Avrupa sermayesi AB’nin çevre ülkelerine kötü örnek olabilecek Syriza’yı müzakere masasında zorluyor. Avro Bölgesi’nden çıkış kaçınılmaz hale gelebilir Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve IMF’nin oluşturduğu Troyka, kendi kemer sıkma reçeteleri ve Avro Bölgesi’nden çıkış arasında bir karar vermesi için Yunanistan’ın üzerinde daha görünür baskılar kuruyor. Yunan hükümetine yapılan baskı günden güne artıyor. Yunanlar, […]
Avrupa sermayesi AB’nin çevre ülkelerine kötü örnek olabilecek Syriza’yı müzakere masasında zorluyor. Avro Bölgesi’nden çıkış kaçınılmaz hale gelebilir
Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve IMF’nin oluşturduğu Troyka, kendi kemer sıkma reçeteleri ve Avro Bölgesi’nden çıkış arasında bir karar vermesi için Yunanistan’ın üzerinde daha görünür baskılar kuruyor. Yunan hükümetine yapılan baskı günden güne artıyor. Yunanlar, bankacılık sektörü daha da kırılganlaştığından bankalardaki paralarını çekiyor. AMB, Haziran sonunda IMF’ye yapacağı borç ödemesi için Yunan bankalarına fiili nakit desteği yapmaya çalışıyor fakat şu andan itibaren AMB, Yunanistan’ın borcu ödeyememesi durumunda Avrupalı politikacıların omuzlarındaki siyasi sorumluluğu üstlenmek istemiyor.
Troyka şimdiye dek uygulanan kemer sıkma politikalarının yani dolaylı vergilerin arttırılmasının, emekli maaşlarında daha fazla kesinti yapılmasının ve temel altyapıların özelleştirilmesinin devamını istiyor. Geçmişte olduğu gibi bugün de kemer sıkma politikalarının en ağır yükünü yine işçiler, emekliler ve yoksullar çekecek. Bunlar zaten kemer sıkma politikalarının hedefindeki gruplardı çünkü Troyka ülkedeki kitlesel iç talebi ve ithalatı azaltmayı hedefliyor. Aslında ithalat ve cari açık azaldı, bu yüzden de yeni yabancı sermayeye ihtiyaç da azaldı. Fakat Troyka’nın politikaları Yunanistan’ın zayıf durumdaki üretim yapısını güçlendirmek adına hiçbir şey sunmadı. Kemer sıkma politikaları başladığından beri sanayi üretimi GSYH’dan daha sert bir düşüş yaşadı.
GSYH’da 2009-13 yılları arasında yaşanan yüzde 23’lük ani düşüş kemer sıkmanın doğrudan sonucuydu. İşsizlik Şubat 2015’te yüzde 25,4’e tırmandı. İşsizlerin sadece küçük bir kısmı (2013’te yaklaşık olarak yüzde 13’ü) işsizlik yardımı alıyor. Gün geçtikçe daha fazla Yunan sağlık güvencesi kapsamından çıkıyor. Toplumsal istikrarı sağlayabilen yegâne şey emekli maaşları olduğu için Troyka ve Syriza yönetimindeki Yunan hükümeti emeklilik politikaları konusunda sıkça anlaşmazlığa düşüyor.
Ekonomik ve sosyal durumdaki ani bozulma hem özel sektörün hem de kamunun borç sorunlarını arttırdı. Kamu borcunun GSYH’ya oranı, kısmi borç kesintilerine rağmen, 2009’da 129,7’yken 2014’te 177,1’e çıktı. Bu yüzden de Troyka’nın borç sorununu hafifletme politikaları başarısız oldu; ki AB borçların 1 numaralı sorun olduğunu savunuyor.
