Yunanistan’ın maliye bakanı Yanis Varufakis, AB ile pazarlıklardan ve siyasetten istifa etti.Ardında popüler bir kitap bıraktı. Kitap, her şeye kadir bir ABD yaratıyor ve ona Küresel Minatauros adını takıyor. Yanis Varufakis’i tanımayan kaldı mı? İktisat ile ilgisi hiç olmayanlar bile, dört beş aydır karşımıza sık sık Yunanistan Maliye Bakanı olarak çıkan Varufakis ile ister istemez […]
Yunanistan’ın maliye bakanı Yanis Varufakis, AB ile pazarlıklardan ve siyasetten istifa etti.Ardında popüler bir kitap bıraktı. Kitap, her şeye kadir bir ABD yaratıyor ve ona Küresel Minatauros adını takıyor.
Yanis Varufakis’i tanımayan kaldı mı? İktisat ile ilgisi hiç olmayanlar bile, dört beş aydır karşımıza sık sık Yunanistan Maliye Bakanı olarak çıkan Varufakis ile ister istemez tanıştı. Bakan olmadan Varufakis’in iktisatçılar arasında da tanındığı söylenemez. Maliye Bakanı olduktan sonra basında uzmanlık alanının Oyun Teorisi olduğundan ve bu alanda önemli bir kitabı bulunduğundan bahsedilir oldu (tabii, hep kitabı birlikte yazdığı Shaun Hargreaves-Heap’in adı gürültüye getirilerek!). Game Theory: A Critical Text, henüz Türkçeye çevrilmedi. Ama, son ve bir bakıma en popüler kitabı (Küresel Minotauros: Amerika, Avrupa ve Küresel Ekonominin Geleceği) geçenlerde Encore Yayınları tarafından Ferhat Kohen’in çevirisi ile yayımlandı. Aşağıda, kitabın muhtevasını tanıttıktan sonra Varufakis’in yaklaşımını değerlendireceğim.
Kitapta, ana metni destekleyecek açıklamalar, tanımlar ve sayısal örnekler kutularla verilmiş. Minotaurus da Girit Minoraurus’u kutusunda açıklanmış: Tanrı Poseidon’un Girit kralı Minos’a hediye ettiği muhteşem boğa kurban edilmeyince kral cezalandırılır. Karısı boğaya aşık olur ve yarı insan yarı boğa Minotaurus doğar. İnsan eti ile beslenen Minotaurus haraca bağlanan Atina kralının yolladığı yedi genç erkek ve yedi bakire kız ile gürbüzleşir. Dönem, Girit’in bölgesel hakimiyet dönemidir. Ta ki, Atina kralının oğlu Theseus tarafından Minotaurus öldürülene ve yeni bir dönem başlayana kadar (s. 40-41).
Varufakis’e göre Küresel Minotauros ABD’dir. Dolayısıyla da, kitabın neredeyse tamamı bu benzetmeye teorik ve ampirik meşruiyet sağlayan bir anlatım izler. ABD, önce belli özellikleri olan bir egemenlik biçimi tesis eder, sonra kriz yaratır ve bir başka egemenlik biçimini kurar günümüze gelinir. ABD’ye her şeye kadir monolitik bir organizma olarak merkezi önem atfeden bu yaklaşım kapitalizmin krizlerini, özellikle 2008 krizini açıklama iddiasındaki diğer yaklaşımlarla hesaplaşmak zorundadır. Nitekim, Varufakis de öyle yapar ve dokuz bölümden oluşan kitabın Giriş bölümünü diğer açıklamaların değerlendirmesine ayırır.
Canavarın hizmetçileri
Varufakis’in listesi altı açıklama içeriyor. 1) Sistemin bütününü, aşırı borçlanmanın yarattığı riskleri anlayamamak (s. 20-22); 2) Teminatlı Borç Senetleri (Collateral Debt Obligations) özelinde olduğu gibi gerekli düzenlemeleri yapmamak, regülasyonları gevşetmek (s. 22-26); 3) Gemlenemeyen açgözlülük (s. 26-28); 4) Kültürel kökenleri abartarak, hem Avrupa’nın hem de Asya’nın “aşırı doz bir kendini beğenmişli(kle)” krizden muaf olduklarını düşünmeleri (s. 29); 5) Toksik teorilerin hakimiyeti, yani EPH (Etkin Piyasa Hipotezi), RBH (Rasyonel Beklentiler Hipotezi) ve RÇK (Reel Çevrim Kuramı) (s. 30-33); 6) Marksist sistemik bozukluk görüşü, yani “kapitalizm … periyodik krizler üretmeye mahkumdur… bu krizler giderek kötüleşecek, ağırlaşacaktır.” (s. 33-36). Varufakis, dünyanın “2008 Çöküşü’nden” sonra, artık “önce(leri) düşünüşümüze hakim olan paradigmalarla” anlaşılamayacağı, dolayısıyla “her biri kendince geçerli .. birçok açıklamayı birleştirecek bir platform sağlamak..” gerektiği görüşünde. Demek ki,Küresel Minotauros da bu platformun geliştirilmesi ve yaşanan krizlere uygulanması üzerine bir kitap.
