Yine bizler adına, tek başına karar vermek istiyor birileri.Ne kadar belli kadının adının, bedeninin, emeğinin ve kimliğinin yok sayılacağı.
“Güç verin bize yönetelim sorunları çözelim” diyorlar. Ne kadar da tanıdık bu sözler. Yine bizler adına, tek başına karar vermek istiyor birileri.Ne kadar belli kadının adının, bedeninin, emeğinin ve kimliğinin yok sayılacağı
Her birimizin hayatını belirlemek isteyen ne kadar çok erkek vardı yaşamlarımızda. Babamız, abimiz, sevgilimiz, kocamız, iktidar ve diğerleri… “Sen bilmezsin”, “sen anlamazsın” derlerdi ve hepsi de “iyi niyetliydi”. Birileri “sevdiklerinden” “korumak kollamak” isterlerdi. Sözde…
Ne kadar da zor olabiliyordu “HAYIR” demek. Ama geleceğimizdi söz konusu olan. Birilerinin bizler için seçtiğini yaşamaya zorlanamazdık. Şiddete, ölüme, yoksulluğa, gericiliğe, eşitsizliğe razı gelemezdik ya. “HAYIR bizim yerimize karar veremezsiniz” dedik. Kimi zaman baba idi karşımızdaki, kimi zaman, patron-koca, kimi zaman erkek egemen iktidar. Zordu zor olmasına ama “HAYIR” dedik. Ve yeni bir yaşam aralandı önümüzde.
Nasıl da katlanmıştık baba, abi, koca, sevgili, devlet şiddetine. Sanki bir ömür boyu bitmeyecekmiş gibi. Sonra bir gün geldi ki yoksulluğu, yalnızlığı, ölümü bile göze alarak “HAYIR” dedik. Çünkü hayır, hayırdır.
Şiddete HAYIR dediğimizde dayanışmanın kapıları aralandı önümüzde. “Kız kardeşime dokunma” dedik sonra. “HAYIR şiddetin gerekçesi olmaz, olamaz çekin o ellerinizi bedenimizden” dedik.
Deremize, toprağımıza, ormanımıza, havamıza, suyumuza, gözlerini kaplayan kar hırsıyla, kepçeleriyle, iş makinalarıyla, jandarmalarıyla, polisleriyle yöneldiklerinde; “HAYIR doğamıza dokunamazsınız” dedik. Havva Ana olduk bastonumuzla dikildik karşılarına.
Farklı illerde, farklı mahallelerde yakaladı yıkım bizi. Kentsel dönüşüm dediler adına. Bizleri kent merkezlerinden kovalayarak evlerimizin yerlerine plazalar dikmek istediklerinde “HAYIR yıkamazsınız” dedik.
Yine birkaç yıl önce nasıl da birleştik “Kürtaj yasağına HAYIR” derken. Pek çoğumuz annelerimizden, bizden önceki kadınların yaşam öykülerinden devralmıştı kürtaj yasağının acılarını. Çok da uzaklara gitmeye gerek yok yani. Sağlığımız, yaşamlarımızdı söz konusu olan… HAYIR dedik kürtajın yasaklanmasına da yasalaşmasına da.
İşçi direnişlerinde en önde olduk. Kaybedecek neyimiz vardı ki. Zorla bulduğumuz işimize, ücretimize dikmişlerdi gözlerini. Ankara’nın göbeğinde çadırlar kurduk, hastane bahçelerinde, serbest bölgelerde direndik. “HAYIR ekmeğime dokunamazsın” dedik.
Soma’da, Ermenek’te yakaladı ölüm bizi. Ne kadar da ucuzdu sevdiklerimizin canı. Daha önce hiç erkeklerin önünde söz almamıştı pek çoğumuz. Dayanamadık “HAYIR doğal afet diyemezsiniz” diye haykırdık.
Şehitlik diyorlardı, vatan diyorlardı. “İyi de neden hep yoksulların çocukları ölüyor?” sorusuna yanıt veremiyorlardı. “Savaşa HAYIR, çocuklar ölmesin” dedik. Barış istedik hep birlikte. Çünkü kadınlar barışta ısrarcıydık.
Daha iki ay önce “Çocuk istismarcılarının affına HAYIR” dedik. Çocukların geleceği idi, geleceğimizdi söz konusu olan. “Çocuklara dokunmayın, çocukların istismarcı ile evlendirilmesine HAYIR” dedik.
“Benim bedenim, benim kararım. Benim doğam HES istemiyorum. Barınma hakkım beni buradan sürmene izin vermiyorum. Ücretimi düşürmene izin vermiyorum, işten haksız yere atamazsın, bana vuramazsın, elini bedenimden çek, kadın düşmanlığı yapamazsın, küfür edemezsin, savaş istemiyorum”… Pek çok HAYIRla yeni bir gelecek kurmaya çalıştık. Hepsinde aslında aynı şeyi söylüyorduk. “Yaşamımda söz hakkı sahibiyim, beni yok sayarak karar veremezsin!”
Şimdi de kocaman bir HAYIR deme zamanı!
“Güçlü iktidar” diyorlar, “Her yanımızı düşmanlar sarmış” diyorlar, “Güç verin bize yönetelim sorunları çözelim” diyorlar. Ne kadar da tanıdık bu sözler. Yine bizler adına, tek başına karar vermek istiyor birileri. Ne kadar da tanıdık aba altından gösterilen sopa. Ne kadar belli kadının adının, bedeninin, emeğinin ve kimliğinin yok sayılacağı. “Sana böyle davranma dememiş miydim” cümlesinin ardından gelen şiddet…
Ama HAYIR!
Bu beden, bu ülke, bu hayat BİZİM!
Bugün toplumun bütün kesimlerinin iradesinin “tek adama” teslim edilmesine karşı, biz varız, haklarımız, geleceğimiz için HAYIR diyoruz.
En çok kadının iradesinin yok sayılacağı Tek Adam rejimine HAYIR diyoruz.
“Kadın erkek eşit değildir” diyen Tek Adam’a eşitliğin yasal güvencelerinden biri olan Anayasayı değiştirme yetkisi verilmesine HAYIR diyoruz.
Tek Adam’a bir kararname ile kadının bedeni, kürtaj hakkı, yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, çalışma hakkı konularında karar verme yetkisi verilmesine, yaşamlarımızı kontrol altına alma yetkisine “HAYIR” diyoruz.
Tek Adam’a; doğamızı, haklarımızı, yaşamlarımızı savunduğumuz yargının karar mercii olma yetkisi verilmesine “HAYIR” diyoruz.
Biz kadınları yok saymayı iyi bilen, tek adama HAYIR! “BİZ VARIZ” diyoruz.
Eşitlik, özgürlük, adalet, barış, laiklik ve demokrasi için: HAYIR
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.