Proje okul uygulaması kapsamında dönüştürülen Kadıköy Anadolu Lisesi’nin öğrencileriyle sohbet ettik
2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan ve belirli liselerde “Proje okul” uygulaması adı altında altyapının iyileştirilmesi ve üniversitelerle işbirliği gibi süslü laflarla dönüşüm hedeflendi. Bu arada İstanbul Erkek Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Cağaloğlu Lisesi gibi 155 okulun statüsü değiştirildi. Proje okul olarak seçilen okullarda yönetici ve öğretmenler sınavla değil MEB tarafından atama yoluyla seçilecek.
Öte yandan da “İhtiyaç ve norm kadro fazlası öğretmenler” genelgesiyle bu okullarda 8 yıldan fazla zamandır bulunan öğretmenler de norm kadro fazlası olarak ya tayin istemek zorunda bırakıldı ya da bakanlık tarafından görev yeri değiştirildi. Çünkü artık onların yerine doğrudan iktidar tarafından atanacak öğretmenler yerleştirilecekti.
Bu süreç tabiki de sessiz sedasız geçmiyor. Türkiye’nin en köklü liselerinin adını tarihe karıştıracak bu uygulamaya karşı öğretmenlerinden ayrılmak istemeyen, okullarının dönüştürülmesine karşı çıkan liseliler okulların bahçelerini, koridorlarını, sınıflarını eylem alanına çeviriyor.
Bu liselerden yalnızca biri olan Kadıköy Anadolu Lisesi (KAL) öğrencileriyle sohbet ettik.
Okulunuzun proje okul olduğunu ve dönüştürüleceğini nasıl öğrendiniz? Öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu?
2014 yılıydı sanıyorum, öğretmenlerimiz bahsetmeye başlamışlardı. Proje okulu olunca öğretmenlerin ve yöneticilerin bakanlık tarafından atanacağını öğrendik, tabi o zamanlar böyle bir kıyım yapılabileceğini hayal dahi edemiyorduk. Proje bizim için emek demektir, el ele verip iyiyi daha iyi yapmaya çalışmak demektir. Pekçok projeyle kendimize ve okulumuza fazlaca değer katmış öğrenciler olarak uygulamanın adından olsa gerek, ürkmemiştik. Bugün geldiğimiz noktada “iyiye yönelik, başarılı” proje algımızı; çirkin planları gerçekleştirmek için uydurulan kılıf şeklinde değiştirmiş bulunmaktayız. Proje okulu olduğumuz yıl da bu rotasyon kavramını duyar olmuştuk, hatta bir öğretmenim bu sebepten dolayı okuldan ayrılmak zorunda olduğunu söylemişti. Çok üzüldüğümü hatırlıyorum. Fakat sözde kalan bir rotasyon olmuştu o, ertesi sene o öğretmenimi okul koridorlarında görünce yüreğime su serpilmişti.
İmam hatipler burada öğrendiklerimizi veremez bize
Okulunuz imam hatip olsa da üniversiteye girmenize, lise diploması almanıza engel bir durum yok. Neden okulunuzun dönüşmesini istemiyorsunuz?
Bizler “Kadıköy Maarif Koleji” camiasının parçası olmaktan gurur duyuyoruz. 1955 yılına kadar uzanan, ülkemizin ve dünyamızın pek çok değerine çoğalma ve yayılma ortamı sağlamış bir ortamda eğitim öğretim hayatımıza devam ediyoruz. Kadıköy Anadolu Lisesi’ne gelme sebebim kesinlikle bir lise diplomasına sahip olmak değildi. Başlıca vizyonu “fark yaratmak” olan bir kurumdan beklentim herhangi bir liseden elde edebileceğim bir kağıt parçası olmamalı diye düşünüyorum. İmam hatip okullarının verdiği eğitim biçimi, uygulanan yöntemler ve işleyiş sistemi belli. Burada kesinlikle herhangi bir kötü özellik belirttiğim düşünülmesin. Sadece “Kadıköy Anadolu Lisesi”nin özgür ve özgün fikirler, hisler, duygular kokan ekosisteminde okulun işleyiş iskeletini değiştirmeye çabalamak hangi kabul edilebilir gerekçeyle açıklanabilir ki?
Okulumuzun ismi de değişse, imam hatip de olsa biz buradan mezun olup üniversiteye gidebileceğimizin farkındayız. Kökleri çok eskilere dayanan bu okula gelirken asıl amacımız burada beş yıl geçirip iyi bir üniversite kazanmak değil, polenli yoldan gelip geçen binlerce insandan biri olarak, bu okulun ailesinde yer almak, yalnızca dersleri değil hayatı ve farklı düşünmeyi öğrenmekti. Okulumuzun bize kattığı herhangi bir şeyi hiçbir imam hatip ya da herhangi bir okul bizlere aktaramaz; çünkü burası sıradan bir lise değil burası bir “hayat lisesi”. Biz de okulumuzun bizden sonra okuldan geçecek olan herkese bize kattığı bu değerleri katmasını istediğimiz için okulumuzun dönüştürülmesine karşı çıkıyoruz.
