TSK, İdlip’e 8 Ekim’deki keşif amaçlı girişinde Daret İzza kasabasında Nusra unsurlarıyla görüntülenmişti
TSK, İdlip’e 8 Ekim’deki keşif amaçlı girişinde Daret İzza kasabasında Nusra unsurlarıyla görüntülenmişti. Dört gün sonra askeri konvoylar İdlip’e gönderildiğinde yine Nusra nezareti söz konusu. TSK’nin resmi açıklamasında bu sıkıntılı işbirliğine değinilmese de, Nusra aynı derecede sessiz değil
TSK bugün (13 Ekim) sabah yayımladığı açıklamayla, gece saatlerinde İdlip’e girildiğini resmen teyit etti.
Açıklamada, Astana Süreci çerçevesinde İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesinde görev yapacak TSK unsurlarının Gözlem Noktaları teşkil etmeye başladığı belirtilirken, tam olarak nerede konuşlanıldığı ve hangi “yerel unsurlarla” işbirliği yapıldığına değinilmedi.
TSK KONVOYU NUSRA NEZARETİNDE İDLİP’E GİRDİ
TSK açıklamasının tam metni:
Astana Süreci kapsamında, ateşkesin tesis, gözetim ve devamını sağlamak, insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve yerlerinden edilenlerin evlerine dönmesi için uygun şartları temin etmek maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde görev yapacak Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, 08 Ekim 2017 tarihinde icrasına başlanan keşif faaliyetleri ile koordineli olarak, 12 Ekim 2017 tarihinden itibaren Gözlem Noktalarını teşkil faaliyetlerine başlamıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları bölgedeki görevlerini Astana sürecinde Garantör ülkelerce mutabık kalınan angajman kuralları çerçevesinde sürdürmektedirler.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yerel kaynaklar TSK konvoyunun bölgeye girişinin Nusra militanlarının nezaretinde gerçekleştiğini belirtmiş, TSK zırhlıları YPG kontrolündeki Afrin’in güneyinde daha önce Nusra kontrolünde olduğu bilinen bölgelere yerleşirken görüntülenmişti.
Nusra ise TSK kadar sessiz değil. Bir Nusra şeyhi, “Ateist” diye andığı YPG’ye karşı kendi kontrolündeki bazı noktaları, Nusra otoritesinin tanınması şartıyla Türklere devrettiklerine ilişkin bir fetva yayımladı.
TSK unsurlarının geçiş yaptığı ve mevzilendiği bölge Nusra (yeni adıyla Şam’ın Fethi Cephesi) liderliğindeki Heyet-i Tahrir’uş Şam örgütünün kontrolünde. Aynı zamanda YPG kontrolündeki Afrin’in güney sınırında.
TSK, İdlip’e 8 Ekim’deki keşif amaçlı girişinde de bu bölgeye geçerek Daret İzza kasabasında Nusra unsurlarıyla görüntülenmişti. Nusra ve liderliğini yaptığı Heyet-i Tahrir’uş Şam (HTŞ), terörist örgüt kabul edildiği için bu birlikteliğin izahı zor.
Ne var ki bu keşif ziyareti ve 4 gün sonrasında gelen sınır ötesi askeri sevkiyata ilişkin Nusra tarafı, TSK kadar sessiz değil. HTŞ’nin din alimlerinden Ebu el-Fetih el-Fergali, konuya ilişkin bir fetva yayımladı.
Ümit Kıvanç, bu fetvayı riyatabirleri.blogspot adresindeki kişisel blogunda şöyle aktardı:
2017 başında Ahrar el-Şam’dan ayrılarak HTŞ’ye katılan, El-Kaide’ye yakın (veya doğrudan El-Kaide’ci?) din âlimi Ebu el-Fetih el-Fergali, İdlib bir “yabancı işgali”ne uğrarsa direnmeyi mecburî görev ilan eden bir fetva verdi. Ancak el-Fergali Türk ordusunun hâlihazırda giriştiği operasyonu bunun tamamen dışında tuttu. El-Fergali, “Türk ordusu,” dedi, “sınırlı bir kuvvetle mücahitlerin hakimiyeti altında iş görmek üzere, şu ateist gruplara karşı bazı mevziler talep etti.” Burada “mücahitler” HTŞ, “ateist gruplar” da Efrin’deki YPG oluyor. El-Fergali, “Allah’ın kanunlarının belirleyici olduğu bu bölgelerde” kimsenin “denetimi ele almaya kalkamayacağını” vurguladı. El-Kaide’ci din âlimine göre, “mücahitlerin geçmekte olduğu dönemin gerekleri ve -Doğu’dan ve Batı’dan- düşmanlarının kendilerine karşı birleşmiş olması” yüzünden sözkonusu istisnaya başvuruldu. El-Fergali, “Yani bu şartlar ve yukarıda belirtilen gerçekliğin ışığında,” dedi, “mücahitlerin emirleri buna [Türk ordusunun girmesine] izin verebilirler.”
Ayıklayarak tekrarlayayım: HTŞ, şu andaki eskort vaziyetini, TSK’nın yalnız Efrin’deki YPG’ye karşı mevzi alması ve “Allah’ın kanunlarının geçerli olduğu bölgede” HTŞ’nin otoritesini tanıması koşuluna bağlıyor. Türk ordusu İdlib vilayetinde otorite talep etmeye geçtiğinde her şey tersine dönebilir.
Sendika.Org