Mevcut güç dengesi, o övünülen siyasi istikrar, iktisadi kriz nesnel temeli üzerinde, sınıf dengesinin değişmesi (sınıf dengesinin yeniden şekillenmesi) ile sağlanmıştı. Şimdi o güç dengesi, yine derinleşecek iktisadi kriz zemininde dağılacaktır
Mevcut güç dengesi, o övünülen siyasi istikrar, iktisadi kriz nesnel temeli üzerinde, sınıf dengesinin değişmesi (sınıf dengesinin yeniden şekillenmesi) ile sağlanmıştı. Şimdi o güç dengesi, yine derinleşecek iktisadi kriz zemininde dağılacaktır
Referanduma elverişli koşullarda, rüzgar soldan eserken, işçi hareketi yükselmiş bir haldeyken girmiyoruz. Tam tersine, işçi sınıfı dağınık, öğrenci hareketinde bir kıpırtı gözlenmiyor, Kürt hareketi baskı altında, toplumsal muhalefetin küçük kıpırdanmaları bile şiddetle engelleniyor. Üstüne üstlük, burjuva sol, liberal muhalefet de çaresiz (Burjuva muhalefetin çaresizliğinin nedeni de toplumsal muhalefetin zayıflığı değil mi?).
1999-2001 krizinde, işçi sınıfının yenilgisi siyasi alanı da etkilemiş, AKP, işçi hareketinin geri çekilmiş olduğu koşullarda işbaşına gelebilmişti. “İstikrar” diye sunulan, siyasi başarı gibi sunulan şey, güçler dengesinin sermaye lehine değişmiş olmasıydı. AKP iktidarını var eden nesnel temel, işte bu yenilgi üzerine şekillenmiş olan “sınıf dengesi”nden başka bir şey değildi.
Fakat 2016 sonbaharından itibaren, mevcut sınıf dengesini tepetaklak edecek, bir dağılma sürecine girmiş bulunuyoruz. Bu süreç, kapitalist sermaye birikim çevriminin tarihi, nesnel bir sonucu. Bu sürecin başlıca belirleyici unsuru, iktisadi krizin derinleşmeye doğru yönelmiş olmasıdır. Referandumun böylesi bir süreçte gündeme gelmesi, işçi sınıfı, ezilen sınıflar ve toplumsal muhalefet için büyük bir imkan sunuyor.
Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın, krizin belirleyici etkisi ile mevcut siyasi, sosyal şekillenme dağılacak, yeni bir sınıflar arası güç dengesi oluşacak. Dolayısıyla, AKP’nin iktidarda kalması, kalsa bile iktidarını sürdürmesi hiç kolay olmayacak.
Nasıl?
Bir defa önümüzdeki dönemde derinleşmesi kuvvetle muhtemel iktisadi krize karşı gerek sermayenin, gerekse AKP iktidarının alacağı tedbirler, nesnel nedenlerden dolayı kısıtlı durumda. Tedbirler uygulamaya konulsa bile, bunların gidişatı değiştirme kapasitesi son derece sınırlı (AKP iktidarı ve sermayenin alabileceği muhtemel tedbirleri sonraki yazıda inceleyeceğiz).
Kriz derinleşir ve istikrar kaçınılmaz biçimde dağılırken, Tayyip Erdoğan’ın daha baskıcı bir rejimin, çare olacağına egemen sınıfları (güvenilmez bir siyasetçidir egemen sermaye gözünde) ikna etmeye çalışması, boş bir çabadır. Egemen büyük sermaye ve uluslararası sermaye için R. Tayyip Erdoğan taşınması ağır bir yük halindedir, fakat daha şimdiden AKP iktidarından beslenen sermaye sınıfı için de yük haline gelmeye başlamıştır.
Mevcut güç dengesi, o övünülen siyasi istikrar, iktisadi kriz nesnel temeli üzerinde, sınıf dengesinin değişmesi (sınıf dengesinin yeniden şekillenmesi) ile sağlanmıştı. Şimdi o güç dengesi, yine derinleşecek iktisadi kriz zemininde dağılacaktır. Dağılma süreci, hiç kuşkusuz otomatik bir şekilde, demokratik bir rejime yol açmaz, sadece bunun imkanlarını yaratır. Tarih baskıcı rejimlerin yıkılışının daha demokratik bir siyasi ortam yarattığına dair, pek çok örnekle dolu. Bununla birlikte dağılma sürecinde beterin beteri kabilinden, daha otoriter, bir rejim tehlikesi yok mudur? Vardır. Ama, 2017’lerde siyasi meşruiyeti sağlamak için baskıcı yeni bir rejim kolay kolay dayatılamayacaktır.
Okur, bütün bu süreci sanki dışımızda cereyan eden, tarihin rastlantısı olarak veya dışımızdaki ilişkiler bütünü olarak ele almamalı. Kapitalizmde sınıflar mücadelesi, düzeyi ne kadar düşük olsa; ve siyasi talepler içermiyor gibi görünse bile her gün kesintisiz sürer. Uzlaşmaz çelişkilere yol açar. Bu çelişkiler, kaçınılmaz biçimde siyaseti etkiler ve belirler. Dağılma süreci kesintisiz süren sınıf çelişkilerinin, sınıf mücadelelerinin sonucudur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.