ABD Başkanı Donald Trump, “iklim değişikliğini önleme” iddiasıyla geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’ndan ABD’nin çekildiğini açıkladı
ABD Başkanı Donald Trump, “iklim değişikliğini önleme” iddiasıyla geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’ndan ABD’nin çekildiğini açıkladı. Anlaşmayı “ABD’ye karşı ekonomik avantaj elde etme çabası” olarak niteleyen Trump, ABD’nin çıkarlarına uygun bir anlaşma için çalışacaklarını söyledi. Karara Almanya, Fransa ve İtalya’dan ortak tepki geldi
Brüksel’de 26 Mayıs günü yapılan G-7 (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Kanada) zirvesinde ABD ile Almanya arasında gerilime yol açan Paris İklim Anlaşması’na dair ABD Başkanı Donald Trump’tan dengeleri bozan bir hamle geldi.
Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği basın toplantısında “iklim değişikliğini önleme” iddiasıyla geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’ndan ABD’yi geri çekme kararı aldığını açıkladı.
Paris Anlaşması’nı “İklim değişikliğiyle mücadeleyle değil, diğer ülkelerin ABD’ye karşı ekonomik avantaj kazanmasıyla ilgili” sözleriyle niteleyen Trump, Paris’i değil Pittsburgh halkını temsil etmek üzere seçildiğini ve görevinin ABD’nin çıkarlarını korumak olduğunu söyledi. Trump, “Amerikalı şirketlere, çalışanlara ve vergi mükelleflerine daha adil şartlar sunan bir anlaşma için müzakerelere başlayacaklarını” da ifade etti.
Trump’ın kararına Almanya, Fransa ve İtalya’dan ortak tepki geldi. İtalya Başbakanlığı resmi internet sitesinden İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron imzalı yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Biz, Fransa, Almanya ve İtalya’nın hükümet ve devlet başkanları olarak, ABD’nin iklim değişikliğine ilişkin evrensel anlaşmadan çekilme kararını esefle karşılıyoruz. Paris Anlaşması, iklim değişikliğiyle etkin ve zamanında mücadele etmek ve 2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerini uygulamak için ülkelerimiz arasındaki iş birliğinde temel olmayı sürdürüyor.
Paris’teki uzlaşının “geri dönülemez” olarak tanımlandığı açıklamada bu anlaşmanın gezegen, toplumlar ve ekonomiler için son derece hayati olduğunun altı çizildi. Anlaşmanın hızla hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığın vurgulandığı açıklamada şöyle denildi:
Bu nedenle, iklim değişikliği finansmanı hedefleri de dahil olmak üzere Paris Sözleşmesi’ni hızla uygulamak konusundaki en güçlü taahhüdümüzü teyit ediyoruz ve tüm ortaklarımızı iklim değişikliğiyle mücadele eylemlerini hızlandırmaya teşvik ediyoruz. Gelişmekte olan ülkeler ve özellikle en fakir, en zayıf olanların uyum hedeflerine ulaşmasını destekleme çabalarına hız vereceğiz.
AP’nin haberine göre AB ve Çin yönetimleri de Trump’ın kararına tepki göstermek ve anlaşmanın uygulamaya devam edeceklerini söyleyeceklerini ortak bir açıklama yapma kararı aldı.
ABD’nin anlaşmaya imza atan eski başkanı Barack Obama da yazılı bir açıklamayla karara tepki gösterdi, “Amerikan liderliğinin olmadığı, hatta mevcut yönetimin geleceği reddeden bir avuç ulusa katıldığı bir ortamda, eyaletlerimizin, şehirlerimizin ve şirketlerimizin gelecek nesilleri ve elimizdeki tek gezeni korumak için öne atılıp ellerinden geleni yapacaklarına güvenim tam” dedi.
Trump, seçim programı kapsamında ABD’li şirketlerin çıkarları için Paris İklim Anlaşması’ndaki ABD imzasını yeniden değerlendirmeye alacağının propagandasını yapmıştı.
Göreve geldikten sonra anlaşma metni için özel bir ekip kurduran Trump, “daha adil bir anlaşma gerektiği” söylemini ise ısrarla sürdürmüştü.
Cumhuriyetçi Parti’den 22 senatör de Trump’a G-7 Zirvesi öncesi anlaşmadan çekilme çağrısı yapan bir mektup kaleme almıştı.
Fransa’nın başkenti Paris’te 12 Aralık 2015’te yapılan 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda 190’dan fazla ülke, küresel sıcaklık artışının yüzyılın sonuna kadar iki derecenin altında tutulması için anlaşmaya varmıştı.
Anlaşmada, karbondioksit ve diğer fosil yakıtlardan çıkan gazların emisyonlarının azaltılması kararı alınmıştı. Anlaşmaya göre dünyada Çin’in ardından en fazla karbon salınımına neden olan ikinci ülke konumundaki ABD, 2025 yılına gelindiğinde gaz emisyonlarını 2005 düzeyinden yüzde 26 ila 28 oranında daha düşük düzeye getirme sözü vermişti.
Anlaşma metni konferansa katılan ülkelerin delegeleri tarafından onaylanmış, 22 Nisan 2016’da ise BM Genel Merkezi’nde 190’dan fazla ülke tarafından imzalanmıştı.
Aradan geçen bir yıllık zaman zarfında Nikaragua ve Suriye anlaşmadan çekilmişti.
Sendika.Org