Tarihin çöplüğü nasıl bize bir şeyler öğretiyorsa ki geri dönüşümü budur, çöpte insana ve çevreye artık zarar vermemelidir. Verenler ödemelidir, cezalandırılmalıdır. Ekonominin notunu çöpe dönüştürenler gibi. Önce çöpün azaltılması gereklidir ve bu da büyük ölçüde tüketimi sürekli destekleyen ve tetikleyen kapitalist sistemden geçmektedir. Dolayısıyla çöpün azaltılmasını istiyorsak sistemi gözden geçirmemiz gerekir Çöp ekonomisini yazmıştık ama […]
Tarihin çöplüğü nasıl bize bir şeyler öğretiyorsa ki geri dönüşümü budur, çöpte insana ve çevreye artık zarar vermemelidir. Verenler ödemelidir, cezalandırılmalıdır. Ekonominin notunu çöpe dönüştürenler gibi. Önce çöpün azaltılması gereklidir ve bu da büyük ölçüde tüketimi sürekli destekleyen ve tetikleyen kapitalist sistemden geçmektedir. Dolayısıyla çöpün azaltılmasını istiyorsak sistemi gözden geçirmemiz gerekir
Çöp ekonomisini yazmıştık ama bir de ekonominin çöp notu varmış. Tarihin çöplüğü gibi bir şey olsa gerek dedik. Berbat, kötü bir şey olmalı. Rahatsız edici.
Kapitalist ekonomileri ve diğerlerini kapitalist ölçeklerle değerlendiren birtakım kuruluşlar var. Bu değerlendirmelere göre sermaye, yatırımlar küresel düzeyde hareket ediyor. Şu ülkenin notu fena değilmiş, yatırım yapılabilirmiş, siyasi istikrar varmış deyip o ülkeye gidiyorlar. Notlar arttıkça kazanıyorlar, notlar azaldıkça kaçıyorlar. Son darbe denemesinden sonra bu kuruluşlardan biri olan Moody’s Türkiye’nin “Baa3” olan kredi notunun “çöp”e düşürebileceğini belirtmiş, yani hoş olmayan kötü bir şey, çöp gibi. Ekonomi iyi yolda değil, kötü kokular geliyor demek istiyor galiba.
Bir de tarihin çöplüğü var. Simgesel, özel bir çöp kutusu yok. Zannederim uzun zamandır dolu ve dolmaya da devam edecek. Taşmayacak, hep dolacak. Ama kokusunu hissetmeyiz. Bu çöp kokusu ayrı; bilincimizde. Bu çöplükte bildiğimiz çöplük gibi. Demokrasiye, özgürlüklere, insan haklarına, hukuka aykırı olan kişi ve olayları, hemen bu çöplüğe atıyoruz; kaybolsun, çürüsün gitsin diye. Emeğe saygısızlık yapanları, diktatörleri ya da sömürenleri atmak çok zor olsa da günü gelince halk çöplüğe yollamaktadır. Geri dönüşümü yok. Sadece çöplüğe bakıp belki ders almak gerekli. “Şu insanoğlu ne rezillikler yapmış, bakar mısın şu çöplüğe.” Her ülkenin çöplüğü de ayrı kuşkusuz. Farklı çöpler vardır ama hepside pislik, çirkef şeyler olmalı, insanı utandıracak türden, nefret ettirecek türden.
1872 tarihli Littré sözlüğü çöpü şöyle tanımlar: “Bir şeyin miktar, nitelik ve değerindeki kaybı.”
Çöp arta kalan, atılan, hoş olmayan bir şeydir. Pisliktir, kirdir, çirkefliktir, pis kokudur, iğrençtir, tiksinti verir. Döküntüdür, ıskartadır, kalıntıdır, sızıntıdır, kötü maldır, elde kalandır. Yongalardır, talaştır, ayıkladıklarınızdan kalandır. Maddenin son biçimidir, sahibi yoktur. Çöp mülkiyetsizdir. Ekonomide çöp notu aldığına göre buradan hoş kokular gelmemektedir. Bir çirkeflik mi vardır yoksa! Hangi tür iğrençlikler ekonomiyi sarmıştır? Yolsuzluk, rüşvet, borç artışı, artan sömürü, yoksullaşma, işgücünü esneksizleştirme, kemer sıkma… Bunlar çöp gibi göze hoş görünmez, rahatsız eder ama kimileri rahatsız eder, kimler hoşnuttur bu çöplükten?
Çöpü üç düzeyde ele alabiliriz: İnsanın kendi organizmasıyla, içinde yaşadığı toplumla ve sonunda da artan çöp yığınlarıyla nasıl baş ettiği konusunda.
Ama çöp ve öncelikle insanın kendi çöpü yani dışkısı organizmanın iyi çalıştığını gösterir. Dışkınız olmalıdır yoksa sağlıklı değilsinizdir. Yaşamın simgesidir bu anlamda. İnsan kendi dışkısından çıkar ve birden kendini nükleer çöpün içinde bulur ve tehdit eder yaşamını.
Ama bir şeylerin, ürünlerin, yiyeceklerin sonudur aynı zamanda. Tüketim ve üretimde kaçınılmazdır. Sıfır çöp diye bir şey yoktur. Çöp yazgıdır. Belki sıfır çöplük olabilir eğer yeniden kazanmayı başarabilirsek, azgın tüketimi gerçek gereksinmelerle sınırlayabilirsek. Tarihin çöplüğünde sıfır çöp olabilir mi? Olamaz.
Toplum tükettikçe, tüketime alıştırıldıkça, yeni gereksinmeler yaratıldıkça çöpler çoğalmaya başlar. Türü de değişir. Tehlikelisi ortaya çıkar. Çöpten uzaklaşmak isteriz. Artık gereksizdir, faydasızdır, bir işimize yaramaz. Rahatsız eder. Uzağımızda olsun isteriz. Kısa dönemli düşünürüz. Anlık düşünürüz. Atayım, gitsin ama nereye giderse gitsin. Kime, nereye nasıl zarar verebilir umurumda değildir. Bunu düşünmek uzun dönemli düşünmektir. O zaman çöple ne yapmamız gerektiğini düşünmeye başlarız. Zaten kimileri çoktan düşünmeye başlamıştır. Doğal dağlara çöp dağları eklenir. Çöpe attığımız şeyler havayla, suyla yeniden yaşamımıza girer ama farkında olmayız.
Sıkıntılar artınca çözüm aramaya başlamamız gibi çöpler artınca da çözüm aramaya çalışılır. Çöplükler dolmuştur, insan ve çevre sağlığına zarar vermeye başlamıştır. Yeniden bakılır çöp kutularına, çöp dağlarına. Atmış olsak da çöpe belki içinde bir şeyler vardır. Gerçekten de vardır. Tarihin çöplüğü de olsa bakmamız gerekir. İçinde yararlanacağımız, ders alacağımız çok çöp vardır.
Zengin düşünmez; tüketir de tüketir ve en çok çöpü o yaratır. Aşırı tüketimiyle yaşamından memnundur, çöpü uzaklarda ister. Öderim, kurtulurum der. Çevreye ve insanlara tehlikeli çöpüyle de zarar verir zengin ülkeler. Başka ülkelere yollar. Tarihin çöplüğünde bu tür çöplerde yer almalıdır. Katil çöplerdir bunlar. Sermayenin çöpleridir. Piyasa sizin için yıkanabilen kundak bezleri yaratır. Eliniz kirlenmez, kakadan uzaklaşırsınız. Oysa yıkanabilen sağlıklıdır.
Tüketim toplumunun en güzel dışkısı artık plastiktir. Çöp kutusunun büyüklüğü ve çöplerin toplanma sıklığı zenginliğin ifadesidir.
Çöp miktarının artması savurganlıktan, yağmadan gelir. Ekonomi çöpü gibi haksız kazancın ifadesidir.
Fakir ise az çöp üretir, dikkatlidir, yeniden kullanır. Zenginlerin çöpleriyle yaşamını kaybedercesine uğraşır, yaşamı için içinde debelenir. Sömürgeleşmeden çektiğini şimdi çöplerinden çeker. Ama ekonominin çöp notu bunu dikkate almaz. O parayı, finansı dikkate alır. Az gelişmiş ülkenin çöplükleri ve içinde çöp toplayan çocuk ve insanların resmini gözümüze sokarlar, çöplerini unutturmak için.
Çöpünü atamamak bir davranış bozukluğu olabilir. Diyojen belirtisi gibi atma korkusudur ve her şeyi saklama tutkusudur. Çöp evlerdir, çöp insandır bunlar. Oysa atmak tasarruf da etmektir, korunmaktır.
Çöp toplanmayınca düşünürüz. Çöp kutuları dolar, taşar. Çöp kutusu da, ne kadar basit görünse de çöpün rahatsız edici özelliğinden korunmak için yıllar önce keşfedilmiştir. Sokaklar dolar, taşar. Rahatsız eder, turistler gelmez denir. O zaman anlarız çöp işçisinin emeğini, değerini ya da anlayanlar olur mu?