Araştırma öznesi kapitalizm olunca, onun özeliklerine, artık yaratma kapasitesine, kerteler arası ilişkilere ve de kurumsal yanlarına da eğilmek elzem. Kitabın ikinci bölümü Gelecek laboratuvarlarının misyonu bu. İbn-i Haldun, Marx, Goodwin ve Minsky desteğinde 1929 krizi ele alınıyor ve hikâye II. Dünya Savaşı’na kadar getiriliyor. Ardından gelen üçüncü bölüm Varufakis’in Küresel Plan dediği, savaş sonrası egemenlik biçiminin ABD tarafından kuruluş hikayesi üzerine. Dördüncü bölümde, kitaba da adını veren Küresel Minotauros’un hikâyesi anlatılıyor. Bretton Woods sistemi, Varufakis’in görüşüne göre artık aktarım mekanizmalarına sahip olmadığı için (bir bakıma günümüz Avro para sistemi gibi) çözülmesi mukadder bir para düzeni idi. 1971’de Bretton Woods sisteminin çökmesi ile başlayan dönem, bu sefer ABD’nin ikiz açıklarının (bütçe ve dış ticaret) ilkin Almanya ve Japonya, daha sonra Çin ekonomilerinin fazlaları ile finanse edildiği dönemdir. Bu bölümde, Varufakis ayrıca, ABD Merkez Bankası’nın yüksek faiz politikasının Sovyet sistemin çökmesinde tayin edici rol oynadığı ve oldukça tartışmalı olduğunu düşündüğüm bir tezi öne sürüyor. Küresel Minotauros’un, yani bir tür küresel canavar olan ABD’nin, beslenmesi gerekiyor. Beşinci bölüm, Canavarın hizmetçileri, Avrupa’nın, Japonya’nın ve Çin’in bu besleme görevini nasıl üstlendikleri, finansallaşmanın nasıl körüklendiği üzerine. Altıncı bölüm Çöküş’ü ele alıyor. Çöküş karşısında başta ABD olmak üzere kapitalist devletlerin aktif politika izlediklerini, olmayacak şeylerin olduğunu, mesela olağanüstü ölçekte banka ve sigorta şirketlerinin devletleştirildiğini biliyoruz. Bütün bu çöküş tedavisi Hizmetçilerin Misillemesi adlı yedinci bölümde açıklanıyor. Sekizinci bölüm ise çöküş sonrası ortaya çıkan tablo, eski ilişkilerin sürdülemezliği üzerine.
Son bölümde, “Minotauros”suz dünyada Varufakis çözüm reçetesini sunuyor. Kitabın temel tezi, küresel fazla aktarım mekanizmasını (KFAM) içermeyen bir ekonomik yapının periyodik olarak kriz yaratacağı. Dolayısıyla, çözümün bunu dikkate alan küresel bir alternatif önermesi gerekiyor. Varufakis’e göre bu alternatif de “gelişen ülkeler arasında büyük bir koalisyon oluşması ve aralarındaki planlanmış yatırım ve ticaret işlemleri temelinde fiilen KFAM meydana getirmesi..” ile yaratılabilir. Adı geçen ülkeler arasında Çin, Hindistan, Arjantin, Brezilya ve hatta Türkiye var. Ayrıca, Bretton Woods konferansında Keynes’in reddedilen Uluslararası Para Birimi önerisinin tekrar gündeme gelebileceğine de değiniyor Varufakis (s. 270-1). Fakat, bu alternatiflerin gerçekleşebilme ihtimalinin düşük olduğunu teslim ederek yeni bir düzenin, ancak “Amerikanın etkili politikacıları(nın) ‘kendi’ Minotaurus’larının ölümünün ne anlama geldiğini ve bunun geri çevrilemez bir durum olduğunu kavra(yarak)… enerjik davranabilmel(eri)” ile inşa edilebileceğini umuyor ve “..Amerika’nın öncülük etmesi şart” diyor (271-2; abç).
