AKP, Suudi Arabistan-İran geriliminde tarafını Diyanet aracılığıyla belli etti. Riyad’a giden Mehmet Görmez, “tali yol” dediği diğer mezhepleri “ana yol” dediği Sünniliği işgal etmekle suçladı
AKP, Suudi Arabistan-İran geriliminde tarafını Diyanet aracılığıyla belli etti. Apar topar Riyad’a giden Mehmet Görmez, “ortaklık” vurguları eşliğinde mezhepçi propagandanın sınırlarını zorladı. “Tali yol” dediği diğer mezhepleri “ana yol” dediği Sünniliği işgal etmekle suçladı
Suudi Arabistan’ın aralarında Şii din adamı Şeyh Nimr’in de bulunduğu 47 kişiyi 2 Ocak günü idam etmesi, peşi sıra Şiilerin pek çok ülkede idamlara karşı sokaklara dökülmesi ve İran’daki Suudi Arabistan konsolosluğu ile büyükelçiliğinin ateşe verilmesi ile Ortadoğu coğrafyasının başlıca gündemi haline gelen Sünni-Şii geriliminde AKP hükümeti de tarafını belli etmekte gecikmedi. Suriye Savaşı’nda ne sahada ne de masada kendisine yer bulabilen ve çareyi Suudi Arabistan’ın Sünni cephesi girişimlerinde arayan AKP, Suudilere desteğini ilk olarak Diyanet aracılığıyla sundu.
İdamların ardından apar topar Suudi Arabistan ziyareti gerçekleştiren Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Suudi Arabistan İslam İşleri, Evkaf, Tebliğ ve İrşat Bakanı Salih Bin Abdülaziz ile görüştü. İkili basına kapalı olarak 1,5 saat görüştükten sonra heyetlerlerarası toplantıya geçildi.
Görmez’den mezhepçi propaganda
Toplantı aralığında bir açıklama yapan Görmez, İslam coğrafyasında yaşananlardan ötürü sadece Müslümanların ya da İslam ülkelerinin değil, İslam dininin de zarar gördüğünü söyledi, “Bugün ümmetin bütün çocukları ateşe doğru yürüyorlar. Hepimize düşen öncelikle ümmetin çocuklarını ateşe düşmekten korumaktır” dedi.
İslam’ın zarar görmesinden Sünnilik dışındaki mezhepleri sorumlu tutan Görmez, Sünniliği ana yol, diğer mezhepleri tali yol olarak tanımladı ana yolun tali yollar tarafından işgal edilmeye çalışıldığını söyledi:
Din, iki büyük zarar görüyor. Birincisi, dinin ana yolu, yoldan sapmış tali yollar tarafından işgal ediliyor. Ehl-i sünnet, ana yoldur, bir mezhep değildir. Bu ana yolun tali yollar tarafından işgal edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Dinin gördüğü ikinci zarar ise, başka dünyalarda İslam dininin terörle, şiddetle özdeşleştirilmesi. Allah’a giden yolu böylece kapatmış oluyorlar.
Görmez, Türkiye ile Suudi Arabistan’ın bazı konularda ayrışsa bile “ümmet” ekseninde güçlü iradeye sahip olduğunu da sözlerine ekleyerek mezhepçilik ekseninde asla ayrışmayacaklarının mesajını verdi.
Suriyeli çocuklara yönelik ortak proje
Görmez, konuşmasının devamında Suudi Arabistan ile işbirliklerini geliştirecek projelere ihtiyaçları olduğunu belirtti ve Suriyeli çocuklar örneğini verdi. 500 bin civarında Suriyeli çocuğun ve gencin eğitime ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Görmez “Gaziantep’te Türkçe, Arapça eğitim verecek bir üniversitenin kurulması, her iki ülkenin desteği ve işbirliğiyle gerçekleştirilmelidir. Aynı şekilde, dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan Müslüman azınlıklara yönelik de işbirliğine ihtiyaç var. Bilhassa bölgemizde meydana gelen sorunların onlara taşınmaması için ciddi bir ortak çalışmaya ihtiyaç var” dedi.
İslam bayrağı, aşırıcılık, tekfir, terör vurgusu
Salih bin Abdülaziz de İslam bayrağını yükseltme ve Müslümanların haklarını savunma konularında Diyanet ile ortaklaştıklarını ifade etti. İşbirliğini aktifleştirme ve geliştirme temennisini yineleyen Abdülaziz, “Aşırıcılık, tekfir, terör konularında daha faal olarak birlikte hareket etmeliyiz. Suriyeli mülteci konularında da müşterek çalışma içinde olmalıyız” dedi.
Alevi düşmanlığı da ‘içerdeki’ kırmızı çizgi
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, AKP’nin iç politikadaki mezhepçi çizgisini 2 Ocak günü de Aleviliği hedef alarak göstermişti. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de hükümet programına göstermelik bir biçimde “cemevlerine hukuki statü” ibaresine yer verilmesine değinen Görmez, Aleviliği inanç, cemevlerini ibadethane olarak tanımadıklarını şu sözlerle dillendirmişti:
Alevilik meselesini teolojik bir tartışma zeminine çekmeden, sadece sosyal, hukuki zeminde konunun ele alınması gerektiğini hep ifade etmişimdir. Bizim daima iki kırmızı çizgimiz olmuştur, bundan hiçbir zaman vazgeçmedik. Bir tanesi; Aleviliğin İslam’ın dışında bir yol olarak tarif edilmesi. Çünkü bin yıllık tarih bunu yalanlıyor, doğru olmadığını ortaya koyuyor. İkincisi de; cemevlerinin caminin alternatifi, başka bir inancın mabedi gibi gösterilmesi.
Sendika.Org