Diyarbakır Barosu eski Başkanı Aktar, saldırılardaki kontrgerilla ve devlet parmağına dikkat çekti, saldırıların devamı halinde halkın öz savunmaya geçebileceğini söyledi
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar, Diyarbakır’da yaşanan saldırılardaki kontrgerilla ve devlet parmağına dikkat çekti, saldırıların devamı halinde halkın öz savunmaya geçebileceğini söyledi
Diyarbakır’da HDP mitingine bombalı saldırı, Yeni İhya-Der Başkanı Aytaç Baran’ın öldürülmesi ve peşinden 4 HDP’linin katledilmesi ile yaşanan kontrgerilla hareketleri ile ilgili Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar’dan da bir açıklama geldi. DİHA’ya konuşan Aktar, Kürt coğrafyasında bir iç savaşın başlatılmak istendiğine dikkat çekti.
Seçim sürecinde Tayyip Erdoğan’ın takındığı dilin AKP’ye oy veren Kürt kitlesinin önemli bir bölümünün HDP’ye kaymasını sağladığını belirten Aktar, Ağrı Diyadin olayı, HDP bürolarına saldırılar, linç girişimleri, Mersin ve Adana’daki bombalı saldırılar, Bingöl’de Hamdullah Öge’nin katledilmesi, Erzurum mitinginde şoförün araç içinde yakılmak istenmesi ve son olarak Diyarbakır’daki bombalı saldırı ile HDP’nin şiddetin içine çekilmek istendiğini söyledi.
‘Devlet bu saldırılardan sorumludur’
“Seçim bitti ama oyunlar bitmedi. Demek ki bir kaos planı var. Hükümetten mi kaynaklı bilmiyoruz, ama biliyoruz ki büyük oranda hükümet bundan sorumlu” diyen Aktar, yaşananların planlı olduğunu belirtti, HÜDA-PAR’ı bu oyuna alet olmamaya davet etti.
Emniyet’in saldırılar gerçekleşeceğine yönelik istihbarat mektuplarından söz eden Aktar, bu istihbarat bilgilerinin alınmış olabileceğini, fakat asıl önemli olanın bu bildirim yapmanın ötesinde saldırıları önleyecek gerekli tedbirlerin alınması olduğuna dikkat çekti:
Siz bu istihbaratı aldıysanız sizin göreviniz aslında önleyici kolluk görevi yapmak, bu yönlü saldırıyı önlemek. Peki, buna yönelik bir çaba var mı bu insanlar için? