Belediye kaynaklarının tamamı halk için kullanılmak içindir. Profesyonel takımlara harcanan paralar halka harcanmış paralar değildir
Belediyeler kimin parasını kime vermektedir? Hangi hakla ve hangi vicdanla kimin parasını kime harcamaktadırlar? Belediye kaynaklarının tamamı halk için kullanılmak içindir. Profesyonel takımlara harcanan paralar halka harcanmış paralar değildir
Profesyonel liglerde futbol, voleybol, basketbol spor dalları başta olmak üzere birçok spor branşında kulüp kuran, şirketleşen ve bir şekilde yerel yönetimlerin milyarlarca lirasını bu işler için harcayan belediyeler, halk adına “iyi, yararlı bir iş” yapmıyorlar aslında…
Belediyeler spor tesisleri yapar, halkın spora ve etkinliklere katılımlarını arttıran plan ve programlar yapar, amatör sporu teşvik eder ve bu amaçla kulüp örgütlenmelerine katkı sağlayabilir, kendisi de bizzat rol alabilir. Çocuklar için oyun alanları inşa eder. Spor adına ve spor ile ilgili “sosyal politikalar” üretir ve bu politikalar doğrultusunda yatırımlar yapar.
Üst düzey profesyonel takımlar kurmak, satın almak ve bunlara çok büyük paralar harcamak belediyelerin işi, görevi ve sorumluluğu değildir. Bu paralar ile çok daha fazla katma değer yaratan spor projeleri, yatırımları ve organizasyonları gerçekleştirmek gibi asıl belediyecilik işleri dururken, profesyonel lig takımları konusundaki istek ve rol alma anlaşılır bir şey değildir.
Bir belediyenin reklama ihtiyacı yoktur. Ticari şirket olmadığı için kapitalizmin en önemli işlerinden ve gereklerinden birisi olan “piyasa ve rekabet” yöntemlerine başvurma ihtiyacı duymaz. Ulusal ve uluslararası ihale işleri kovalayacak ve markalaşacak bir üretim ve tüketim ilişkileri ağı içinde yer almaz. Dolayısıyla bu tür işler için tanınırlık, prestij ve sosyal statü edinmek gibi ihtiyaç ve gereklilik içinde de değildir.
Eğer belediyelerin parası bu denli çoksa, bu paraları harcayacakları veya kullanacakları asıl işleri olan o kadar çok kalem, o kadar çok alan ve o kadar çok ihtiyaç alanları vardır ki… Örneğin milyon dolarlar ile oyuncu transfer edecek kadar parası olan belediyelerin, o kaynaklar ile hiçbir şey yapamasa dahi en azından halkına kullanacakları suyu belli bir tonaja kadar ücretsiz vermesi daha uygun bir şey belediyecilik değil midir?
Kulüpçülük, dernekçilik, şirketçilik yollarıyla akçeli işleri farklılaştıran belediyeler, bu şekilde onlarca yandaş kişileri besleme zengin yaparken, bazı para işlerini değişik harcama kalemleri üreterek yönlendirmekte ve asıl var olma nedeni olan yerel halkın toplumcu yaşam amaçlarına yönelik ilgi ve ihtiyaçlarını hoyratça ve pervasızca kılıfına uydurarak farklı alanlara ve kişilere harcamaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerin hiçbir yerel yönetiminin profesyonel spor kulüpleri ve takımları yoktur. Neden olsun ki? Profesyonel kulüp ve takımlar birer ticari işletmedir. Belediyeler ise sportif ticari işletmeleri finanse eden veya etmesi gereken kurumlar değillerdir.
Dahası belediyelerin profesyonel bir spor kulübünün ve takımlarının olması o spor dalına özgü yerel katılımın artmasını, o spor dalının halka inmesini, herkesin o spor dalına ulaşmasını sağlayan bir iç dinamik yaratmamaktadır. O halde belediyeler neden böylesi bir işe talip olmaktadırlar? Yerel yönetimlerin varlık nedenleri ve amaçları dışında, kaynaklarını yönetenlerin popülaritesi siyasi yatırımları ve kişisel tasarrufları için bu şekilde kullanmaları anlaşılır ve kabul edilebilir bir şey değildir.
Farklı düşünen birisi elbette şu soruyu yöneltme hakkına sahiptir? “Ne zararı var?” Bu soruya verilecek cevap aynı dilde; “Peki ne yararı var?” Şeklinde olabileceği gibi, yerel yönetimlerin kaynaklarının endüstriyel spora ve profesyonel düzeydeki takımlara kaynak yaratmak değildir şeklinde de olabilir.
Daha önemlisi belediyeler kimin parasını kime vermektedirler? Hangi hukukla diyemiyoruz çünkü hukuki yönünü hallettiler… Ama hangi hakla ve hangi vicdanla kimin parasını kime harcamaktadırlar? Belediye kaynaklarının tamamı halkın parasıdır ve halk için kullanılmak içindir. Profesyonel takımlara harcanan paralar halka harcanmış paralar değildir. Belediyelerin nedenleri, gerekçeleri ve sonuçları halk için olmayan hiçbir işi ve o işe harcanacak hiçbir parası yoktur ve olamaz.
“Efendim bu tür kulüplerin ve takımların ekonomik girdileri çıktılarından daha fazla olabilmektedir” savunması tamamen yalandır. Gider her zaman gelirden çok fazladır ve belediye bütçesinden karşılanmak durumundadır.
Yerel yönetimlerin illa ki spor adına bir işe imza atmaları gerekiyorsa bu binlerce çocuğa, gence, büyüğe ve yaşlıya spor imkanlar ve fırsatları yaratmak şeklinde olmalıdır. Fiziksel etkinlikler, beden eğitimi, sağlıklı yaşam alanları, oyun alanları ve parkları, engelli alanları ve parkları gibi yoğun katılımlar yaratacak projeleri hayata geçirmek olması gerekenlerdir.
Bir üst lig profesyonel takımın finansmanı ile 100 yerel amatör spor takımını finanse etmek mümkündür. Bu özetle 2000 amatör sporcu demektir. 20 elit sporcu mu? “2000 amatör sporcu mu?” tercihi asıl mesele ve temel sorunun özetidir.
Günümüzde tüm kentlerimiz o kentlerimizin semt ve mahallerinde çocukların top oynayabilecekleri bir tane boş arsa kalmamıştır. Çocuklar top oynamak için halı sahalara mahkum olmak zorundalar. Ya da spor yapma ihtiyaçlarını haftada bir veya iki kez olmak üzere bir kulübün altyapısına yalvar yakar girerek veya seçilerek karşılayabilmektedirler. Okulların oyun ve spor alanları yoktur. Okullar sadece dersliklerden ibaret binalardır. Ömründe spor salonu görmemiş on binlerce çocuk ve genç vardır. İşte tüm bunlar yerel yönetimlerin ilgi, sorumluluk ve var olma gerekçeleri arasındadır.
Belediyeler çok pahalı ve girişi ve kullanımı paralı tesisleri değil, işlevsel, ekonomik ve ihtiyacı karşılamaya yönelik spor alanlarını ve tesislerini hayata geçirerek gerçek işlevleri açısından daha doğru işlere imza atmalıdırlar. Olimpik ya da uluslararası ölçülerde bir tesis değil, okul ve amatör takımların kullanımlarına açık çok fazla ekonomik tesis toplumcu belediyeciliğin ön koşullarındandır. Belediyelerin spor ile ilgili işleri olabildiğince çok kişiye spor yapma fırsatı ve olanağı yaratmaktır.
Belediyeler bugün olduğu gibi profesyonel kulüp ve takımların finansörleri olmaya devam ettikleri sürece belediye olmaktan çıkıp başka bir şey olmaktadırlar. Özetle günümüzde yaşadıklarımız yerel yönetimlerin varlık nedenleri ve amaçlarına yabancılaşmalarında popüler ve endüstriyel sporu kullanmalarıyla ile başlayan süreçte, giderek endüstriyel spora teslim olmalarıyla sonuçlanan yabancılaşmanın sömürü sorunsalına evrilmiş olmasıdır.
Bitirirken araştırmaya değer bir konu olarak merkezi iktidar, yerel yönetimler ve profesyonel lig takımları ilişkisine bakmanın bize çok şey söyleyeceği hipotezini belirtmek isteriz. Kamu kaynaklarının nasıl, niçin ve ne ölçüde, nerelere harcandığının araştırılması ciddi doktora düzeyi bir çalışma olabilecek kadar geniş ve karanlık bir konudur. Geçmişin diktatoryal rejim iktidarlarının spora ve özellikle futbola ilgisini biliyoruz. Günümüz Türkiye’sinde yerel yönetimlerin başta ve özellikle futbol olmak üzere profesyonel spora ilgilerinin sosyo-politik ve sosyoekonomik gerekçelerini ya da mecburiyetlerini yalın bir dil ve belgeli bir çalışmayla ortaya koymak tarihimize önemli bilimsel bir katkı olacaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.