Kapitalist sistem çöpe de kibarca “atık” adını vererek bu alanda da kâr kapılarını açmıştır. Bir başka önemli nokta ise çöp ticaretinde değerden çok miktar önemlidir çünkü insan ve çevre sağlığı için miktar dikkate alınmalıdır Yazılı ve görsel basında elektrik ve elektronik çöplerin (e-çöp) gelişmekte olan ülkelerin kimi kenar semtlerinde insanlar ve özellikle çocuklar tarafından nasıl […]
Kapitalist sistem çöpe de kibarca “atık” adını vererek bu alanda da kâr kapılarını açmıştır. Bir başka önemli nokta ise çöp ticaretinde değerden çok miktar önemlidir çünkü insan ve çevre sağlığı için miktar dikkate alınmalıdır
Yazılı ve görsel basında elektrik ve elektronik çöplerin (e-çöp) gelişmekte olan ülkelerin kimi kenar semtlerinde insanlar ve özellikle çocuklar tarafından nasıl parçalanarak yeniden kazanılan hammaddeler haline getirildiğini ya da kimi tehlikeli çöplerin bu ülkelere izinli ya da izinsiz, yerel yönetimleri ya da yöneticileri rüşvetle kandırarak çevreye yayarak birçok insanın ölümüne yol açtıklarını ve çevreye verdikleri zararları izledik ve izlemeye devam ediyoruz. Hindistan’da Bhopal olayı, zehirli çöpleri taşıyan Probo Koala gemisinin çöpleri Fildişi Sahili’ne bırakarak onlarca kişinin ölümüne ve yüzbinlerce kişinin yaralanmasına neden olması, e-çöplerin geri dönüşümünü sağlayan binlerce çocuğun Asya ülkelerinde ölmesi bilinen konulardır. Çöplerin giderek arttığı dünyada, tüm yeniden kazanma çabalarına karşın imha edilmeleri güçleşmekte ve çöpler okyanuslara, denizlere, akarsu ve göllere kısaca doğaya bırakılmakta ve özellikle çöpü aşırı miktarda üreten zengin gelişmiş ülkeler kendi düzenledikleri mevzuatın etkisiyle çöplerini ihraç ederek -tehlikeli, tehlikesiz çöpler, yasal ya da yasal olmayan yollarla- çöplerden kurtulmaya çalışmaktadırlar.
Dünya çöp üretimi
Önce çöpün dünyasına kısaca bir göz atalım. Dünya çöp üretimi tahmini sayılara dayanmaktadır. Çünkü çöp ve tehlikeli ve tehlikesiz çöp tanımında ülkeden ülkeye değişen tanımların olması, sanayi çöpleri istatistiklerinin belirsizliği, tarım ve inşaat çöplerinin kayıt altına alınmaması nedeniyle sayılar güvenilir değildir. Az çok düzenli toplanabilen ve yine ülkeden ülkeye depolanması ve imha edilmesi çok farklılıklar gösteren belediye çöpleriyle ilgili sayılar ön düzleme çıkmakta ve daha çok dikkati çekmektedir. Oysa dikkati çekmesi gereken çöpler sanayi, tarım ve inşaat çöpleri olup insan ve çevre sağlığına zarar veren tehlikeli ya da zehirli çöpler bu çöplerin içinde yer almaktadır. Dünya çöp üretimi (tarım ve inşaat çöpleri hariç) yaklaşık 5 milyar ton/yıldır. Belediye çöpleri 2,5 milyar ton, sanayi çöpleri 2 milyar ton ve tehlikeli çöp miktarı 500 milyon tondur. 2025 yılına kadar çöp miktarında %70 artış beklenmektedir. Çöplükler sera gazı etkili metan gazının %12’ini üretmektedir. En çok çöp üreten kişi ABD’li olup kişi başına 700 kilo çöp üretirken, Avrupalı 600 kilo, bir üçüncü dünya ülkesi vatandaşı ise 150-200 kilo çöp üretmektedir. Oysa 20 milyar çöp evet 20 milyar çöp okyanuslara, denizlere dökülmektedir.
