İki amansız rakip dünya genelinde karşılıklı antitröst davalarını düşürmede anlaştı. Neden? Demokratik gözetimin daha büyük düzenleyici tehdidini savuşturmak için
İki amansız rakip dünya genelinde karşılıklı antitröst davalarını düşürmede anlaştı. Neden? Demokratik gözetimin daha büyük düzenleyici tehdidini savuşturmak için
Microsoft ve Google, dünyanın en büyük tekellerinin ikisi, yaklaşık 20 yıldır amansız rakipler olmuştur. Fakat aniden, Nisan ayı sonunda, şaşırtıcı bir uzlaşmayı duyurdular. Şirketler birbirlerine karşı tüm düzenleyici şikâyetlerini küresel olarak geri çektiler. Kamu mahkemelerinde ve komisyonlarında savaşmak yerine özel olarak görüşmeyi uygun gördüler.
Bu bir centilmenlik anlaşması. Ayrıntıları gizli, fakat her iki taraftaki mesaj, anlaşmanın yönetim felsefesinde bir değişimi yansıtıyor olmasıdır. Microsoft’un yeni CEO’su Satya Nadella, Apple’dan Salesforce’a kadar herkesle ortaklık yapan, dinamik, işbirlikçi bir Microsoft vizyonu yürütmek arzusunda.
Uzun zamandır Microsoft’un en büyük rakibi olarak kabul edilen Google, bu ortakların en çarpıcı olanıdır.
Rüzgâr, Sundar Pichai Google’ın CEO’su olduktan hemen sonra -günümüzdeki anlaşmanın ilk adımı olarak- iki şirketin patentler üzerinde çatışmayı durdurma kararı aldıkları Eylül ayında değişmeye başladı. Ortak ticari hat, şirketlerin ürünler üzerinden rekabet etmek istemesiydi, davalar üzerinden değil.
Ama bu halkla ilişkiler hamlesi çok daha ilginç iki hikâyeyi maskeliyor. Biri Microsoft ve onun konuya dahil olmak için umutsuz kovalamacası ile ilgiliyken, bir diğeri Google, para ve iktidar ile ilgili. Her ikisi de, teknoloji şirketlerinin yaşamımızın çevresindeki çizgileri yeniden çizmekle nasıl meşgul olduğu ve bunu yaparken çok az bir direnişle karşılaşmalarına dair, daha geniş, son derece endişe verici bir hikâyenin birer parçası.
İsraf ve öfke
Kimse yasal bir mücadele başlatmak istemez. Pürüzlü, acı verici ve savurgan olur, genellikle küçük üretken kazançlar için büyük kaynaklar aktarılır. Ama bu, Microsoft’un Avrupa, Brezilya ve Arjantin’de Google’a karşı yasal şikâyetlerini düşürme kararını, ve yanı sıra Fairsearch.org ve ICOMP (Initiative for a Competitive Online Marketplace) gibi sekiz yıl boyunca fonladığı ve katılım sağladığı lobi gruplarına desteğini sona erdirmesini açıklamada yetersiz kalır. Peki bunu ne açıklar?
Bu pragmatik bir hamle olarak görülebilir. Microsoft’un kârları hâlâ Google’ı geçmektedir, ancak bu oran on yıl içinde düşüşe geçmiştir. Bu arada, Apple, 2012 yılından bu yana iki şirketin toplamını geride bıraktı (son rakamlar bu ivmede yavaşlama olabileceğini düşündürüyor olsa bile). Google’ın tekelliğini kullanarak suistimal yaptığına ilişkin iddialara yönelik düzenleyici soruşturmalar, Microsoft’un yokluğunda da -hem Microsoft’un şikâyetçi olduğu yerlerde (Avrupa, Brezilya, Arjantin) hem de Hindistan gibi şikayetçi olmadığı diğer ülkelerde- devam edecek.
Microsoft’un çekilmesi ile bu kavgalarda kalan şikâyetçilerin -genellikle küçük, niş internet işletmeleri- kendi başlarına meşru eleştirmenler olacakları kesin. Ama sonra yeniden, antitröst kavgalarını sürdürmek ve bu kavgalarda başarılı olabilmek için ciddi bir koordinasyon ve kaynak gerekecek. Kazanmak, özellikle kapsamlı ve genel olarak etkili bir şekilde kazanmak, Microsoft gibi zengin bir destekçi olmadan yerine getirilmesi oldukça zor bir istektir.
