Sıfır çöp olamaz. Sıfır çöplük olabilir. Çöp tüketim toplumunu teşvik eden kapitalist sistemin gelişimine ve toplumsal düşlere göre anlam ve değer değiştirir Kimileri ekmeğini çöpten kazanmaya çalışırken kimileri de özellikle piyasanın sınırlı ömürle sunduğu yeni teknolojik ürünlerin peşinden koşup daha sonra çöpe atmanın zevkini yaşıyor. Çöp kutuları, çöplükler doluyor. Zenginlerin kırıntısı fakirin ayrıcalığı oluyor. Mülkiyeti […]
Sıfır çöp olamaz. Sıfır çöplük olabilir. Çöp tüketim toplumunu teşvik eden kapitalist sistemin gelişimine ve toplumsal düşlere göre anlam ve değer değiştirir
Kimileri ekmeğini çöpten kazanmaya çalışırken kimileri de özellikle piyasanın sınırlı ömürle sunduğu yeni teknolojik ürünlerin peşinden koşup daha sonra çöpe atmanın zevkini yaşıyor. Çöp kutuları, çöplükler doluyor. Zenginlerin kırıntısı fakirin ayrıcalığı oluyor. Mülkiyeti kimseye ait olmayan çöp toplanıyor, sonra geri dönüşüm yoluyla yeniden mülkiyet değiştiriyor ve çöp yeni zenginler yaratıyor.
Çöpler genelde belediye çöpleri, sanayi çöpleri ve tarım çöpleri olarak sınıflandırılsa da biz burada göze batan, gözümüzün önünde olan çöplerle görünmeyen, bizden uzakta olan ama insan ve çevre için tehlikeli olan çöplerden söz edeceğiz yani görünen ve görünmeyen çöpler. Kuşkusuz bunun arkasında insanlar da var. Çöpün görünen insanları, görünmeyen insanları da var. Ayrıca piyasaları ve bu piyasalarda oynayan, kazanan aracılar, şirketler var. Çöpü toplamakla görevli yerel yönetimleri de unutmayalım.
Yakında ve uzakta olanlar
Kapalı alanlarda sigara yasağı başladığından beri ki sigara sağlığa zararlıdır kahve önleri, büro önleri, kaldırımlar, caddeler, çöp kutuları izmaritlerle dahada dolup taşmakta. İstediğiniz kadar çöp kutusu koyun, izmaritler her yerde. İzmarit deyip geçmeyin. 1998 yılında yapılan hesaplara göre tüm dünyada 952.000 ton izmarit üretilmiş yani 2,8 milyon m3! 200 yılında Paris’te toplanan izmarit 1.095.000- 1.168.000 ton arasında. Gözümüzün önünde ama ne kadar atılıyor çöplere ve zararı nedir bilmiyoruz. İzmarit filtre, zamk ve tütünden oluşur ve bunlar kanalizasyona, denizlere, doğaya gider. Orman yangınlarının %25’i atılan izmaritler nedeniyle çıkmaktadır. İnsan yararını da bulmuş izmaritin: Geri dönüşümle sert tuğlaların içine koymuşlar yalıtım amacıyla. Sivrisinekle mücadelede yararı görülmüş.
Bir de çok uzaklarda görmediğimiz çöpler var. Bunlardan birincisi uzay çöpleri. Yıldızlara baktığınızda göremezsiniz. 2007’den önce 20.000 uzay aracı fırlatılmış ve dolaşıyorlar şimdi uzayda serseri mayın gibi. İşlevleri biten yörünge mezarlığına ya da çöplüğüne atılıyor yani atmosferde 200-300 km.de tutuluyorlar. 2013 yılında uzayda 200-2000 km. yörüngede dolaşan 10 cm.den büyük nesne sayısı 29.000, 1 cm.den büyük 670.000 ve 1 mm.den büyük olanlar 170 milyon! Hızları ise 25.000-30.000 km/saat. Çarpışmayı düşünün. Bazen gökten uzay çöpü yağıyor da… Ayrıca dünyada giden kimi mikroorganizmalarda uzayı kirletiyor. Uzay çöpü kapitalizmin gelişmesini zayıflatırken aynı anda kârlı halede getirebiliyor. Özel sektörün gezileri yakında. Ama çok, çok uzaktalar bu çöpler. Evren sadece dünyamız değildir.