Kimi ülkeler için tehlikeli görülen ve kullanım süreleri bilinçli ve programlı olarak giderek kısalan elektrik ve elektronik çöpler (e-çöp) ise giderek artış göstermektedir. 2013 yılında 40 milyon e-çöp üretilirken 2015 yılında bu sayı 42 milyon tona ulaşmıştır ve uluslararası ticaretinde önemli bir bölümünü oluşturur. Toplam çöp miktarının %7’sini oluşturan e-çöp’ün en çok tüketildiği ülke kişi başına 28,4 kilo ile Norveç’tir ve değeri 48 milyar avrodur. Dünyanın en büyük çöplüğü ABD’deki Fresh Kills çöplüğü olup 1200 hektar alana sahiptir (1700 futbol sahası) ve günlük gelen çöp miktarı 13.000 tondur. 300-500 milyon ton ağır metal, zehirli çamur, çözücü ve diğer zehirli maddeleri içeren çöp okyanuslara gider. Çöpe giden 16 milyon ton demir, 2 milyon ton bakır, 300 ton altın bulunmaktadır.
İşte giderek miktarı artan ve özellikle doğayı ve insan sağlığını tehdit eden çöplerin imha edilmesi ya da yeniden kazanılması için değişik yöntemler arayışı sürmektedir. Çöpten kurtulmanın bir diğer yolu da çöpü ihraç etmektir.
Çöp ticareti
Burada öncelikle bir ayrım yapmamız gerekli. Tehlikeli çöplerin ihracatı ve ithalatı ya da sınırlar ötesi aktarımı birtakım sözleşmelerle kayıt altına alınmaya çalışılmaktadır. 1989 yılında imzalanan ve 1992 yılında yürürlüğe giren ve 170 ülkenin imzaladığı (Türkiye 1989’da imzalar ve 1994’de yürürlüğe sokar. ABD imzalamamıştır) Bâle Sözleşmesi tehlikeli çöplerin sınıflamasını yapar. Özellikle gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere çöp ticaretini yasaklamaktan çok denetleyen bir sözleşmedir. Genel ve mutlak bir yasak yoktur. Taraflar anlaşabilir. 1991 yılında Afrika ülkeleri arasında imzalanan Bamako sözleşmesi Bâle Sözleşmesi’nin bir kopyası olup tehlikeli çöp ticaretini Afrika ülkeleri ve diğer ülkeler arasında yasaklamaya çalışır. 1975 Londra Sözleşmesi deniz ve okyanusların çöplerle kirletilmesi, 2001 Stockholm Sözleşmesi kimyasal kirleticilerin ticaretiyle, 1998 Rotterdam Sözleşmesi kimyasallar ve tehlikeli ilaçlarla (pestisit) ilgilidir. Ayrıca Avrupa İşbirliği ve Ekonomik Kalkınma (OCDE) örgütünün ve Avrupa Birliği’nin çöp ticareti konusunda hazırlamış olduğu yönetmelik ve sözleşmeler bulunmaktadır. Tehlikeli çöplerin tümüyle yasaklanamasını öngören BAN (Basel Action Network) Amendement 1995 yılında imzalanır ama uygulamaya girmesi için sözleşmenin en az üye ülkelerin %75’i tarafından imzalanması gerekir ki bugüne kadarda bu gerçekleşmemiştir, özellikle ABD, Kanada ve Avustralya çıkarları nedeniyle imzalamamışlardır ve dünyayı kirletmeye devam etmektedirler. Ancak imzalayan ülkeler arasında ve özellikle kuzey-güney ülkeleri arasında tehlikeli çöp ticareti %20 azalmıştır. Uluslararası ticarete söz konusu olan çöp ticareti tehlikeli çöp dışında kalanlardır ancak tehlikeli çöpler kayıt altına alınmaya çalışılsa da ticaretin konusu olmaktadır ve özellikle de yasa dışı bir ticaret olarak suç örgütlerinin giderek ilgisini çekmektedir. Tehlikeli çöplerin çöp ticaretindeki payının 2003 yılında %3,6, 2008’de %4,9 ve 2009 yılında ise %2,5 olduğunu belirtmekle yetinelim.