Troyka’nın baskısıyla uygulanan başarısız politikaları dikkate alarak sola yakın duran Syriza ile milliyetçi muhafazakâr ANEL’in koalisyon hükümeti ekonomi politikalarını gözden geçirmeye çağırdı. Özellikle hükümet, firma temelli sözleşmeler yerine ülke çapında toplu sözleşmeyi yeniden yürürlüğe koyarak asgari ücreti kriz öncesi seviyeye getirmenin yanı sıra toplumsal istikrarın belkemiği emekli maaşlarına kesinti yapmaktan feragat etmeyi, zenginlerin üzerindeki vergi yükünü arttırmayı önerdi. Bu özellikle radikal bir program değil. Bu sadece toplumsal krizi hafifletiyor, şirketler ve zenginlerin vergi yükünü artırıyor. Yunan hükümetinin bunun için kesinlikle yetkisi var.
Bu gibi ılımlı alternatif teklifler bile hem Troyka’yla hem de Avro Bölgesi’nin diğer üyeleriyle gerginliğe yol açtı. Troyka kendi neoliberal reçeteleri dışında hiçbir alternatifi kabul etmemeye kararlı ve Yunanistan’ı İspanya gibi diğer çevre AB ülkeleri için muhtemel “kötü” örnek olarak görüyor. İspanya’daki son belediye seçimlerinde sol eğilimli yeni parti Podemos oldukça başarılıydı.
Yunan hükümeti fiili olarak iki seçenekle karşı karşıya: Ya Troyka’nın kemer sıkma politikalarını kabul edecek ya da Avro Bölgesi’nden çıkmak zorunda kalacak. İki seçeneğin de aşama aşama gerçekleşmesi olasıdır. Troyka’nın politikalarına karşı direniş, muhtemelen, belirli müzakere turunda kırılmak yerine birbiri ardına gelen asimetrik müzakere turlarıyla zayıflayacak. Son teklifinde Yunanistan hükümeti Troyka’nın taleplerini karşılamak için önemli bir adım attı. Emeklilik yaşının kademe kademe arttırılması kabul edilse de emekli maaşlarına doğrudan kesinti yapmak Yunan hükümetinin sunduğu teklifte yok. Bunun yerine sosyal güvenlik katkıları artırılacak. Diğer seçenek, yani Avro Bölgesi’nden çıkış ise hala masada. Muhtemelen Avro Bölgesi’nden çıkışı ani değil tedricen olacak. Banka mevduatındaki güçlü kayıplar ve/veya Avrupa Merkez Bankası’nın biten nakit yardımı Yunan otoritelerini banka hesaplarından para çekme kısıtlaması getirmeye ve uluslararası sermaye akışını kontrol etmeye ve sınırlandırmaya itebilir. Ardından paralel bir para birimi piyasaya sürülebilir ve/veya ulusal bir parama birimi yeniden tedavüle sokulabilir ve uluslararası borç ödemeleri için moratoryum ilan edilebilir. Yunan ekonomisi için erken sonuçları çarpıcı olacaktır ama Yunan hükümeti kendi politik alanını yeniden kazanacaktır ve Yunan ekonomisinin üzerindeki rekabetçi baskı azalacaktır.
Yunan hükümetinin Avro Bölgesi’nden çıkışının kısa süre içerisinde doğuracağı bedelden çekinerek taleplerinden sonunda feragat etmesi de göz ardı edilemez. Fakat AB otoritelerinin alternatif bir Avro Bölgesi üyeliği ya da kemer sıkmayı sona erdirme formülü var. AB politikalarında bir son dakika değişikliği olmazsa, kemer sıkma karşıtlığı Avro Bölgesi üyeliğini sallantıya sokacak. Bahisler yükseltiliyor. Her iki temel alternatif senaryoda da -Yunanistan hükümetinin Troyka’nın baskılarına yenik düşmesi ve Yunanistan’ın Avro Bölgesi’nden çıkmak zorunda bırakılması- Yunanistan’ın Avro Bölgesi’nden kısmi de olsa ayrılma ihtimali gündemde.
* Joachim Becker tarafından İngilizce olarak kaleme alınmış, Cemre Zekiroğlu tarafından Türkçeleştirilmiştir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.