Sanayi tehlikeli çöpleriyle akarsuları, gölleri, denizleri mahveder. Tarım çöpleri toprağa zarar verir, ama kimi zaman yararlı olur. Tezek olur, mısır sapı olur, gübre olur, yakılır. Suçlu ise ev çöpleridir, tüketicilerdir ve çöplerini ayrıştırmazlar. Çöp katıdır, sıvıdır, gazdır. Sanayide çoktur. Sıvı çöpleri çekip emen “vidanjörler” artık geçmişte mi kalmıştır?
Uzayda da çoktur. İnsanoğlu sadece dünyasını değil uzayı da çöplük haline getirmiştir. Kafamızın üstünde 3800-1200 km. yükseklikte binlerce uzay çöpü dolaşır ve %20’i ölü, çöp uydulardır.
Çöp küfürdür aynı zamanda; alet ederiz küfüre, saldırganlığa. Oysa çöp köşe bucakta, çöp kutusunda kalmıştır, kimseye bulaşmaz ama boktur, pisliktir, çirkeftir, kirdir, iğrençtir. Tiksinti verir. Ağzımızdaki en kullanılan küfürlerin başında gelir; pislik, bok herif. Başkasını dışlamanın ifadesidir.
Belki bu nedenle “atık” sözcüğü üretilmiştir. Daha kibardır, tiksinti yaratmaz. Çöp negatif değerde iken piyasa ekonomisi onu atık yapar, değerlendirir. Çöpün anlamı ve yönü değişir. Kim için acaba?
Ama kimi kez çöp antika olur, değerlenir, zenginlerin salonlarını süsler. Çöp güzelleşir birden bire. Tiksinti, koku kaybolur. Eski bir masa, sandalye, kap kacak birden değerlenir; birileri atmıştır kullanımdan düştü diye; birileride alır antika der, sata, para kazanır.
Çöp güzeldir, sanattır. Joan Miro’nun Kadın (1946) tablosu, Picasso’nun Keçi (1950) tablosu çöpün eseridirler. Çöple sanatçılar biçimi değiştirir, bütünü sorgularlar. Değersiz değerlenir. Baudelaire sevgilisine “Bana çamur verdin, ben ondan altın yarattım” der Kötülüğün Çiçekleri’nde.
Çöp kazıbilimin (arkeolojinin) en önemli ögesidir. Kalıntıdır, buluntudur ama geçmiş uygarlıklardan bize kalan çöplerdir ve bizi aydınlatır. Çöpün yararlı olabileceğinin de kanıtıdır.
Çöpün çöplüklerde ölmemesi için çalışanlar vardır. Eskicisi, hurdacısı eski çağlardan beri çöple ilgilenmişler, toplamışlar, değerlendirmişlerdir. Ürün ölmesin, hep devrede olsun istenir. Gübre olsun, yakılsın enerji olsun, toplansın, yeniden kullanılsın ve ikincil hammadde olsun istenir. Yeni kâr kapıları açılır. Kimisi kurmuştur yeniden kazanma yollarını ve çöpte altın bulur. Kimileri de gece gündüz sokaklarda toplar. Geri dönüşümün işçileridir. Beş kuruş kazanayım, ekmek param çıksın diye dolaşır da dolaşır. Ama kazanan o değildir. Sokaklarda attığı binlerce adımı birileri elinden alır, kamyonlarına doldurur.
Evet çöpte işe yarayabilir, yaramalıdır da. Tarihin çöplüğü nasıl bize bir şeyler öğretiyorsa ki geri dönüşümü budur, çöpte insana ve çevreye artık zarar vermemelidir. Verenler ödemelidir, cezalandırılmalıdır. Ekonominin notunu çöpe dönüştürenler gibi. Önce çöpün azaltılması gereklidir ve bu da büyük ölçüde tüketimi sürekli destekleyen ve tetikleyen kapitalist sistemden geçmektedir. Dolayısıyla çöpün azaltılmasını istiyorsak sistemi gözden geçirmemiz gerekir. Ürünün tasarımından yok oluşuna kadar olan evre döngüsel olmalıdır yani çöpte işe yaramalıdır. İnsanın gerçek gereksinmelerine yanıt veren ürünler üretilmelidir.
Çöpü başkaları üretir, biz dikkatliyizdir. Çöp güzeldir.
Kaynaklar:
İsmail Kılınç: Çöp ekonomisi, Epos yay., Ağustos 2015, 2.baskı.
François Dagognet: Des detritus, des dechéts, de l’abject. Une philosphie écologique, Synthélab, 1997.
Cyrille Harpet: Avec les déchets, notre reflexe, c’est “débarrassez moi de ce que je ne veux pas voir et sentir”, Libération gazetesi, 14 Haziran 2016.
Le Déchet, le rebut, le rien, Kollektif, champ vallon, 1999
environnement.ens.fr.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.