Ankara Özgür Haber Platformu, geçtiğimiz 20 Ekim Cuma günü sabah düzenlenen operasyonla gözaltına alınan gazeteciler için basın açıklaması düzenledi
Ankara Özgür Haber Platformu, geçtiğimiz 20 Ekim Cuma günü sabah düzenlenen operasyonla gözaltına alınan gazeteciler için basın açıklaması düzenledi
20 Ekim’de Ankara’da 5 gazeteci evlerine düzenlenen eşzamanlı operasyonla gözaltına almıştı. Dün (21 Ekim) Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever ve Selman Güleryüz, Jin News editörü Sibel Yükler serbest bırakıldı.
Bugün (22 Ekim) Ankara Özgür Haber Platformu, gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalara ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde bir araya geldi. Basın açıklamasına dün serbest bırakılan Yurtsever, Güleryüz ve Yükler de katıldı.
Basın açıklamasını Ankara Özgür Haber Platformu’ndan Zeyno Bayramoğlu okudu. Basın açıklamasının tam metni şöyle:
Basına ve kamuoyuna:
Siyasi bir soykırıma ve cadı avına dönüştürülen OHAL ile hak arayışında olan herkese, her kesime yönelik saldırı ve şiddetin dozu giderek arttırılıyor. Bununla birlikte hak ihlallerini kaydetmeye, haber yaparak duyurmaya çalışan pek çok farklı kurum ve kuruluştan basın emekçisi, video eylemci, yurttaş gazeteci de artan saldırılardan payına düşeni fazlasıyla alıyor.
Aktivistleri de tutuklu olan Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre; 15 Temmuz sonrasında yalnızca 2016 yılı içinde tutuklu gazeteci sayısı 31’den 131’e çıktı. 184 yayın kuruluşu kapatıldı. Son 5 yılın gözaltı rekoru kırıldı; 118 gazeteci gözaltına alındı. 375 dernek ve vakıf KHK ile kapatıldı. 56 gazeteciye saldırı gerçekleştirildi; 118’den fazla gazeteci tehdit edildi. 179 medya kuruluşu kapatıldı. KHK’larla 10 bine yakın medya çalışanı işsiz bırakıldı.
Bu saldırıların bir devamı olarak Ankara’da 20 Ekim sabahına, Jin News editörü Sibel Yükler, Jin News muhabirleri Duygu Erol ve Habibe Eren, Mezopotamya Ajans muhabirleri Diren Yurtsever ve Selman Güzelyüz’ün sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alındıkları haberiyle uyandık. Gözaltına alınan 3 arkadaşımız dün serbest bırakılırken, arkadaşlarımız Duygu Erol ve Habibe Eren hâlâ gözaltında tutuluyor. İstanbul’da ETHA editörü İsminaz Temel ve ETHA muhabiri Havva Cuştan hâlâ gözaltında. Kadın kalemiyle hakikatin izinde koşan Duygu, Habibe, İsminaz ve Havva’nın gözaltında tutulması, siyasal iktidarın kadına yönelik cinsel, ulusal, sınıfsal şiddeti, cinayetleri, taciz ve tecavüzü meşrulaştıran kadın düşmanı politikalarının bir parçasıdır. Bu gözaltılarla susturulmak istenen; sadece haberciliğin değil kadınların da sesidir.
Ankara’da hak arama eylemlerini kayıt altına almaya çalışan sayısız yurttaş gazeteci ile Seyri Sokak video eylemcileri defalarca polis saldırısına uğradı, kameralarındaki görüntüleri silme baskısı ile karşılaştı ve gözaltına alındı. Yine Ankara’da, 228 gün önce başlattıkları açlık grevi direnişlerinde kritik aşamaya giren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işe geri alınması için sürdürülen ve bugün 348. gününe giren Yüksel Direnişi’ni kayıt altına alan Ankara FOSEM muhabirleri Meral Gökoğlu ve İsmail Cengiz Mumcu geçtiğimiz haftalarda tutuklandı.
Özgür Gelecek Genel Yayın Yönetmeni İnan Kızılkaya ile Yazı İşleri Müdürü Aslı Ceren Aslan, DİHA editörü Ömer Çelik, Diken gazetesi eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat 300 günü aşan bir süredir tutuklu. Evrensel gazetesi Dersim foto muhabiri Kemal Özer, KHK ile kapatılan Jin Haber Ajansı editörü Zehra Doğan, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık, Die Welt Gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel tutuklu gazetecilerden sadece bazıları. Bu liste uzuyor… Bu liste uzatılarak susturulmak istenen, halka karşı işlenen suçların sesidir. Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de yükselen Kürt halkının, maden göçüklerinde can verenler madencilerin, iş cinayetlerine kurban giden işçilerin, savaşa karşı barışın sesini yükseltirken göz önünde kurşunlanan gençlerin, tacize, tecavüze, çocuk yaşta evlenmeye zorlanan kadınların, yargısız infaz edilen devrimcilerin sesidir.
