Kayseri saldırısı sonrası Rojava’nın hedef gösterilmeye başlanması, başkanlık referandumu yolunda “milli seferberlik” ilan eden Saray’ın hesaplarına uyan bir savaş ittifakına işaret ediyor
Kayseri saldırısı sonrası AKP’nin yanı sıra yandaş medya ve Doğan Medya, ağız birliği etmişçesine Rojava’yı hedef göstermeye başladı. Manzara, başkanlık referandumu yolunda “milli seferberlik” ilan eden Saray’ın hesaplarına uyan bir savaş ittifakına işaret ediyor
Kayseri’de 17 Aralık’ta gerçekleşen ve 14 askerin hayatını kaybettiği bombalı araç saldırısı sonrası hem Saray iktidarı hem de ana akım medya tarafından, intihar eylemcisinin Kobanê’den geldiği üzerine ısrarlı bir propaganda yürütülüyor.
Son üç günde yaşanan gelişmeler, yapılan açıklamalar ve yazılanları arka arkaya koyduğumuzda, başkanlık referandumu yolunda “milli seferberlik” için Saray merkezli yeni bir savaş ittifakının oluşmakta olduğu ve ittifakın Kobanê üzerinden Rojava ve YPG’ye müdahale hedefi etrafında bir araya geldiği görülüyor.
Erdoğan işareti verdi
17 Aralık saldırısından hemen sonra Tayyip Erdoğan’dan “Bölücü terör örgütü, tüm imkanlarını kullanmaktadır. (…) Maruz kaldığımız bu saldırıların, bölgemizde yaşanan olaylardan, özellikle Suriye ve Irak’taki gelişmelerden, hatta ekonomideki dalgalanmalardan bağımsız olmadığını biliyoruz” açıklaması gelmişti.
Bu işaret fişeği karşısında medya anında durumdan vazife çıkardı ve vaktiyle Salih Müslim’i ekranlarına çıkarmış televizyonlar bile “Terörist YPG” kalıbıyla haber ve yorum metinleri yazmaya başladı.
TSK Kobanê’yi hedef aldı
Kayseri saldırısını Rojava ve YPG’yle ilişkilendirme furyasının askeri ayağı da gecikmedi ve 18 Aralık’ta Kobanê’ye yönelik TSK saldırıları başladı. TSK’ye bağlı topçu birlikleri, akşam saatlerinde Kobanê’nin batısındaki Til Şeir köyünde YPG’ye ait bir güvenlik merkezini hedef alarak bombaladı.
Fırat Haber Ajansı’ndan (ANF) Sinan Cudi de, dün (18 Aralık) sabah saatlerinde Kobanê’nin doğusundaki Yabse, Kuran, Tilxandrê ve Kurtek köylerine ağır ve ferdi silahlarla, akşam saatlerinde ise Kobanê’nin batısındaki Sitefka ve Til Şeir köylerine ağır silahlarla saldırılar düzenlediğini yazdı. Cudi ayrıca TSK’ye ait insansız hava aracının akşam saatlerinde Kobanê’nin batısındaki Ziyaret köyü üzerinde keşif uçuşu yaptığını belirtti.
Hatırlanacağı üzere Saray, 20 Ağustos’taki Antep saldırısını gerekçe göstererek “IŞİD’e karşı mücadele” etme bahanesiyle 24 Ağustos’ta Suriye’ye askeri harekat başlatmış ancak asıl amacın, Rojava kantonlarının birleşmesini engelleme olduğu kısa sürede ortaya çıkmıştı.
Acaba Saray iktidarı 17 Aralık saldırısını, Rojava’ya karşı bir savaş için gerekçe yapmaya mı çalışıyor?
“Hain Kobanê’den”
TSK’nin, Kobanê’deki YPG mevzilerini vurmasının ertesi günü Doğan Medya ve AKP medyasının birbirini tamamlayan haber ve köşe yazıları yer aldı.
Hürriyet “Hain Kobani’den” manşetiyle çıktı. Hürriyet’in bir başka haberine bakarak, bu haberinin yalanlarla süslenmiş bir kurgu haber olduğu anlayabiliyoruz. Haberde Azad Sisar kod adlı E.G.’nin Kayseri talimatını verdiği öne sürülüyor. Ancak yine Hürriyet 7 Mayıs 2016’daki bir haberinde Azad Siser kod adlı Ekrem Güney’in öldürüldüğünü duyurmuştu ve PKK’ye yakın kaynaklar da haberin doğru olduğunu belirtmişti.