1992 yılında 50 milyon ton olan çöp ticareti 2011 yılında 4 kat artarak 238 milyon tona ulaşmıştır. Değer olarak ise 1992 yılında 10 milyar dolar iken 2001 yılında 16 kat artarak 162 milyar dolara ulaşmıştır. 2003-2010 yılları arasında çöp ticareti miktar olarak %56,7, değer olarak ta %23 artış göstermiştir. Oysa meta ticaretinin aynı yıllarda artışı %10 düzeyindedir. Dünya ticaretindeki payı 2011 yılında %1’dir. Ama çöpün yeniden kazanılarak ikincil hammaddeye dönüştüğünü dikkate alarak hammadde ticaretindeki payı %4 olup önemi giderek artmaktadır. Çöpü en büyük ihracatçısı ABD’dir. En büyük ithalatçı ise Çin’dir. Bu iki ülkenin ticaretteki payı %25’dir. 2010 yılında Avrupa Birliği içinde çöp ticareti 68 milyar ton olup değeri de 26 milyar avrodur. 1992-2012 yılları arasında 3012 milyon ton çöp ticaretin konusu olmuştur.
Gördüğümüz gibi Türkiye çöp ticaretinde ithalatçı olarak önemli bir paya sahiptir. Genel olarak, istisnalar dışında, satanlar gelişmiş ülkeler (kuzey), alanlarda gelişmekte olan ülkelerdir (güney). Ticaret kuzey-güney yönündedir. Almanya’nın ikinci sırada olması özellikle zehirli/tehlikeli çöp işleme kapasitesinin önemli olmasındandır. Çöp ticaretinde bir diğer ilginç nokta ise ithalatçı ve ihracatçıların çöp olarak bildirdikleri miktarlar arasındaki farktır. Bildirilmeyen, gümrükteki hatalar ve yanlışlıklar ve özellikle de yolsuzluk nedeniyle gizli kalan miktarlar nedeniyle farklılıklar oluşabiliyor. Örneğin İsviçre’nin aldığı ve sattığında fark yokken Ukrayna “61 milyon çöp ihraç ettim” derken bu ülkeden çöp alanlar sadece 32 milyon ton aldıklarını belirtiyorlar. Çöp ticaretinde ilk 20’de olmayan kimi ülkeler bu kez ihracat ya da ithalatta farklılık da ilk sıralarda yer alıyorlar. Arap Emirlikleri, Hindistan, Meksika, Norveç gibi ülkelerde ihracatta fark varken, Beyaz Rusya, İrlanda, Arap emirlikleri, Moldava gibi ülkelerde de ithalatta fark görülmektedir. Bu da yasa dışı çöp ticaretinin bir göstergesidir.
Peki, ticarete en çok konu olan çöpler hangileridir? 2010 yılında hacim ve değer olarak en çok hangi çöplerin ticareti yapılmıştır? Aşağıdaki çizelge bunu özetlemektedir.
Görüldüğü gibi daha çok geri kazanılıp ikincil hammaddeye dönüşen çöpler söz konusudur ve bunlar, hacim olarak hurda (başta demir olmak üzere), kağıt-karton, plastik ve diğer madenlerdir. Odun artığı pano, mobilya (sunta) yapımında kullanılmakta ve biyokütle enerjisinin de hammaddesidir. Ayrıca burada son yıllarda ticareti büyük ölçüde artan ve ticaretin %0,2’ni oluşturan e-çöp’tende söz etmek gerekir. Yıllık e-çöp ticareti 20-50 milyon tondur ve değeri de 17 milyar yıl/avrodur. Bunların yarısı buzdolabı ve diğer beyaz eşyalardan oluşur. Diğer yarısı da TV, bilgisayar, cep telefonu ve diğer elektronik aletlerden oluşur. Afrika ve Asya ülkelerine kimi zaman hibe, kimi zaman ikinci el olarak, kimi zaman da geri dönüşüm adı altında giden e-çöp miktarı 12 milyon ton/yıldır. Çin’in aldığı e-çöp’ün yarısı ABD’den gelir. Bu çöplerin %90’ı yasadışı şekilde işlenir ve çocukların ölümüne neden olmaktadır. Şimdi de ikincil hammadde haline gelen çöpün hammadde ticaretindeki payını (%) görelim.
