Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, “Faşizme, darbelere ve savaşa karşı demokrasi ve barış istiyoruz” diyerek, demokrasi, laiklik, barış, eşitlik ve özgürlük için herkesi 1 Eylül eylemlerine katılmaya çağırdı
Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, “Faşizme, darbelere ve savaşa karşı demokrasi ve barış istiyoruz” diyerek, demokrasi, laiklik, barış, eşitlik ve özgürlük için herkesi 1 Eylül Dünya Barış Günü eylemlerine katılmaya çağırdı
Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerine çağrı yapmak için bugün (27 Ağustos) Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya KESK Eş Başkanları Şaziye Köse ve Lami Özgen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, TTB 2’inci Başkanı Sinan Adıyaman, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, HDP MYK üyesi Alp Altınörs ve parti yöneticisi Ali Ürküt, EMEP, ABF, İHD ve Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği bileşenlerinin yöneticileri katıldı.
Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği adına açıklamayı yapan KESK Eş Başkanı Şaziye Köse, İkinci Büyük Emperyalist Savaşı’nın başladığı 1 Eylül’ün Dünya Barış Günü olarak kabul edildiğini belirterek, “Geçmişten bu yana emekçiler ve ezilen halklar savaşa karşı barışı savunurken, dünyayı yöneten güçler hala savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmedi! Küresel emperyalist güçlerin isteği ve yönlendirmesiyle, uzun süredir Suriye ve Irak’ta savaş sürüyor. AKP iktidarı öteden beri yanlış olan Suriye politikasındaki ısrarını Cerablus’a yönelik saldırgan girişimini derinleştirerek sürdürüyor. Hala kadınlar, çocuklar, gençler ölüyor, sakat kalıyor, salgın hastalıklar, evsizler, sığınmacılar çoğalıyor. Çağdışı cihatçı IŞİD vb. örgütler en çok kadınların hayatını cehenneme çeviriyor, Ortadoğu halklarına dünyayı dar ediyor. Milyonlarca savaş mağduru insanlık dışı koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışıyor, binlercesi, göç yollarında can veriyor. AKP Hükümeti ve Avrupa devletleri mültecilik üzerinden insanlık değerlerini pazarlıyor, ayaklar altına alıyorlar” dedi.
“AKP OHAL’i dikta rejimi için fırsata dönüştürdü”
15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasının ardından AKP’nin OHAL uygulamalarını “milli mutabakat” ile maskelediğini ve dikta rejimini derinleştirmek için fırsata çevirdiğini belirten Köse şunları söyledi:
15 Temmuz’da kanlı darbe girişimi ile AKP’nin iktidar ortağı olan Cemaat ülkenin geleceğine el koymak istedi. Cemaatin kanlı planlarının boşa çıkarılması, darbe girişiminin bastırılmış olması Türkiye’nin içine sürüklendiği karanlığı ortadan kaldırmadı. OHAL uygulamalarını “milli mutabakat” ile maskelemeye çalışan AKP, darbe girişiminin oluşturduğu atmosferi faşizan, sömürücü ve savaş yanlısı dikta rejimini derinleştirmek için fırsata dönüştürdü.
Askeri darbe girişiminde ölen yüzlerce insanımız, demokrasiyi askıya alan sivil darbeler, OHAL ilanı, kitlesel gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ile ve şiddet, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar…
“Ya biz ya kaos” denilerek Haziran 2015’ten beri ülkemizin içine sokulduğu bu tabloda, bitmek bilmeyen çatışmalar, ölümler, bombalı katliamlar, sivillerin yakıldığı bodrumlar, yakılan/yıkılan/yok edilen kentler/ilçeler/kasabalar eksik olmuyor. Hemen her gün ülkenin dört bir yanında patlayan bombalarla onlarca insanımız hayatını kaybediyor, yüzlerce insanımız yaralanıyor.
Daha bir hafta önce Gaziantep’te insanların en mutlu gününe, düğüne yapılan alçakça saldırı sonucu çoğu çocuk en az 54 insanımız yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı. En son Artvin’de ana muhalefet partisi konvoyunu hedef alan saldırı ise savaş ve kaosun derinleştirildiği bu ortamda hiç birimizin can güvenliğinin olmadığını, demokrasiyi ve barışı savunmada daha ısrarcı bir tutum alınması gerektiğini gözler önüne sermiştir. Her yer yanıyor, yüreklerimiz de! Çatışmalar artarak devam ediyor, gençlerimiz, çocuklarımız birer birer toprağa düşüyor.
“Ülkemizin geleceğine sahip çıkmak için barış eylemlerine…”
Böyle bir ortamda Dünya Barış Günü’ne gidildiğini belirten Köse, “Bu savaş bizim savaşımız değil! Savaşa mecbur olan halklarımız ve emekçiler değil, iktidarını savaşa, gerilime ve kaosa bağlayan AKP’dir. AKP hükümetinin hem içerde hem dışarda emekçileri ve halkları kutuplaştırmak üzerine kurulu bir siyaset izlemesi savaş ve şiddet ortamını sürekli canlı tutmaktadır” dedi.
Ülkede savaşların, darbelerin, ekonomik krizlerin bedelini emekçilerin ödediğini belirten Köse, bu çılgınlıkta ısrar etmenin ülkeyi bir felakete sürükleyeceğini belirtti. Ölümlere, doğanın talanına, Kürt sorununda savaş odaklı politikalara karşı 1 Eylül’de sokağa çıkacaklarını belirten Köse, “Ülkemizin geleceğine sahip çıkmak, demokrasiyi, laikliği, bağımsızlığı, barışı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti savunmak ve gerçek kılmak için 1 Eylül’de alanlarda olacağız” dedi. Herkesi barış için ses vermeye ve barış eylemlerine katılmaya çağıran Köse şunları söyledi:
Bizler, bir canımız daha yitmesin, salgın hastalıklar, sakatlıklar toplu ölümler olmasın, insanlar evlerini terk etmesin, doğaya kıyılmasın diye bu çılgınlığı durdurmak istiyoruz.
Bizler, Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terkedilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz.
Bu yıl 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde alanlara çıkmak, ses çıkartmak, halka gerçekleri anlatmak her zamankinden daha önemli ve anlamlıdır.
Bunun için ülkenin dört bir yanında Emek Ve Demokrasi İçin Güç Birliği olarak; “FAŞİZME, DARBELERE VE SAVAŞA KARŞI DEMOKRASİ VE BARIŞ İSTİYORUZ!” şiarıyla barışı sahiplenecek ve barışa ses vereceğiz.
Ülkemizin geleceğine sahip çıkmak, demokrasiyi, laikliği, bağımsızlığı, barışı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti savunmak ve gerçek kılmak için 1 Eylül’de alanlarda olacağız.
1 Eylül’de ülkemizin dört bir yanında darbeleri ve savaşı durdurmak, OHAL’i kaldırmak için sesimizi daha çok yükselteceğiz.
Tüm yurttaşlarımızı barış için ses vermeye, bulundukları illerde gerçekleşecek ortak barış eylem ve etkinliklerine katılmaya çağırıyoruz.
Kirli hesaplara kurban edilecek bir tek canımız bile yok.
Barışın iyileştirici gücüne hepimizin ihtiyacı var.
Haydi, hep birlikte 1 Eylül’de barış için sesimizi yükseltmeye…
Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, 1 Eylül Perşembe günü İzmir’de, 3 Eylül Cumartesi günü Ankara’da, 4 Eylül Pazar günü ise İstanbul’da merkezi mitingler gerçekleştirecek.
Sendika.Org/ Ankara