Petrol-İş, örgütlenme uzmanı Nuran Gülenç’in ardından basın servisinde çalışan Elif Tuba Şimşek’i de işten çıkardı. Bu, Petrol-İş’teki AKP operasyonunun bir parçasıdır, bu çok açık. Petrol-İş, son genel kurulunda AKP çizgisinde yeni bir yönetim oluşturdu; kendi tarihiyle asla örtüşmeyen, kendi tarihine sünger çeken yeni bir yönelimin içine girdi. Makas değiştirdi. Daha önce Hava-İş’te gerçekleştirilen aynı operasyonun […]
Petrol-İş, örgütlenme uzmanı Nuran Gülenç’in ardından basın servisinde çalışan Elif Tuba Şimşek’i de işten çıkardı.
Bu, Petrol-İş’teki AKP operasyonunun bir parçasıdır, bu çok açık. Petrol-İş, son genel kurulunda AKP çizgisinde yeni bir yönetim oluşturdu; kendi tarihiyle asla örtüşmeyen, kendi tarihine sünger çeken yeni bir yönelimin içine girdi. Makas değiştirdi. Daha önce Hava-İş’te gerçekleştirilen aynı operasyonun ikinci önemli adımıydı, Petrol-İş genel kurulu. Bu, Türk-İş içindeki sol/sosyal demokrat muhalif kanadı temsil eden ve zaten ağır aksak yürüyen Sendikal Güç Birliği Platformu’nun da sonu oldu. Türk-İş dibe vurdu! Şimdi kumun altına girmeye çalışıyor.
Petrol-İş’te iki uzmanın işten çıkarılması, sendikalardaki AKP operasyonunun bir parçası, evet. Ama bu yapılanların, AKP çizgisindeki ya da güdümündeki sendikalarla sınırlı olduğu da sanılmasın.
Çalışma yasalarının ILO’nun asgari normlarını dahi karşılamadığını sık sık ortaya koyan sendikalar… Asgari ücretin bilmem ne kadar olması gerektiğini ilan eden… “eşit işe eşit ücret” isteyen sendikalar… Taşerona karşı sesini yükselten, “taşeron sistemi kaldırılsın!” yazılı bezlerle işçi yürüyüş kollarının önünde görünen sendikalar… “İşten atılmalar yasaklansın!” diyen, devletten ve sermayeden iş güvencesi isteyen sendikalar.
Peki, sendikalar kendileri ne yaparlar yıllardır? Ne yapmaktalar? Sendikalarda “eşit işe eşit ücret” ilkesi ne kadar uygulanıyor sanıyorsunuz? Elif Tuba Şimşek, sendikada iki yıldır kadrosuz çalıştığını açıkladı. Düşük ücretle. Ve hemen yerine bir başkasının alındığını… Sendika emekçilerinin ama özellikle de şoför olarak çalışan emekçilerin içinde bulundukları şartları; çalışma sürelerini, aldıkları paraları… yazmak bile istemiyorum. Ya sendika uzmanlarının/emekçilerinin sendikalaşmasının birçok defa sendikacılar tarafından nasıl önlendiğini biliyor musunuz? Peki, taşerona, taşeron cehennemine karşı çıkan sendikaların, kendi yemekhanelerini taşerona vermelerine ne demeli? Çalışma yaşamındaki değişimin –neoliberal demeyelim hadi– getirdiği bir “rasyonel” zorunluluk mu bu, gerçekten? Sendikaların kendi mutfaklarını kurmalarının ve buralarda olsun emekçileri taşeronun pençesinden kurtarmalarının önünde bir engel mi var? Peki, bir yandan “işten atılmalar yasaklansın!” derken, bir yandan da kendi çalışanlarını, uzmanlarını, sendika emekçilerini işten atmalarının açıklaması nedir? Ya da şöyle soralım, bunun ikiyüzlülükten başka bir “rasyonel” açıklaması var mıdır?
Oysa sendikaların, kendi merkezlerinde, şubelerinde örnek bir “işlik/işyeri” modeli sunmaları gerekmez miydi? Karşı çıktıkları antidemokratik yasaları, kendi içlerinde olsun buruşturup atamazlar mıydı; bunların yerine kendi geleneklerini -kendi yasalarını- koyamazlar mıydı?
Son olarak, gözden kaçırılmaması gereken bir noktaya işaret edeyim: Nuran Gülenç, “kadın kimliğinden ve duruşundan dolayı işten çıkarıldığını, alanda sürekli mobbinge uğradığını” açıkladı. Bir kadının çalışmasının, hele sendikada çalışmasının, AKP kafasının almayacağı bir şey olduğunu da ben ilave edeyim. Gülenç, bu süreçte kendisine sahip çıkanların da yine kadınlar olduğunu söyledi, üstelik… Nasıl ağır bir yük bu!
Petrol-İş’ten çıkarılan iki uzman için, “Kadın Dayanışması” imza kampanyası başlattı. “Çalışma hakkının kadınların en temel insan hakları arasında olduğuna inanan tüm kadınları, … Petrol-İş’le ortak platformlarda yer alan ulusal ve uluslararası tüm sendikaları, Retunsee’yi (Güney Avrupa Sendikalar Ağı) IndustriALL’u ETUC’u ve ITUC’u bu sendikaların kadın yapılarını” bu hak ihlaline karşı ses çıkarmaya çağırdı.
Diyorum ki, bu bildiriyi olsun imzalayalım.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.