Hazırlık yapma zamanlarıyla harekete geçme zamanlarını iyi belirlemeliyiz. Bugün sosyalistler, harekete geçmediklerinde oligarşinin devleti revizyonuna seyirci kalınmış olacaktır
Hazırlık yapma zamanlarıyla harekete geçme zamanlarını iyi belirlemeliyiz. Bugün sosyalistler, harekete geçmediklerinde oligarşinin devleti revizyonuna seyirci kalınmış olacaktır
Türkiye, tarihinin en sert iktidar çatışmalarının yaşandığı bir dönemden geçiyor. Darbe girişimi ve ardından yaşananlar konusunda çokça yazılıp çizildi ve yazılıp çizilmeye devam edilecek. Bu kısmı o tartışmalara havale ederek, derin bir devlet krizinin yaşandığı ve devlet otoritesinin zayıfladığı, dolayısıyla rejimin krizinin derinleştiği bir ortam devrimcilere ve sosyalistlere ne tür olanaklar sunmakta ve “Ne yapmalı?” tartışmasının önemine ve görevlerine vurgu yapmak istiyoruz.
Ekonomide neoliberal yaklaşıma sahip, Amerikancı; Alevi, Kürt, solcu düşmanı, demokrasi ve laiklik düşmanı AKP’li Siyasal İslamcılar, aynı niteliklere sahip, bir dönem devleti birlikte revizyona tabi tuttukları Fethullahçı Siyasal İslamcılar tarafından darbelendiklerinde sosyalistlerin yapmayacakları tek şey ikisinden birinde meziyet keşfederek ehven-i şer yapmaktı ve yapmadılar. Bu da tartışmamızı kolaylaştırmaktadır.
Erdoğan’ın dün de bugün de kurmak istediği rejimin önünde en önemli engel Türkiye’nin sınıfsal ve sosyolojik yapısıdır. Hangi rejimi ve hukuki yapıyı tesis etmeye kalkarsa kalksın Kürtlerin, Alevilerin, özgürlük isteyen kadınların, örgütlü emeğin, gençliğin, üniversitelerin, aydınlanmış “orta sınıfların”, laiklerin, güçlü mücadele geleneklerine sahip solun ve sosyalistlerin kendilerini yok sayan bir statüyü kabullenmesi mümkün değildir.
Solun dayanması gereken kuvvet de bu dinamiklerdir. Emperyalistler ve egemen sınıf kliklerinden birileri değil.
Darbe sonrasında CHP’nin izlediği çizgi, AKP’ye nefes aldırmakta ve geniş sol kitlelerde kafa karışıklığı yaratmaktadır. Oysa 24 Temmuz’da Taksim Meydanı’nı dolduran yüz binler başarısızlığa uğramış darbeden çok, Erdoğan’ın süregelen dikta kurma hevesine karşı duruşu olan sol kitlelerin hareket etme, kendini ifade etme arzusunu ortaya koymuştur.
Sosyalistler ise darbe ve dikta karşısında birbirine benzer yaklaşımlar ifade etmelerine karşın iktidar iddiası olan güçlü, bağımsız bir duruş henüz ortaya koyamadılar. Daha önceden var olan zemin ve yapılarla durumu idare etmeye çalıştılar. Oysa iktidar çatışmalarının en yüksek perdeden seyrettiği bir ortamda demokratik kitle örgütlerinin merkezini oluşturduğu birlikteliklerle, iktidar mücadelesinin ana görevlerini yerine getirmek mümkün olmadı, olmayacak da. Buna karşın devrimciler bahsedilen kritik süreçte (aşağıdan, yukarıdan veya aydınlardan gelen) her düzeydeki birlik girişiminin başarıya ulaşmasını, ilerletilmesini önemsemelidirler. Bu girişimler siyasi boşluğun doldurulmasında önemli roller üstlenebilir, sol kitleleri yanlış etkilerden bir ölçüde uzaklaştırabilirler.
Politik öznelerin doğrudan merkezini oluşturup sorumluluğunu aldığı, politik birlikler yaratılması görevini tarih devrimcilerin önüne koymaktadır. Geniş sol kitlelere ihtiyaç hissettikleri umudu ve güveni ancak iktidar çatışmalarında halkın can güvenliği ve gelecek kaygılarını gözeten, umudunu ve özlemlerini siyasal arenada net olarak ifade edebilen, buna uygun mekanizmalar kurabilen politik yapılar verebilirler. Geçici, demokratik hakların korunmasıyla kendisini sınırlayan, politik iddiası ve iktidar programı olmayan zeminlerin (platform, eylem birliği, eylem koordinasyonu gibi) önüne bu görevlerin konması, solu iktidar çatışmalarının dışına düşürmektedir.
Hazırlık yapma zamanlarıyla harekete geçme zamanlarını iyi belirlemeliyiz. Bugün sosyalistler, harekete geçmediklerinde oligarşinin devleti revizyonuna seyirci kalınmış olacaktır. Gericiliğe ve faşizme karşı eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, laik bir ülke kurma iddiasıyla bir araya gelen, halka sadece siyasal gerçekleri açıklamayla sınırlı kalmayan, hareket biçimlerini de kapsayan programa sahip, cephesel bir politik birlik yukarıda sayılan ilerici dinamikleri ve diğer birliktelikleri kısa sürede etrafında toparlayacaktır.
Halihazırda bu politik görevi tek başına yerine getirebilecek yapıların olmayışı sol kitleleri edilgenleştirmekte, egemen demogojilerin saldırısına açık hale getirmektedir.
Oligarşi iç kriz yaşarken, devletin yeniden yapılandırılmasında yol kazaları ile karşı karşıya iken, halkı sürece yedeklemeye veya süreçten dışlamaya çalışırken sosyalistler kenara çekilemez, aksine yola inmeye hiç değilse yolu tahrip etmeye, yola kayalar, kütükler devirmeye çalışırlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.