Plastik ise ayrı bir dert. Hem görünen hem görünmeyen. Poşetler dünyayı istila etmiş. Dağ, taş poşet. Uçuşuyorlar. Marketlerde kapan kapana. Ama her yıl 450.000-500.000 ton denizlere giden plastiği görmüyoruz. Üretimi 280 milyon ton. 2050 yılında üretimi 33 milyar ton olacak deniyor! Yarısından azı yeniden kullanılabiliyor. 150 milyon ton kayboluyor. Tam bir felaket.
Görmediğimiz ise okyanustaki plastik kıta ya da kimilerinin dediği gibi plastik çöp çorbası. Denizler, okyanuslar ve canlıları ölüyor. Yıllarca çözülmüyor. Polistren’in ömrü 50 yıl. PVC ve polietilenin 500 yıl. Plastik tehlikeli çöp olsun ya da yasaklansın diyenler çok ama dinleyen yok. Kâr kapısını kapatmak kolay değil.1988-1989’de Bengladeş’teki sel baskınları ve ölümlerin sorumlusu kanalizasyonları tıkayan plastik poşet. İrlanda ise 15 santim vergi koyarak (2002) 4 yılda plastik poşet tüketimini %90 azalttı. Aklımızda olsun.
Nükleer çöplerden hiç bahsetmeyelim. Onlar gözden çok uzakta bir yerlere gömülüyorlar. İlerde iklim değişikliği, doğal felaketler, tektonik kaymalarla başlarına ve insanlığa ne gelecek bilmiyoruz. Nükleer fizik çözüm peşinde kimileri de nükleer yasaklansın mücadelesi içinde.
Çöp söz konusu olunca insanlar hemen ev çöplerinden söze başlıyor. Çünkü her gün her saat yaşamımızın içinde. Dünya nüfusunun yaklaşık %70’i kentlerde yaşıyor. Dolayısıyla kentte çöpler birikiyor. Ama sanayi ve tarım çöplerinin yanında ev çöplerinin miktarı o kadar da önemli değildir. Bizden uzakta olan, görmediğimiz sanayi çöplerinin-katı, sıvı,gaz, tehlikeli-akıbetini biliyor muyuz? Yeniden kullanım ya da yeniden hammaddeye dönüştürme konusunda sanayiciler neler yapıyorlar? Kimya sanayi, gıda sanayi çöplerini ne yapıyor? Neden Ergene, Gediz, Kızılırmak renkli akıyor? Cam, kağıt, karton, plastik gibi çöpleri yeniden hammadde olarak üretimlerinde hangi oranlarda kullanıyorlar ve ne kadar kâr ediyorlar? Çöpler sokakları işgal etti derken bu sorularıda sormamız gerekli.
Çöplükler ve e-çöp ticareti
Gözümüze batan bir başka olay ise gelişmekte olan ülkelerde çöplükler ve bu çöplüklerde bir yönden yiyecek arayan, bir diğer yönden de geri dönüşüme konu olabilecek çöpleri ayrıştıran çocuklar ve ailelerin görüntüsüdür. Çöp sokaklarda, çöp evlerde yaşamlarını sürdürürler ve yaşamlarını sürdürmek için sağlıklarını tehlikeye atarak çöp yığınları içinde üç beş kuruş ararlar.
Görünmeyen ise gelişmiş ülkelerin özellikle giderek artan e-çöplerini bu ülkelere yollamalarıdır. Dünya ticaretinde çöplerin payı 2003-2010 arasında iki kat artarak %0,9 gibi bir orana çıkmıştır. En çok çöp ihraç eden ülke ABD’dir. Sonra Almanya ve İngiltere gelir.