Bu; direngen karaktere sahip farklı liselilerin tektipleştirilmesidir
Eğitimi ve kültürü ile İstanbul’un en köklü liselerinden olan KAL’ın ve KAL gibi birçok köklü lisenin imam hatipleştirilmesi ne anlama geliyor?
Tek tipleşme anlamına geliyor. Her biri birbirinin aynı olan, aynı düşünen yeni nesil oluşturma isteğinden başka gerekçe bulamıyorum buraya. Sorgulayan, farklı pencerelerden bakmaya çabalayan insanlar ne zaman kabul görmüşlerdir ki? Her gün yaklaşık 1500 kişi ile doluyor okulumuzun koridorları. Birbirinden renkli 1500 gençten bahsediyoruz. İdeolojik, etnik, dinsel, ırksal pek çok farklılık barındıran geniş bir öğrenci profiline sahip bir kurum yani. Bu renkler cümbüşünde her gün farklı bir ton keşfediyoruz bizler de. Sürekli birbirimizden bir şeyler öğrenip farklı şeylerin bilincine varıyoruz. 5 yılın sonunda da bu okuldan mezun olduğumuzda hepimizin farklı yetenekleri, duyarlılıkları, ilgi alanları belirmiş oluyor tabi ki. Kimse hazırlıkta kayıt yaptırmak için girdiği andaki gibi çıkmıyor o kapıdan. Sohbetlerimiz, tartışmalarımız, şakalarımız, festivallerimiz, etkinliklerimiz bizlere hep farklı kapılar açıyor. Yeni düşüncelerin yeni bakış açılarının “var olduğunu” hatırlamak bile bu kadar kıymetliyken her biri aynı düşünen insanları bir araya toplamak üretimi sıfıra indirmektir.
KAL ve benzeri okulların dönüştürülmesi ülkemizin akademik başarısının yanı sıra sosyal yönü kuvvetli, farklı bakış açısına sahip, aydın ve yenilikçi düşünceli, düşünmeyi, üretmeyi ve yaşamayı bilen, direngen karaktere sahip farklı liselilerin tektipleştirilme, ülkenin potansiyel aydın kesiminin yok edilme ve bastırılma çabasıdır.
Birer piyon olacağımız bu oyunu reddetmek için ilk adımı attık
Eylemlerinize okul yönetiminin tepkisi ne oldu? Bu süreçte olumlu veya olumsuz neler yaşadınız?
Bizler okulumuzdan koparılıp atılmaya çalışılan öğretmenlerimizden bir şeyler öğrenmeye devam etmek istiyoruz. Kesinlikle okul idaresine yönelik bir tepki değildi, bizler sadece okuyup öğrenmeye ne kadar istekli olduğumuzu sabah o soğuk betonda oturarak gösterdik. Ne yazık ki müdürümüz olayı bu şekilde anlamayı reddetti. Bizlere yaptığımız şeyin yasal olmadığını, pankartı hazırlayan ve eylemi düzenleyenlerin tespit edilip idari işlem başlatılacağını söyledi. “Şuan size müdürünüz olarak emrediyorum” cümlesinin ardından oturmaya devam ediyor olmamız güzel bir cevap olmuştur diye umuyorum. Eylem sonrası sınıflarımızdan ikişer kişi çağırılıp müdürümüzle “sohbet etme” daveti aldı tabi, bu sohbetlerde de pankartımızda yazanlardan farklı birşey paylaşılmamıştır. Orada da belirttiğimiz gibi, birer piyon olarak kullanılacağımız bu oyunu reddetmek için ilk adımı attık.
Süreç boyunca okul yönetimin baskıcı tutumu artarak devam etti. Ve son nokta olarak öğrencilerin sorguya çekilmesine kadar ilerledi. Oturma eylemi sonrasında öğrenciler müdür odasına çağrılarak “eylemi kim düzenliyor?”,”üst aklınız kim?” gibi uygunsuz soruları cevaplamak zorunda bırakıldı.
“KAL ruhu” diyorsunuz. Yok edildiğini söylüyorsunuz. KAL ruhu nedir?
KAL ruhu demek; kafana simit yediğin günden, kepini fırlatıp bu kapıdan son kez öğrenci olarak çıktığın ana dek unutulmaz, eşsiz bir yolda olduğunu bilmektir.
KAL ruhu demek; bir hocanın dersinde Kant, başka bir hocanın dersinde kuantum mekaniği öğrenmektir.
KAL ruhu demek; Talaş Günü’nde 20 yıllık mezunlardan matematik hocanın hikayelerini dinlemektir.
KAL ruhu demek; Çamlık’ta karpuz kesmektir.
KAL ruhu demek; uykundan vazgeçip okul festivali için çalışmaktır.
KAL ruhu demek; yatılı-gündüzlü maçında kıran kırana mücadele edip, maç sonunda beraberce St. Joseph’e yürüyebilmektir.
KAL ruhu demek; 13 yaşında tanıştığın dostlarının 70’inde yanında olacağına emin olmaktır.
KAL ruhu demek; okulun kültürünü koruyabilmek için bir bütün olarak mücadele edebilmektir.
Ve en önemlisi KAL ruhu demek; yürüdüğün yolda asla yalnız olmadığını bilmektir.
Sendika.Org
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.