Görüldüğü gibi çöpten geri dönüşümle sağlanan ikincil hammaddelerin miktar ve değer olarak son yıllarda giderek arttığını görüyoruz. Özellikle kağıt % 52,4 düzeyine gelmiştir. Tabii bunun bir diğer anlamı da, reklamlarda sıkça kullanılan anlatımıyla ağaç ve enerjiden tasarruftur. Kuşkusuz bu önemlidir ve en azından bu tür çöpler yakılmak, çöplüğe gitmek yerine hammadde haline gelerek kişi ve ülkelere tasarruf sağlamaktadır. Tasarrufun fiyatlara yansıyıp yansımadığı ve tasarrufun kimin cebine gittiği ise ayrı bir konudur. Bir başka ölçüt ise GSMH’ye (Gayri Safi Milli Hasıla) göre net çöp ithalat ya da ihracatıdır. Net çöp ithalatçısı olarak ilk sırada %0,9 ile Türkiye bulunmaktadır. Sonra %0,5 ile Çin gelir. Net ihracatçılar ise sırasıyla Avrupa Birliği – %0,1, Japonya – %0,13, ABD – %0,15, Fransa – %0,18 gelir. Son olarak çöp ve meta ticareti yönünün yüzde olarak nasıl olduğuna bakalım ki bu da ticaretin yine kimi ipuçlarını verir.
Eğer çöp ithal eden ülkeler geri dönüşümde maliyetleri düşük tutabiliyor ve çevreye az zarar verebiliyorsa ticarette kârlı çıkarlar. Oysa durum böyle değildir. İthal edenler herhangi bir hammaddeyi ucuza sağlamak amacıyla değil gelişmiş ülkeler çöplerini bu ülkelere yasal yada yasal olmayan yollarla bir şekilde “zoraki” yollayarak bu ülkeleri “çöp depoları” ya da “çöp barınakları” haline getirirler. Çöp dışında zengin gelişmiş ülkeler ayrıca kirletici olan sanayilerini de bu ülkelere taşımaktadırlar. Kâr tutkusu ön düzlemdedir kuşkusuz ama çevre ve kirlilik konusundaki bu ülkelerde gerçekleştirilen yönetmelik ve cezalarda sanayilerin yer değişiminde ve dolayısıyla çöpün ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. İşte burada çöp ticareti ve son yıllarda atışındaki nedenleri nedenlerini ele alabiliriz.
Ticaretin nedenleri
Çöp ticaretinin temelinde ne vardır? Tabi ki çıkar vardır, kâr güdüsü vardır tüm ticaretlerde olduğu gibi. Küreselleşmenin gereği çöpte kâr yaratan meta olmuştur. Ancak burada söz konusu olan mal çöp olup insan ve çevre sağlığı açısından diğer mallara göre daha tehlikelidir. Kapitalist sistem çöpe de kibarca “atık” adını vererek bu alanda da kâr kapılarını açmıştır. Bir başka önemli nokta ise çöp ticaretinde değerden çok miktar önemlidir çünkü insan ve çevre sağlığı için miktar dikkate alınmalıdır.
