasını engelleyerek uykumuzu kaçırabilir. Düşük uyku kalitesinin ise obezite, diyabet ve kalp rahatsızlığı risklerini artırdığı bilinmektedir.
Renk Deneyimi
Leeds Üniversitesindeki bir grup araştırmacı renk deneyimi üzerine olan araştırmalarında, ışığın insan davranışı ve psikolojisi üzerindeki etkilerini anlamak için bir çalışma yaparlar. Deneyim Tasarımı adını verdikleri bu sistemde bir oda herhangi bir dalga boyunda olan renkli bir ışıkla doldurulur.
Bu grup yaptığı son araştırmalarda renkli ışığın kalp atışı ve tansiyon üzerine küçük bir etkiye sahip olduğunu bulmuştur. Kırmızı ışığın az da olsa kalp atışını hızlandırdığını, mavi ışığın ise kalp hızını yavaşlattığını göstermiştir. Bundan önce de Tokyo’daki demiryollarında intiharları azaltmak için mavi ışık yerleştirilmiş ve bu alanlarda intiharlar %74 oranında azalmıştır.
Bazı demiryollarında alınan bu tarz önlemler mavi ışığın insanları daha az rahatsız edici ve sakinleştirici olması iddiası üzerine kuruluydu, fakat bu iddiayı destekleyen yeterli miktarda bilimsel bulgu yok. Aynı üniversiteden Nicholas Ciccone tarafından yürütülen bir araştırma, renkli ışığın kişilerin psikolojisi üzerindeki etkisine dair kesin bir kanıt bulamamış olsa da buna benzer çalışmalar renklerin yaratıcılık, öğrencilerin sınıf içinde anlatılanları daha iyi öğrenebilmesi ve uyku kalitesini artırabilmek üzerine devam etmektedir. Işık, özellikle renkler, bizleri normal bir görmenin de ötesine taşıyabilir.
Görüntü oluşturmayan bu görsel yolağın keşfi sayesinde çevremizdeki renklere psikolojik ve fizyolojik olarak nasıl tepkiler verdiğimizi anlamaya çalışan araştırmalara bir ivme kazandırılmış oldu.
Teşekkür: Bu yazıyı hazırlayan Furkan Çelik’e ve düzenleyen Ayşegül Şenyiğit’e teşekkür ederiz.
Kaynak: Science Alert
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.