Varufakis’in konumu…
2008 krizi patlak verdiğinde bu buhranın derin ve uzun süreli olma ihtimalini sadece Marksistler gündeme getiriyordu. Artık en düz iktisatçılar bile durumu kabullenmişe benziyor. Ama, hala krizin niye vuku bulduğu ve nasıl aşılabileceği konularında bir görüş birliği yok. Varufakis’in kitabının başında ele aldığı altı farklı açıklama, o açıklamaların hiçbirine kendisini yakın hissetmeyişi, hepsinden bir şeyler alarak açıklayıcı bir “platform” oluşturmaya girişmesi bu tespitimizin kanıtı. Krizin nasıl aşılabileceği konusunda ciddi farklılıkların varlığını görmek için ise Syriza’nın beş aylık müzakere macerasını ve dayatılan pakete Varufakis dahil Syriza içinden 32 milletvekilinin karşı çıktığını hatırlamak bile yeterli.
Eğri oturup, doğru konuşalım; farklı açıklamaları birleştirerek bir “platform” oluşturma girişimine soyunmak, ilkin eldeki teorileri yetersiz bulmak anlamına gelir (ki, Varufakis, J. Halevi ve N. Theocarakis ile birlikte yazdıkları Modern Political Economics adlı kitapta “Keynesçilik, Marksizm ve yeni-Ricardoculuk” gibi “geçersiz düşünce ekollerini ….izm’leri” terk etmemiz gerektiğini açıkça belirtir.) Ayrıca, “platform” oluşturmaya girişmek eklektik bir yaklaşımla daha açıklayıcı bir kavramsal çerçeveye varılabileceği iddiasında bulunmak demektir.
İlginç olan, teoriler üstü olduğu iddiasını taşıyan Varufakis’in yaklaşımının da aslında Monthly Review ekolünün sınırlarını aşamamış olmasıdır. Ele aldığımız kitaba adını veren Küresel Minotauros metaforu ilk olarak Varufakis’in J. Halevi ile 2003’te Monthly Review dergisinde yayımlanan aynı adlı makalede geliştirilmişti. O makalede, Monthly Review ekolünün önemli temsilcilerinden Harry Magdoff’un izi sürülerek, daha “kapsamlı bir ekonomi politik” perspektifi önerildiği iddia edilir. Kaldı ki, Küresel Minotauros’ta yine Monthly Review ekolünün kurucuları Baran-Sweezy perspektifinin de, yani eksik-tüketimci bir anlayışın da hakim olduğu açık.
Son olarak, II. Dünya Savaşı sonrası küresel gerçekliğin en önemli boyutu sayılabilecek soğuk savaş olgusunun Küresel Minotauros’ta yeterince ciddiye alınmadığını, hatta biraz komplocu bir yaklaşımla her şeye kadir bir ABD portresi çizildiğini belirtmeliyim. Dolayısıyla, kitabı bitirdiğimizde ağzımızda kalan buruk bir tat: istediğinde A planını (Küresel Plan), istediğinde B planını (Küresel Minotauros) devreye sokabilen, bu arada yoktan AB’yi var eden, hatta şimdi de başımız sıkıştığında yine ondan medet umulan bir ABD!
Not: Kitabın İngilizce her iki baskısında ve Türkçesinde de tekrarlanan sayısal örnekleri içeren kutulardan birindeki aritmetik hata (s. 138) ve bazı alıntılardaki referans eksikliği (s. 66) kitabın aceleye getirildiği izlenimini yaratıyor. Ayrıca, her ne kadar Varufakis’in kullandığı kaynakların Türkçeleri verilmeye çalışılmış ise de kaynakçada yanlışlar ve eksikler mevcut.
*Prof Dr Ahmet Tonak, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi.
KÜRESEL MİNOTAUROS
Amerika Avrupa ve Küresel Ekonominin Geleceği
Yanis Varufakis
Çeviren: Ferhat Kohen
Encore Yayınları
2015, 279 sayfa, 22TL.
Bu yazı Radikal’de yayımlanmıştır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.