Şimdi mesele ENSAR’a dönük ‘düşman’ saldırılarının bertaraf edilmesi yoluyla aslında gerici neo-liberal toplumun örgütçüsü dernek ve vakıfların güven kaybının oluşmasını engellemek. Allah göstermesin halkımız şu tabutun içinden gelen çürüme kokusundan rahatsız olur da bir tekmeyle çıkıverirse yattığı yerden! Çocuk istismarı nedir ne değildir, oldukça fazla bilgiyle birlikte incelikle tartışılması gereken bir konu. Bu bilgilerin çok […]
Şimdi mesele ENSAR’a dönük ‘düşman’ saldırılarının bertaraf edilmesi yoluyla aslında gerici neo-liberal toplumun örgütçüsü dernek ve vakıfların güven kaybının oluşmasını engellemek. Allah göstermesin halkımız şu tabutun içinden gelen çürüme kokusundan rahatsız olur da bir tekmeyle çıkıverirse yattığı yerden!
Çocuk istismarı nedir ne değildir, oldukça fazla bilgiyle birlikte incelikle tartışılması gereken bir konu. Bu bilgilerin çok azına sahip olarak aklımın yettiği kadarıyla başlamak istediğim yer, çocukların cinsel istismarı sadece pedofili, “sapkınlık” ile açıklanamayacak bir toplumsal mayaya da sahip: Kadın düşmanlığı
Cinsiyet körü olan her alanda olduğu gibi modern tıbbın hastalık olarak deyip geçtiği cinsel saldırganlık; mevcut cinsiyet rejiminin egemeni olan erkeğin iktidar eyleme biçiminin olağan dışı hastalıklı dışavurumu. Kendinden ‘güçsüz’ olan kadın, çocuk, trans birey, hayvan, ölü bedenine zorla sahip olarak (kişisel hastalıklı yanı bir yana) erkeğin iktidarını kendine ve topluma bir ispatlama çabası. Karaman tecavüzcüsü de ‘Hastayım, iyileşmek istiyorum demiş’ ne tesadüf.
Yani kimse kusura bakmasın ama çocuk tecavüzü ile bir kadına küfür etmek arasında organik bir bağ var; ‘erkeklik’ taslamak!
Dolayısıyla mevcut cinsiyet eşitsizliği, kadın düşmanlığı ortadan kalkmadığı sürece çocukları korumamız da mümkün değil. İşin içine bir de dinci gericilik dahil olduğunda perçinlenen kadın düşmanlığı işte Türkiye toplumunun içine düştüğü şu zavallı halde olduğu gibi; önüne kattığı her türden güçsüzü kırıp döküyor.
Öyle ya 6 yaşındaki kız çocuğunun başını kapatırken asında alnına kocaman bir YETİŞKİN KADIN damgası vurulmuyor mu, yani aslında kapanacak yaşa gelme kategorisi yetişkin kadın kategorisi değil mi? Peki yetişkin kadın kategorisinin mevcut durumu ne? İyi ihtimalle evlilik değilse tecavüz-ölüm. Dinci gericilik içinde mayalandığı ve kendisini güçlendiren kadın düşmanlığını baş tacı ediyor, memleketi çoluğu çocuğuyla koca bir harem yapma peşinde… Türban meselesini kadın özgürlüğü başlığına taşımaya çalışanlar, hiç kınamasın çocuk tecavüzcülerini, çocukların örtünmeye zorlanması ile tecavüz arasında çok da çetrefilli olmayan bir yol var ve siz bu yola çok su taşıdınız. Biri kafasına türban takmış, öteki aman bakın özgürlük demiş, öteki de tecavüz etmiş. Durum bundan ibaret.
Ensar dayanışması
Karaman’da hastane, mahkeme gibi önemli devlet kapılarında somut delillerle ortaya çıkan çocuk istismarı olayı konusunda baştan aşağı tüm devlet erkanı toplumun çok çeşitli kesimlerinden gelen tepkilere rağmen vakfı koruyan tutumunda ısrarcı.
Cumhurbaşkanı’nın ‘Ensar olunmalı’ diyerek yücelttiği bu vakıf öyle şimdilerde her köşe başında kurulan sübyan mektepleri ayarında bir vakıf değil öncelikle. 1979 yılında kurulmuş, 37 yıllık vakıf siyasal islamın kamusal alan kurucusu niteliğindeki üç beş kurumundan biri. Üstelik siyasal islamın bu 37 yıl boyunca geçirdiği değişim süreçleri boyunca hep yerini korumayı bilmiş bir vakıf. Düşünsenize toplam 160 şubesi var, bu şubeler Hopa’dan, İzmir’e kadar uzanan bir yaygınlık ağına sahip. Vakfın olmadığı yerler sadece Kürt illleri, ne de olsa neo liberal gericiliğin Kürt illerindeki stratejisi yeni bir kamu insaşı değil, toplu çoluk çocuk katliamı, imhası üzerine kurulu.
Vakfı mesela Ahmet Hakan’ın da röportaj yaparak korumasını sağlayan şey, neo liberal gericiliğin üzerinde yeşerdiği ortak toprağa ‘vefa’ duygusu. Bu vakıf ve benzerleri AKP’nin Türkiye toplumunu çürümek üzere tıktığı tabutun çivi çakıcıları. Toplumun kalbine çakılan onlarca çividen biri sadece kadın düşmanlığı…
İnternet sitelerinde ‘Özelde gençler olmak üzere toplumun tüm sosyal katmanlarına eğitim, yayın, organizasyon faaliyetleri ile hizmet sunan bir vakıf’ diye yazıyor.Bu adamlar yıllarca devlet imkanlarını kullanarak Anadolu’nun dört bir yanında yurtlar kurdular, evler açtılar ve ‘yeni nesiller’ yetiştirdiler.
Bebeklikten çıkıp dünyayı çocuk gözüyle gören küçücük kızların başını kapatıp, 13’üne 14′ üne gelmeden evlendikleri bir dünyaya saldılar.
Kafa zaten böyle işleyince yani biatçı, düşünmeyen, sorgulamayan, mutlak erkek otoritesini kabul eden bir toplumsal işleyişe göre yani, adamın tekinin tam 45 çocuğa aylarca sürren tecavüzü tabi ki ‘gözlerinden kaçıyor’.
Şimdi mesele ENSAR’a dönük ‘düşman’ saldırılarının bertaraf edilmesi yoluyla aslında gerici neo-liberal toplumun örgütçüsü dernek ve vakıfların güven kaybının oluşmasını engellemek. Allah göstermesin halkımız şu tabutun içinden gelen çürüme kokusundan rahatsız olur da bir tekmeyle çıkıverirse yattığı yerden!
Çocuklarını koruyamayan bir toplum bence çukurun dibine inmiş demektir. Mecburuz hızla bu çukuru terk etmeye. Kötü habere gerek yok; iyi haber şu; tabuttan hala ses geliyor.
Yakındır, o karanlık yurt odalarında biriken sessiz, kimsesiz akan göz yaşlarında boğulacaksınız, bu memlekette hepinizin belasını verecek bir aydınlık odak hala mevcut.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.