Helin’i kendine ait bir mülk olarak gören bir erkek katletti. İktidar, katile kelepçe takma gereği bile duymadı. Katillerin sırtını sıvazlayan iktidar sahiplerine karşı mücadele etmek kadınların özgürlüğünün olmazsa olmazı
Helin’i kendine ait bir mülk olarak gören bir erkek katletti. İktidar, katile kelepçe takma gereği bile duymadı. Katillerin sırtını sıvazlayan iktidar sahiplerine karşı mücadele etmek kadınların özgürlüğünün olmazsa olmazı
İstanbul Pendik’te 17 yaşındaki Helin, okul çıkışında eski erkek arkadaşı Mustafa Yetkin tarafından av tüfeğiyle katledildi. Helin’i sürekli mesaj atarak rahatsız eden, “Gelsin bendeki hediyelerini alsın” diyerek, aldığı silahı hediye paketine koyan, Helin’e son “hediye” olarak ölümü reva gören bir erkek.
Kadınlar sadece aile içerisinde değil aynı zamanda flört ilişkisinde de şiddete uğruyor. Şiddetin biçimi değişse de boyutu her geçen gün büyüyor.
Helin’i kendine ait bir mülk olarak gören eski erkek arkadaşı katletti. Başka bir erkek 2 yıl önce aynı sebeple İstanbul Üniversitesi öğrencisi bir kadını belediye otobüsünde kurşunlamıştı. “Kahramanlar” farklı olsa da hikayeler aynı aslında. Katilin, Helin’in başka biriyle sevgili olduğunu düşünerek bu cinayeti tasarlaması da yine kadınların kendi hayatlarına dair karar verdiklerinde yaşadıkları bir şiddet türüne örnek sayılabilir. İlişki içerisinde kıskançlığı sevgi göstergesi olarak gören erkeğe, “namusuna sahip çıkmayı” ceza indirimleri ile hoşgörü sağlayan ise devlet…
İlişkiler içerisinde veya sonrasında partnerlerden birinin diğeri üzerinde güç ve kontrol kazanmaya çalıştığı zarar verici davranışlar flört şiddetini ifade ediyor. Genç kadınların çok sık yaşadığı ancak pek çok kadının bunu şiddet olarak dahi algılamadığı bir şiddet türüdür flört şiddeti.
Peki kadınlar bu şiddet biçimi ile nasıl karşılaşıyor? Şiddet aslında bir döngü gibi gerçekleşiyor. Erkek kadına her gün bağırmıyor ya da vurmuyor. Bunları yapıyor ama sonra özür diliyor, genellikle ritim böyle işliyor, kendini affettiriyor, ondan sonra yeniden gerginliğin yükseldiği bir evreye giriliyor. Kadın sürekli erkeğin “kıskançlığıyla” sosyal medya ve kamusal alanda denetim altında tutulmaya çalışılıyor.
Flört şiddeti öldüren boyutlara varabiliyor. Helin’in yaşadığı olay da bunun bir örneği. Çiçekler göndererek platonik aşk adı altında flört şiddetinin bir biçimi olan “ısrarlı takibe” maruz kaldı Helin ve sonrasında katledildi.
Flört şiddetinin bir başka biçimi kadına kendi kararlarını vicdanen sorgulatarak şiddet uygulamaktır. Şiddet, her seferinde romantizm denilerek önümüze konuluyor. “Benimle barışmazsan kendime zarar veririm”, “Bu telefonu açmazsan birazdan kapındayım”, “Seni bir daha o çocuğun yanında görürsem bozuşuruz”, “Bu kıyafet sence de biraz abartılı olmamış mı?” sözlerinin çeşitli örneklerine hepimiz şahit olmuşuzdur.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin yapmış olduğu “flört şiddeti tutum ölçeği” araştırmasında üniversiteli kadınlarla yapılan anket sonucuna göre 21-25 yaş grubu başta olmak üzere Türkiye’deki genç kadınların yüzde 92’si şiddete uğruyor. Ancak genç kadınların sadece yüzde 19’u bu durumu şiddet olarak tanımlayabiliyor.