Kuzey’in zengin ülkeleri Güney’in kaynaklarına el koyarak gelişmelerini sürdürürken ürettikleri malların çöplerini bu kez Güney’e yollayarak hem kâr oranlarını artırırlar hemde bu ülkelerin insan ve çevre sağlığına zarar vermeye devam ederler. Gizli kapaklı yollardan tehlikeli, zehirli çöpler hibe, bağış altında yollanırlar. Kendi ülkelerindeki mevzuat ve vergilerden kaçmak ve ceza ödememek için çöpler ihraç edilir. Ancak burada çöpler için ayrı yapmak gerekir. Kuzey kağıt, karton, hurda, cam gibi malzemelerin çöplerini hamaddelerin dünyadaki fiyatına göre ihraç ya da ithal ederler. Çöplerin uluslararası ticaretini -özellikle tehlikeli- Bale Sözleşmesi yönetir ama bu sözleşmede e-çöpler için özel bir hüküm yoktur ve ABD bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Bugün tüm dünyada üretilen e-çöp 20-50 milyon arasında değişmektedir ve tehlikeli metaller içeren bu çöpler güneyin çöplüklerinde ya da merdiven altı işliklerinde çocuklar tarafından ayrıma tabii tutulurlar. Ama ne pahasına, kimin yararına? Göremediğimiz, görmek istemediğimiz budur.
Çöplüklerden gözümüzü ayırıp birazda görünmeyenlere bakmalıyız.
Sokakta çöp toplayanlar ve geri dönüşüm şirketleri
Son yıllarda sayıları giderek artan ve artık sokaklarımızın bilinen konukları olan çöp toplayıcılar gözümüzün önündedir. Eskici kaybolmuştur, hurdacı yine dolaşmaktadır. Gece gündüz, yaz kış geri dönüşüme konu olan çöpleri toplamaya çalışarak ekmek parası kazanmaya çalışmaktadırlar. Mülkiyetini kaybeden çöpü mülkleştirip başkalarına devretmektedirler.
Dünya kentsel nüfusunun yaklaşık %1’i geri dönüşüm piyasasında çalışmaktadır. Çöpler kenttedir. Ev çöplerinin içinde artık daha çok kağıt, karton, cam ve plastik yer almaktadır. Değerlidir. Yerel yönetimlerin en büyük sorunlarından biridir. Hiç kimse çöplük yanında olsun istemez. Atarız çöpe ama ne olduğunu düşünmeyiz. Ne olduğunu çöp toplayanlar bilir ve çatışma bizden uzakta toplayıcılar, aracı şirketler, hammaddeye dönüştürenler ve yerel yönetimler arasında geçer.
Geri dönüşümü (GD) çatışmaları azaltmak, farklı çıkarları uzlaştırma ve kâr arayışı içinde olan üreticilerin ekonomik rasyonalitesi içinde düşünmek gerekir. Bu arada döngüsel ekonomi yani geri dönüşüme dayanan efsane işler, piyasasını meşrulaştırır, toplumsal ilişkiden koparır.
Yeni çöpler çıkmaktadır, tüketiciye akıllı ol, fazla tüketme denilmektedir. Üretene değil.
Sokakta çöp toplayan kovalanıyor, ceza veriliyor, içeri atılıyor. Oysa bunlar sadece aracı insanlar, çöple emekleri gasp ediliyor ve GD şirketlerine kâr sağlıyorlar, belediyelere yardımcı oluyorlar. Kendi emeklerini kendileri değerlendiremiyorlar, yerel yönetimler şirketlere destek veriyorlar.
Sıfır çöp olamaz. Sıfır çöplük olabilir. Çöp tüketim toplumunu teşvik eden kapitalist sistemin gelişimine ve toplumsal düşlere göre anlam ve değer değiştirir. Kapitalist sistem öncesi miktar olarak az olan çöp değerlendiriliyordu. Sanayileşme ve izleyen kentleşmeyle kitle tüketiminin etkisiyle yararsız görülen çöp atılmaya, çöplükleri doldurmaya başladı. Şimdi ise “atık” adı altında değer kazanmaya başladı.
Çöpe karar veren kimdir? Çöpü yalnız siz mi üretiyorsunuz? Çöpümüzü azaltmak için çılgın tüketimden mi vazgeçmeliyiz?
Çöplüklerden ve içinde gezinen insanlardan nasıl kurtulabiliriz?
Ne zaman sokakta çöp toplayanlar emeklerinin karşılığında yerel yönetimlerle birlikte çalışacaklar?
Uzaktaki, görünmeyen çöpleri unutmayalım.
Kaynaklar
İsmail Kılınç: Çöp Ekonomisi, Epos yay., 2015.2.baskı; Uluslararası çöp ticareti, sendika.org;
Mouvements des idées et des luttes, Sonbahar, 2016.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.