sendika.org benim için, belki okurların ilk bakışta fark edemediği şeyler de ifade ediyor. farklı kanallardan gelen farklı görüşlerin yer alabildiği bir mecra oldu burası
akşam okurum diye yeni bir pencerede açtığınız sayfanın yerine, mavi zemin üzerine minik minik lacivert yazılar görüyorsunuz. medyayı internetten takip eden hemen herkes sayfaya ulaşmak için adres çubuğundaki rakamı bir artırmanın gerektiğini biliyor artık. özgürlükçü demokrasi bugün 41 olmuştu, sendika.org ise 61. ikisine de maşallah.
internet çağında, sansür beyhude bir çaba, daha çok sabır sınayan, emek gerektiren bir ekonomik baskı. çünkü okur sadece bir rakamı değiştiriyor ama site emekçileri açısından işler o kadar kolay değil.
kurulalı 16 yıldan fazla olmuş. emek, ücretli emek, sendika falan gibi konuların gündemden düştüğü, nostalji nesnesi bile sayılmadığı zamanlar. o yüzden isim tercihinin önemli olduğunu düşünüyorum.
gerilla yayıncılık
sonra sendika.org, emeğin, sendikaların gündemini aşan işler yaptı, çoğu okurun ilgisini gezi direnişi sırasında çekti. ve o zamandan beri solcu sitelerin anaakımına oturdu. hem gezi döneminde gelen takipçilerini hem de “merkez”deki bu pozisyonunu tehlikeye atma pahasına kürtlerden söz etmesi takdire değer bence.
ama yine bence, suriye savaşı konusundaki yayınları daha önemli. tekfircilerin muhalif diye kakalanmaya çalışıldığı, esad taraftarlarının adeta esad’dan daha esadcı olduğu bir toz duman içinde, kürtleri yaftalamaya yeltenmeden ama eleştirmekten de çekinmeyen, yorumlardan çok haberlere dayanan bir yayıncılık tam ihtiyacımız olan şeydi.
gezi’de çapul.tv olarak başlayan, daha sonra hayır tv ve adalet tv’ye dönüşen, keşke adalet ve vicdan nöbeti’nden daha çok yayın yapsa dediğim kanal, teknolojinin imkânlarıyla yapılan gerilla yayıncılığın en önemli örneklerinden biri, belki de birincisi. o yüzden, sarayın yıkılışını yayımlayacağız iddiası boş değil.
herkesin eşit muamele gördüğü…
zaman zaman yazdıklarını yayımlayacak yer aramış bir yazı emekçisi olarak sendika.org benim için, belki okurların ilk bakışta fark edemediği şeyler de ifade ediyor. farklı kanallardan gelen farklı görüşlerin yer alabildiği bir mecra oldu burası. herkesin eşit muamele gördüğü, daha önemlisi her yazının titiz bir editoryal müdahaleden geçtiği bir site. bunun gönüllü emekle yapılmasının ne kadar önemli olduğunu görmek için profesyonellerin çalıştığı, profesyonelce yönetilen, kâğıda da basılan anaakım mecraların internet sitelerine bir göz atın lütfen. çoğunda imla hataları, türkçe sayılamayacak ifadeler var.
anaakım demişken hatırlatmak istediğim bir nokta var. eskiden, basının iyi kötü basına benzediği yıllarda, büyük gazetelerin en iddialı habercilerinin önemli bir bölümü ilk tedrisatını “alternatif” medyada, örneğin evrensel’de ve özellikle kürt basında alırdı. artık böyle değil, maalesef. zaten anaakım medyanın gazeteciye ihtiyacı da kalmadı. sendika.org ise, gazeteci yetiştirme konusunda bu dönemin önemli mekteplerinden biri bence.
Zamane “celebrity”lerini ağırlamak yerine
burada bir başka noktaya daha dikkat çekmek istiyorum. birçok muhalif yayın organı, incir çekirdeğini doldurmayacak sözünü, laf cambazlığıyla okutan ve aslında sosyal medyaya çok daha fazla yakışan zamane “celebrity”lerini yaratmayı, ağırlamayı tercih etti. sendika.org ise adeta bunun tam aksine, “tanınmış” yazarla, ilk yazısını yayımlayanın eşit muamele gördüğü, hatta zaman zaman anomimliği abartan bir mecra oldu. yine de dikkatli okurlar, parlak kalemleri fark etmiştir; adlarını anıp mahcup etmek istemem.
bugünler, çok uzun zaman sonra bile olsa, çok eziyet verip ölümcül olmayan ağır bir hastalık gibi geçecek. geriye bugünün tecrübesi, emeği, aklı, bilgeliği kalacak. her şeyin yatıştığı, muhalefetin yeni’yi kurduğu günlerde, hayatta olsun olmasın sendika.org değerli bir alan olacak.
