Tayyip Erdoğan bu kez de “İstanbul’a ihanet ettik, ben de bundan sorumluyum” sözüyle gündemde. Bir zamanlar da üçüncü köprü için “cinayettir” demişti
Tayyip Erdoğan bu kez de “İstanbul’a ihanet ettik, ben de bundan sorumluyum” sözüyle gündemde. Bir zamanlar da üçüncü köprü için “cinayettir” demişti. Sonra çevrecinin daniskası olup, ihanet ve cinayet dediği şeyi savundu. Sonra gökdelen sahiplerine kızdı, sonra barıştı. Sonra kaçak bir saray dikti, hukuksuz değil dedi. Şimdi de ihaneti itiraf etti, hesap soracak bir yargı olmadıktan sonra…
İstanbul Esenler’de düzenlenen “Şehir ve STK” zirvesinde konuşan Erdoğan, “Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum” diye konuştu.
Zaten hiç inmediği manşetlere şimdi de bu itirafıyla yerleşen Erdoğan’ın daha önce de kent politikaları konusunda benzer demeçleri ve bu demeçlerle çelişen hareketleri olmuştu. Sendika.Org okurları için küçük bir derleme yaptık.
Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Belediye Başkanı olarak göreve başladığı dönemde, 1995’te şöyle demişti: “Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur.”
Üçüncü Köprü’nün temeli, 29 Mayıs 2013’te Tayyip Erdoğan tarafından atıldı. Köprü’ye on binlerce Alevi’yi katletmesiyle bilinen Yavuz Sultan Selim’in adı verildi. Bu projeyi eleştirenleri karşısına alan Erdoğan, temel atma töreninde ne olursa olsun Gezi Parkı’nın yıkılacağını e yerine “Topçu Kışlası” adlı AVM’nin yapılacağını duyurdu.
Tayyip Erdoğan, Ağustos 2008 gittiği Rize’nin Güneysu ilçesinde HES inşaatlarına karşı çıkanları hedef alarak şunları söyledi:
“Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim. Belediye başkanlığımdan beri çevrecilik konusunda neler yaptığımızı özellikle İstanbul’da yaşayanlar çok iyi bilir. Nasıl ağaçlar diktim İstanbul’a, İstanbul nasıl ağaçlandı bunu orada yaşayanlar çok iyi bilir. Biz İstanbul susuzdu, 180 kilometreden su getirdik. Çevreciler o zaman da karşımıza dikildi. Ne dediler, ‘bunlar ağaçları söküyorlar’ dediler. İnsanoğluna su götürüyoruz kardeşim. Bir şeyler sökülecek tabi. Dağları deldik, tüneller yaptık, bu tünellerden su getiriyoruz İstanbul’a. Kurumuş İstanbul… Millet evinin banyosunu, küvetini, bidonlarını su dolduruyor. Ama 800 bin fidan diktik Istranca’ya. Bu adımları attık, yapılanları görmüyorlar. Dürüst olacaksın, samimi olacaksın.”
Tarihi yarımadanın siluetini bozacak şekilde Zeytinburnu’nda yükselen, hakkında yıkım kararı çıkan ve Tayyip Erdoğan’ın sınıf arkadaşı Mesut Toprak’a ait olan OnaltıDokuz adlı kulelerle ilgili olarak Erdoğan, Nisan 2013’te şöyle konuştu: “Sahibiyle konuştum. Tıraşlayın dedim. Ama hiçbir şey yapmadılar. O yüzden çok kırıldım, 5 yıldır konuşmuyorum.”
OnaltıDokuz hakkındaki yıkım kararı uygulanmadı. Mesut Toprak, Erdoğan adına bir imam hatip lisesi yaptırdı. Okulun açılında, Haziran 2017’de Erdoğan ve Mesut Toprak yan yanaydı.
Tayyip Erdoğan, Mart 2014’te şöyle konuşuyordu: “Hukuksuz olarak yaptığımız hiçbir şey yok. Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Yürütmeyi durdurdular, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım.”
Şimdi içine girdi oturuyor. İlk başta adı “Ak Saray”dı. Saray sözcüğü halktan tepki çeker diye, danışmanlarının “Efendim Cumhurbaşkanlığı Külliyesi diyelim” tavsiyesini dinleyerek adını değiştirdi. Erdoğan “Hukuksuz değil” diyor ama Danıştay, yüksek yargının Erdoğan’ın önünde henüz düğmesiz cüppe ilikleyip eğilme pozları vermediği bir dönemde, Atatürk Orman Çiftliği arazisine kurulan bu inşaatın yürütmesini durdurmuştu.
Tayyip Erdoğan, 21 Ekim 2017’de böyle dedi: “İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.”
Yarın, kim bilir, ne diyecek, ne yapacak?
Sendika.Org