Basın emekçilerine yönelik gözaltı ve tutuklama terörü halkın kayıt, kanıt ve haber alma hakkına bir saldırıdır. Gerçeğin duyulmasıyla oluşabilecek hak mücadelelerini engellemeye dönük sindirme politikasının önemli bir ayağını oluşturuyor. Basın kartlarını yakarak gazetecileri gözaltına alanlar tutuklayanlar “sarı basın kartı” dayatması ile adeta sokakta fotoğraf çekilmesini yasaklayacak hale geldi.
Ankara Özgür Haber Platformu olarak basın emekçilerine dönük artan bu saldırılar karşısında susmayacağımızı ilan ediyor ve tüm ülkeden özgür basın emekçisi arkadaşlarımızın bu hakikat yolculuğunda yanlarında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz. Tutuklu arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Haber almamızı, yaymamızı engellemek için yapılan her türlü dayatmayı reddediyoruz. Ana akım medya eliyle yapılan yalan haber ve manipülasyonlara karşı gerçekleri kaydetmeye, yazmaya, yaymaya devam ediyoruz.
Duygu Erol, Habibe Eren, İsminaz Temel ve Havva Cuştan derhal serbest bırakılsın!
Tutuklu gazetecilere özgürlük!
Yaşasın halkın kayıt, kanıt ve haber hakkı!
Özgür basın susturulamaz!
Açıklama sonrasında söz alan Diren Yurtsever, dayanışmanın önemine ve gücüne vurgu yaptı. Baskın sırasında polise tepki gösterdiklerinde “Sizin yaptıklarınızdan, işlediğiniz suçlardan dolayı buradayız” dediklerini söyleyen Yurtsever, “Bunu bize diyen polisler ertesi gün serbest bırakıldığımızda da şunu söyledi ‘Ya kusura bakmayın, bizim elimizde olan bir şey değil, emir yüksek yerden’ diyerek adeta bu haksızlığı hukuksuzluğu itiraf ettiler” ifadelerini kullandı.
Yurtsever, haksızlığın ve hukuksuzluğun devam ettiğini, birçok gazetecinin hala tutuklu olduğunu belirtti. OHAL’le birlikte baskının yalnızca özgür basına, Kürt basınına baskının yoğunlaştığını belirten Yurtsever, “Özgür basın geleneği bugüne gelen kadar çok ağır bedeller ödeyerek geldi” dedi.
Nuriye ve Semih’in davasının olduğu gün gözaltına alındıklarının altını çizdi. Nuriye ve Semih’in Yüksel Caddesi’nde direnişe başladıkları ilk günden itibaren orada olduklarını ve seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirten Yükler “Kendi gözaltına alınmamızdan ziyade Nuriye-Semih’in davası, duruşmasını takip edemediğimiz için çok büyük sıkıntı duyduk” dedi.
Yükler, aynı gün gözaltına alınan Duygu Erol ve Habibe Eren’in gazeteciliklerine yalnız meslektaşları ve çalışma arkadaşlarının tanık olmadığını, sahada bulunan birçok kişinin tanık olduğunu belirterek “Hepimiz onların gazeteciliğine tanığız. Diren’in de dediği gibi ‘Biz sizin işlediğiniz suçları biliyoruz’ dediler, bizim işlediğimiz en büyük suç gazeteciliktir, yaptığımız haberlerdir” ifadelerini kullandı.
Yükler’den sonra söz alan Güleryüz ise özgür basın geleneğinin 70’in üzerinde şehidi olduğunu belirterek “Şehitlerimize verdiğimiz söz ömrümüz boyunca geçerli olacaktır” dedi. Güleryüz “Yıllardır hep haber yapan kesimken, bugün haberi yapılan kesime dönüştürüldük, haberleştirilen kesime dönüştürüldük. Aslında bu Türkiye’de gazeteciliğin geldiği noktayı çok net özetleyen bir durumdur” ifadelerini kullandı.
Konuşmalarından ardından hala gözaltında bulunan Duygu Erol ve Habibe Eren’in yarın (23 Ekim) saat 10.00’da savcılığa getirilecekleri hatırlatılarak dayanışma çağrısıyla yapıldı.
Sendika.Org/ Ankara