Özellikle 1970-80’li yıllardan itibaren kuzey ülkelerinde artan çöp miktarı karşısında yönetmelikler yapılmış ve çöpün toplanması, imhası ve kazançlı şekilde geri kazanımı konusunda önlemler alınmaya başlamış ve yeni vergiler uygulamaya sokulmuştur. İşte bu önlemler ve vergiler şirketlerin ya da kurumların kârını etkiliyorsa çöpler güney ülkelerine yollanır. Çöp imha ve değerlendirme teknikleri bu ülkelerde daha etkilidir ama maliyeti de fazladır. Belçika’da çöpleri çöplüğe yollama ton başına 3 avro iken Hollanda’da 100 avrodur. Bu ülkelerde çöp işleme kapasiteleri giderek doyuma ulaşmaktadır ve tüketimde de fazla bir azalış görülmemektedir. Hammadde fiyatlarına bağlı olarak (demir, bakır, değerli madenler, kağıt, plastik, cam) çöp ticaretinde azalış ya da artışlar görülebilmektedir. Geri dönüşüm maliyeti de çöp ticaretinde önemli bir rol oynar. Çin’de 2 dolara geri dönüşümü sağlanan bilgisayarın ABD’de geri dönüşüm maliyeti 30 dolardır. Ayrıca ulaşım maliyeti de önemli bir etmendir. Konteynerlerle fazlaca taşınır. Kimileri de sınırların açılması, rekabet, ticaret serbestliği adı altında çöp ticaretine engel getirilmemesi konusunda lobi etkinliklerini sürdürmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde çöpün geri dönüşümü istihdam yaratıyor, ucuz hammadde sağlıyor, fakirliğin azalmasına yardımcı oluyor diye yasa dışı ticarete de az çok göz yumulmaktadır.
Çöp ticaretinin kimi hesaplamalara göre %20 ile %80 arası kaçak çöptür. Yıllık 10-12 milyar dolarlık bir ticaret söz konusudur ki bunun 2 milyarı tehlikeli çöplerle ilgilidir. Yasadışı çöp ticareti nasıl gerçekleşmektedir?
Güney ülkelerinde de çöp miktarı giderek artmaktadır ve kuzeye göre çöp işleme teknikleri ve kapasiteleri yüksek ve verimli olmadığından çöpler düzensiz çöplüklere ya da doğaya gitmektedir. Ayrıca birde zengin ülkelerin gönderdikleri tehlikeli/tehlikesiz çöplerinin etkisinde kalmaktadır. Örneğin ikinci el arabalar içine başka ya da tehlikeli çöp koyulmaktadır. Gümrüklerdeki denetimler yetersiz olup belgelerde tahrifat yapılmakta ve yolsuzluk önemli boyutlardadır. Tehlikeli çöp tehlikesiz çöp içinde gizlenir. Çöp kağıdın altına belediye çöpleri konur. Ulaşımda ara durakların sayısı artırılarak çöp kavramı yumuşatılır. Uluslararası suç örgütleri çöp ticaretine katılmaktadır ve yasa dışı çöp ticareti uyuşturucu ticaretinden sonra artık giderek önemli bir gelir kaynağı olmaya başlamıştır. Çöp işletmesindeki yönetmelik ve düzenlemeler ne kadar fazla ise geri dönüşüm maliyeti artabilir ve bu da kaçak ticarete neden olabilir. Üretici ve dağıtıcılar için ekonomik olarak ticaretin yasa dışı olması daha iyidir çünkü fiyat fazladır ki buna Gary Becker paradoksu adı verilir ve çöp içinde geçerlidir.
Sömürü aracı olmaya başlayan çöp ticareti kesinlikle yasaklanmalıdır ve herkes kendi çöpünü kendi evinde azaltmaya çalışmalı ve insan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek şekilde imhası, geri dönüşümü için gerekli önlemleri almalıdır. Yasağa karşı gelenler ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Sınırlarda denetimler sıklaştırılmalıdır. Her şeyden önemliside piyasaların serbest ticarete açılması mantığıyla mücadele edilmeli ve çöp ticareti bu alandan dışlanmalıdır.
Kaynaklar:
Renaud Duterme, Eric de Ruest; La dette cachée de l’economie,LLL, 2014.
Henri de Bodinat:Les sept plaies de capitalisme, Leo Scherr, 2012.
İsmail Kılınç; Çöp ekonomisi, epos yay., 2015, 2.baskı
İnternet siteleri: lemonde-diplomatique.fr;actu-environnement.com; develeoppementdurable.revues.org; eea.europa.eu;cepii.fr; cirano.qc.ca; toutvert.fr;levif.be;publications.polymtl.ca; french.peopledaily.com;unep-chw-leaflat-pub-intitradecontrol.fr.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.