Yandaş yazarların köşelerini de Rojava’ya yönelik askeri müdahale sinyalleri “süsledi”.
Hürriyet, Kayseri’deki intihar eylemcisinin yakın zamanda Kobanê’den gelip Suruç üzerinden Türkiye’ye kaçak yollardan giriş yaptığı öne sürerken, gazetenin Saray sözcüsü yazarı Abdülkadir Selvi, Başbakan Binali Yıldırım’ın “Fırat Kalkanı, DAEŞ tehdidini sınırladı” sözlerini aktararak yeni hedefin Rojava olacağının sinyalini verdi:
“[Yıldım] ‘Benzerini güney sınırımızda yapacağız’ dedi. Bunun üzerine, ‘Ne yapacaksınız’ diye sorduk. Başbakan, ‘Bu konuda bu kadar’ karşılığını verdi.
Bu aşamada bu kadarla yetineceğim. Ama zamanı gelince yazacağım. İşin sırrı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan güvenlik toplantısında gizli.”
Oyunu bozan bozana
Yeni Şafak’ta ise Türkiye üzerinde “oynanan oyunları” bozan bozana. Yasin Aktay, Rojava’yı işaret ederek, “Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yeni terör dalgasının kaynağı Türkiye’nin içi değil, bizatihi ABD kontrolündeki Suriye bölgeleridir” diyor ve “oyunun boşa çıkarılacağı”nı savunuyor.
İbrahim Karagül de “oyunu bozanlar”dan. Türkiye’nin harekete geçmesine çok az kaldığını savunan Karagül şöyle diyor: “Oyunu biliyoruz, endişeli değiliz.. (…) Çok az kaldı. Aylar kaldı. Son İstiklal Mücadelesi’nin son safhaları kaldı. Nihai zafer kaldı. İşte o tarihten sonra bu ülkenin nasıl harekete geçeceğini, işte o zaman meydan okumanın ne olduğunu bütün dünya görecektir. Türkiye’ye yönelik planlar ellerinde patlayacak, kendilerine yönelecektir. Destekledikleri terör örgütleri kendilerini vuracaktır. Bu, duygusal bir reaksiyon değildir.”
Sonuç olarak bu manzara, başkanlık referandumu yolunda “milli seferberlik” ilan eden Saray’ın hesaplarına uyan bir savaş ittifakına işaret ediyor. Şimdilik bu ittifakın dışında görünen ve Kayseri saldırısı sonrası “Başkanlık hayaline halk dur derse kan ve gözyaşı da durur” diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidar cenahı tarafından hedef alınması da bu yüzden.
AKP’nin dermansız derdinin ilacı Rojava’ya savaş açmak mı?
Etyen Mahçupyan, Karar gazetesindeki 16 Aralık tarihli köşe yazısında, şöyle diyordu: “… önümüzde sert bir tartışmanın içinden geçeceğimiz en az beş ay bulunuyor. İktidarın şimdiden şu gerçeği aklında tutmasında yarar var: Yeni sisteme ‘evet’ oyları muhtemelen şu anki en üst seviyeden başlayarak aşağıya doğru inecek. Tabi eğer tüm siyasi atmosferi etkileyecek ve halkta panik duygusu yaratacak, örneğin savaş hali gibi bir durum ortaya çıkmazsa…”
İktidarın ihtiyaç duyduğu “savaş hali”, Rojava’ya yönelik bir askeri müdahale ile mi yaratılacak? AKP’nin ve savaş ittifakının belli ki böyle bir niyeti var. Ancak niyet yetmiyor.
“IŞİD’e karşı mücadele” ile gerekçelendirilen Fırat Kalkanı’nda dahi zor bela ilerleyebilen ve Bab kapısında duvara çarpan AKP’nin, Rojava’ya yönelik müdahalesi Fırat Kalkanı’ndakileri mumla aratacak bir dizi engelin aşılmasını gerektiriyor. TAK ile YPG’yi özdeşleştirerek olası bir müdahaleye gerekçe yaratmak isteyen AKP’nin uluslararası güçleri ikna etmesi Doğan Medya’yı ikna etmek kadar kolay olmayacaktır. Diyelim ki böylesi bir maceraya girişildi, AKP bunun için hem ABD’yi hem Rusya’yı hem Şam’ı hem de İran’ı aynı anda razı etmeyi başarmalı ya da YPG’nin yanı sıra bu güçlerden bir kısmıyla da savaşmayı göze almalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.