Yeni Microsoft
Ama çok daha güçlü başka bir saik söz konusu. Microsoft bugün, 1990’larda hâkim olduğundan çok daha farklı bir iş ekosistemi ile karşı karşıya. Uyum sağlamaya ihtiyacı var ve kendisini Satya Nadella’nın “akıllı sistemler” olarak tanımladığının merkezinde konumlandırmak istiyor görünüyor.
Nadella bu kavramı Hannover Messe 2016’da açıklarken, akıllı sistemleri bulut özellikli dijital geri besleme döngüleri olarak tanımlamıştı. Bu sistemler, bir faaliyet ağına bağlı insanlar, yerler ve şeylerden gelen sürekli veri akışına yaslanıyorlar. Akıl yürütme, öngörüde bulunma ve kavrayış kazanmaya ilişkin görülmemiş bir güce sahipler.
Bu, dizginsiz Büyük Veri ütopyacılığıdır. Ve Microsoft’u doğrudan Google topraklarına getiren bir vizyondur. Microsoft belki bu yüzden düzenleyici savaşlardan çekiliyor çünkü kendi ayağına ateş etmek istemiyor. Emekli Harvard İşletme Okulu profesörü Shoshana Zuboff’a göre, bu Google-Microsoft anlaşmasının özünü oluşturuyor.
Zuboff “gözetim kapitalizm”i olarak adlandırdığının, gelecekteki davranışa dair gözetim yoluyla edinilen ve kuruluşlara satılan ücretsiz davranışsal verilerden para kazanılmasının, radikal bir eleştirmenidir. Guardian’a açıkladığı gibi: “Google gözetim kapitalizmini keşfetti. Microsoft bu oyuna geç kaldı, ama şimdi sert bir şekilde saldırıyor. Bu şekilde bakıldığında, Google ile anlaşması öngörülebilir ve rasyoneldir.”
Ve burada Microsoft’un Google’ı hukuki ihtilaflarla durdurmaya çalışma kararının en kötü sonucu netleşiyor. Zuboff şöyle der: “Yazdığım önemli bir konu gözetim kapitalizminin kanunsuz alanda büyüyor olmasıdır.” “Düzenlemeler ve yasalar onun düşmanıdır. Demokratik gözetim bir tehdittir. Kanunsuzluk, gözetim kapitalizmi projesi için çok büyük önem taşımaktadır”, devam ediyor, “Google ve Microsoft’un düzenlemenin olmamasına dair paylaştıkları ortak ilgi bir kez sahip oldukları veya olabilecekleri daha dar rekabetçi çıkarlara ağır basar. Onlar birbirlerine düzenlemeler dayatmaya çalışırken, düzenlemelere tabii olmadan kalınması gerektiğine dair kamuoyuna ısrarcı olamazlar.”
İktidara karşı durmak
Bütün bunlar Google’a karşı bekleyen davalar için ne anlama geliyor? Amerikalı antitröst uzmanları -ve platformlar ve veri tekellerinin derin ve geniş kapsamlı etkilerini inceleyen kapsamlı bir kitabın ortak yazarları- olan Maurice Stucke ve Allen Grunes’a göre, Zuboff’un Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri arasındaki kanunsuz bir ittifaka dair uyarısı yalnızca özenli, entelektüel olarak düzenleyici bir eylem talebine yol açtı. Google’a gelince, eylem için gerekçe onlara göre açıktır.
Grunes şöyle diyor: “herhangi bir antitröst rejimin mutlaka yapması gereken şey, şayet etkili olması isteniyorsa, dönemin en güçlü şirketlerine karşı durmaktır.” “Bu olmazsa antitröst anlamlı olmaktan çıkar.”
“ABD ve AB’deki antitröst otoriteler bunu Microsoft vakasında yaptı. Beyinler, kaynaklar ve amansız takip ve bağlılık gerekti.”
İddiasına göre, sadece Avrupalılar Google vakasında bunu yapan entelektüel liderliğe sahip görünüyor. “FTC’nin Google karşısında anlamlı bir eylemde bulunmasındaki başarısızlığı tüm zamanların en büyük başarısızlıklarından biridir.”
Microsoft ve Google’ın birbirleriyle mücadeleyi durdurmalarına dair yeni anlaşmaları ilginç, stratejik bir ticari hamledir. Fakat daha güçlü, daha derin bir oyunla beraber gelen bir hamledir: bizimle, davranışlarımızla ve etkileşimlerimizle ilgili veriyi içeren, verilerimizi toplama ve sermayeleştirme oyunu. Düzenleyiciler ve vatandaşlar için meydan okuma karmaşık fakat önemlidir -ve yeni başlamıştır.
[The Guardian’daki İngilizce orijinalinden Diyar Saraçoğlu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.