Musul için konuşan Erdoğan, “Bakın buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz” diyerek ABD’ye seslendi, “Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz” dedi
Musul için “hem masada hem de arazide” olacaklarını belirten Erdoğan, ABD ve koalisyon güçlerine “Bakın buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz” diye seslendi, “Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz” dedi
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Tayyip Erdoğan, Kaçak Saray’da düzenlenen 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu.
Fırat Kalkanı operasyonu hakkında konuşan Erdoğan, “El Bab’a doğru yürüyoruz, oraya da ineceğiz” dedi. Musul operasyonuna ilişkin de ABD ve koalisyon güçlerine “Bakın buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz ” diye seslenen Erdoğan, “Senin ‘Bağdat’ dediğin tamamen Şia’dan oluşan bir ordunun yönetmenidir” ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca “30 bin kişiyle Haşdi Şabi geliyor. Kaç bin kişiyle gelirse gelsin, geleceği varsa göreceği de var” dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bizim bu operasyon konusunda en başından beri itirazımız şunadır, hep bunu söyledik, Musul, Arap ve Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı, ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan bir bölgedir. Şimdi ne diyorlar bize biliyor musunuz? Diyorlar ki ‘Burada bir Şia-Sünni savaşı olmaması lazım.’ Peki, güzel. Senin ‘Bağdat, Bağdat’ dediğin nedir? Senin ‘Bağdat’ dediğin tamamen Şia’dan oluşan bir ordunun yönetmenidir. Biz onlarla mı konuşacağız? Eğer biz kalkıp da Musul’un kaderini onlarla paylaşmaya yönelirsek, şunu kabullenmemiz gerekir ki yarın burada Şia-Sünni ile bu mücadelesini verecek ve ardından da burayı Haşdi Şabi’ye terk edecek. Şimdi onu da konuşuyorlar. İşte 30 bin kişiyle Haşdi Şabi geliyor. Kaç bin kişiyle gelirse gelsin, geleceği varsa göreceği de var.
Musul’da 2 milyon Sünni Arap, Türkmen var. Biz bunların bir kısmını eğittik, yetiştirdik, belli bir noktaya getirdik. Nerede? Başika Kampı’nda. Biz orada Peşmerge de eğittik, hala eğitiyoruz. Aynı şekilde Musullu Arap, Türkmen kardeşlerimizi, onları da eğittik, yetiştirdik, hala devam ediyoruz. Bunları yaparken bize talep nereden geldi? Irak’ın merkezi yönetiminden geldi. Şimdi ne oldu bu merkezi yönetime? Hava değişti. Dert başka. Onun için biz Amerikalı dostlarımıza, koalisyon güçlerine bunu söylüyoruz, bakın buradaki tezgaha bizi getiremezsiniz, biz bu tezgaha gelemeyiz.
“Araziye yönelik hazırlıklar devam ediyor”
Erdoğan, Misak-ı Milli’nin kavranması ve anlaşılması halinde Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki sorumluluğunun ne olduğunun anlaşılacağını öne sürdü. Musul için “hem arazide olacağız hem de masada olacağız” diyen Erdoğan, araziye yönelik hazırlıkların devam ettiğini belirterek şunları söyledi:
Ama bunu bilmezsek ne Suriye’deki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız ne de Irak’taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız. Eğer bugün Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için ‘hem masada olacağız hem de arazide dolacağız’ diyorsak bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, ‘dostlar alışverişte görsün’ diye de söylemiyoruz. Onbinlerce kilometre mesafeden çıkıp geleceksin, o senin için bir hak olacak, neymiş, Bağdat çağırıyormuş. Tamam da bu benim 350 kilometre sınırım, her an tehdit var. Benim burada tarihi sorumluluğum, mesuliyetim var ve biz burada olacağız. Hem arazide olacağız hem de masada olacağız. Bütün diplomatik görüşmeler, şunlar bunlar bir taraftan yürüyor, yapılıyor. Diğer taraftan da da araziye yönelik hazırlıklar da devam ediyor.
“Şimdi El Bab’a doğru yürüyoruz, oraya da ineceğiz”
Çok önce planlanmış, günler önce kararı alınmış Suriye’ye askeri müdahale hususunda bir kez daha 20 Ağustos Antep saldırısına atıfta bulunan ve bu saldırı sonrası “sabrın tükendiğini” vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
14 yaşında bir çocuğun üzerine bombayı bağladılar, Gaziantep’te bir kına merasimine çocuğu gönderdiler ve çocuğu canlı bomba olarak patlattılar. 56 vatandaşımız, kardeşimiz şehit oldu. Bunların hepsi de akraba. 100’e yakın vatandaşımız da yaralandı. Hastaneye ziyarete gittiğimde 6 yaşında çocuk ayağının koptuğunun hala farkında değil. Dedik ‘artık bitti bu iş, artık gireceğiz.’ Hazırlıklarımız vardı, Özgür Suriye Ordusuyla beraber Cerablus’a topraklarımızdan soktuk, arkasından da kendi özel kuvvetlerimizi Cerablus’a soktuk ve DEAŞ’ı süratle Cerablus’tan attık. Arkasından Rai’ye girdik, oradan da DEAŞ’ı böylece kovmuş olduk. Yerine kendi vatandaşlarımızı oraya sokmadık, ya, Cerablus halkını Cerablus’a yerleştirdik. Rai halkını Rai’ye yerleştirdik. Şimdi de malum örgüt DEAŞ, Dabık ile ilgili çok değişik şeyler söylüyor. Tabii Dabık, bizim tarihimizde de farklı bir konumda, malum Mercidabık. Biz, ‘Dabık’a ineceğiz’ dedik ve indik. DEAŞ orada dayanmaya gayret etti, çok fazla dayanamadı ve orayı da terk edip gitti, şimdi El Bab’a doğru yürüyoruz, oraya da ineceğiz.
“Sünni kardeşlerimizi yedirtmek istemiyoruz”
Koalisyon güçlerine Münbiç konusunda “Orada PYD ve YPG gibi terör örgütleri olmayacak” dediklerini belirten Erdoğan, Irak için de “Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz” ifadesini kullandı.
Erdoğan şunları söyledi:
Çünkü orası yüzde 95 itibariyle Araplarındır. Dolayısıyla PYD ve YPG doğuya gidecek, Münbiç’i boşaltacak. Dün itibarıyla Amerikalı dostlar, dediler ki ‘tamam siz de bize yardımcı olun.’ Biz baştan beri söylüyoruz. Yeter ki siz bizim bu tekliflerimize ‘evet’ deyin. Çünkü bu işi biz biliriz, bu bölgede. Sizler buraya yabancısınız, sizler bilmezsiniz. Buranın tarihini de her şeyini de biz iyi biliriz. Şu anda burada da mutabıkız. ‘Rakka’da ne yapacağız’ dediler. Gelin beraber, eğer burada da bir operasyon yapacağız diyorsanız, ki Rakka DEAŞ’ın merkezidir, biz Rakka’da da sizlerle beraber bu operasyonu yaparız. Gerekirse oradan da bu DEAŞ boşaltılıp gider. Şimdi bunun da görüşmeleri yapılıyor. Biz dürüst hareket ediyoruz, samimi hareket ediyoruz. Bizim ne Suriye’nin ne Irak’ın topraklarında gözümüz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarımız evvelallah yeter. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözü olmasın. Şunu da söyleyeyim bu arada, Irak’ta biz şu anda yürütülmekte olan bu mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama oradaki Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz.
Sendika.Org