Flört şiddetinin en yaygın biçimi ise dijital şiddet. Akıllı telefonların gençler arasında yaygın bir biçimde kullanılmasıyla birlikte, şiddet buraya da taşındı elbette. Örnekler sosyal medya hesaplarından, cep telefonundan atılan yüzlerce mesaj, profil fotoğrafının sevgiliyle çekilen bir fotoğraf olması zorunluluğu, Facebook gibi hesaplarda ilişki durumunu yazmak zorunda bırakılmak, WhatsApp mesajlarındaki “görüldü” ibaresinden sonra mesaj atılmadığında problem olması, çevrimiçi görülen son saat geç bir saatse bunu dahi problem olması gibi çoğaltılabilir.
Flört şiddetine uğrayan kadınlar bu durumu şiddet olarak tanımlamayabiliyor. “Seven erkek kıskanır” algısı birçok kadının hayatına mal olabiliyor. Sorun sadece kadınların şiddete uğradığını fark etmemesi değil, şiddete uğrayan kadınların sorunun çözümü olarak başvurabileceği bir yerin/kişinin olmaması.
Hatta ne ailelerine ne de öğretmenlerine, ne de arkadaşlarına bu durumu anlatamamaları. Helin şiddete uğradığını Twitter’dan duyurmuştu mesela. Bu durumu neden Twitter’da paylaştı? Çünkü derdini anlatabileceği ve sesini duyurabileceği başka bir yer yoktu.
Çünkü katile kelepçe takmaktan imtina etmeyen, kadınların etek boyuna ya da saldıran kişinin eski sevgilisi olup olmadığını sorgulamadan hayatını koruyan herhangi bir kamusal mekanizma yok.
Sokağa çıkmaya korktuğunu söylediği halde kadınların güvenebileceği kamusal bir kurum da yok. Bu durum kadınları adım adım ölüme yaklaştırıyor. Tıpkı aynı hikayeyi paylaşan Özge, Ayşe ve daha niceleri gibi…
Şiddetin her türüne karşı olduğu gibi flört şiddetine karşı da tek gerçek çözüm kadın dayanışması ve flört şiddetinin “erkek egemen aile ilişkileri” modelinin türevi olan bir şiddet türü olduğu bilincinin kadınlar arasında yaygınlaştırılması.
Özellikle de şimdi, yıllardır “kadın cinayetleri münferittir” diyen, “kadın cinayetlerini sağır sultana duyurmaya gerek yok” diyen iktidar sahipleri, Helin’in ölümüne neden olan “ısrarlı takip” şiddetini, şiddet saymayan bir Mağdur Hakları Yasa Tasarısı ile kadınların karşısına çıkacakken. Mütfülük yasasının ardından gündeme gelecek olan Mağdur Hakları Yasası tasarısı, sadece evli kadınların uğradığı, sadece “kanıtlanabilir olan” ve sadece “haksız tahrik öğesi” barındırmayan şiddeti şiddet sayarken, evli olmayan ve Helin gibi flört şiddetine maruz kalan kadınlar destekleyici hizmetler ve mekanizmalardan tamamen dışlanıyor. “Ya benimsin ya kara toprağın” diyen katillerin sırtını sıvazlayan iktidar, flört şiddetini görmezden gelerek “kutsal ailesini” teşvik ederken özellikle genç kadınları şiddet içeren, güvensiz ilişkilerin kucağına atıyor.
Böyle bir ortamda özellikle genç kadınlar arasında güvenli ilişki yaklaşımını güçlendiren bir dayanışma bilincinin yaygınlaşması yaşamsal. Unutmayın! Karar alma konusunda partnerlerden birinin diğerini zorladığı, cinsel davranışlarla ilgili baskının var olduğu; duygu, düşünce ve sorunların konuşulup paylaşılamadığı, yani iletişimsizlik, güvensizlik, yalan, eşitsizlik ve baskının olduğu ilişkiler güvensiz ilişkilerdir. Kararları tek kişinin verdiği, neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini belirlediği, ilişki hakkında konuşmanın imkansız olduğu; onay dışı ve zorlama içeren cinsel ve sosyal davranışların, aşırı kıskançlık, suçlama ve yalnızlaştırmanın olduğu ilişkiler sevginin yerini kontrolün aldığı şiddet içeren ilişkilerdir. Güvenli bir ilişki ancak açık iletişim, güven, dürüstlük, eşitlik, ortak karar ve onayın olduğu ve kişisel alan özerkliği varsa mümkündür.
Erkekliğe ve eşitsizliğe karşı mücadele ederken; şiddete, tacize, tecavüze karşı bir arada durarak birbirimizi savunurken, flört şiddetine karşı uyanık duralım. Ancak böyle nefes alabiliriz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.