Hayır, “Hayır” demeyi siz öğrettiniz – Hatice Eroğlu Akdoğan

Hayır, binlerce haksızlığa ve baskıya karşı bir sandığa sığmayacak kadar “Hayır”dır. Hayır, daha bitmedi, bitmeyecek, “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek”

“Hayır”, salt 16 Nisan’daki oy pusulasının bir yüzü ya da rengi değildir. Eğer böyle olmuş olsaydı “Hayır”, o gün akşam olup “evet”in karanlığı bastığında sessizliğin altında soluksuz kalırdı. “Hayır”, öncesinde de salt bir mühür çağrısı değildi elbet! Bunun içindir ki sesini yükseltmeye, kendini gerçekleştirmeye devam ediyor, “Hayır”.

“Hayır”, keyfi usullerle, KHK’lerle işimizin çalınmasına, direnen bedenlerimizin yaka paça yerde sürüklenmesine, darp edilmesinedir.

“Hayır”, ölümlerden ölüm beğenmeye iten iş cinayetlerinedir. Doymak bilmeyen sermayenin ucuz ve güvencesiz çalışma şartlarına olan isyandır “Hayır”.

“Hayır”, özgürlük ve eşitlik isteyen Kürt halkının dilinde “Na”dır.

“Hayır”, kürsüsü elinden alınan üniversitelerimiz, imam hatibe çevrilen orta dereceli okullarımız, dinselleştirilen öğrenme ortamlarımızadır. “Hayır”, laik, bilimsel, demokratik eğitim olmadan çağdaş olunamaz. Eğitim için, çocuklarımızın geleceği için “Hayır”.

“Hayır”, gazetecilik suç değil, yandaşlık hiç değil! Her güne yasak, habere yasak getirdiğiniz için “Hayır”. Gazetecileri zindana attığınız için, Sendika.Org’u onlarca kez yasakladığınız için “Hayır”. Sansüre, karartmaya binlerce “Hayır”.

İtibarsızlaştırma propagandanıza da “Hayır”. Terörist değil halkız; bağımsız, demokratik bir ülkede eşit yurttaşlar olarak yaşamak istiyoruz.

“Hayır”, halkız; FETÖ’cülüğü fırsata çeviremezsiniz.

“Hayır”, tıka basa doldurulan hapishanelerinizedir. Keyfi gözaltılara, şafak baskınlarına, hukuksuz, adaletsiz kalan adliye binalarına “Hayır”.

“Hayır”, partilere, sendikalara, derneklere yapılan baskılaradır. Yasal gözüken hiçbir kurumun sağlıklı olarak çalışabilmesinin güvencesi yoktur. Aralarında mahalli radyoların, gazetelerin de olduğu yüzlerce kurumu kapatıp, varlıklarını elinden aldınız.

“Hayır”, kentsel dönüşüm adı altında çembere alınarak sokaklarımızın yağmalanmasına, mahalle kültürümüzün yok edilmesine, evlerimizin gasp edilmesindir. “Hayır”, barınma hakkı insanın en temel hakkıdır, göz dikemezsin. Parkımı alıp yol yapamazsın. Doğamı, yeşili mi kurutamazsın. “Hayır”, yaşanabilir bir ülke ve dünya demekteyiz.

“Hayır”, kadına kendi ideolojik pencerenden bakmayı dayatamazsın. Eve hapsedemez, sokakta şiddete davetiye çıkaramazsın. Kadınlar “Hayır, korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyor.

“Hayır”, biz yüzde 50 değil bundan çok daha büyük bir halkız. Yalanla yanına çektiklerinizi, yoksul bırakıp makarnayla aldattıklarınızı, cahil bırakıp gözlerine perde indirdiklerinizi, dincilikle tebaa gibi davranmaya alıştırdıklarınızı da yanımıza almak için “Hayır” diyoruz.

Hayır. “Hayır”ları biz değil, siz çoğalttınız. “Hayır”a karşı oyları çalarken de “Hayır”lara bir “Hayır” daha eklediniz ki, “Hayır oyumuzu çalamazsınız” dedik.

“Hayır”, binlerce haksızlığa ve baskıya karşı bir sandığa sığmayacak kadar “Hayır”dır.  Hayır, daha bitmedi, bitmeyecek “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek.”


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur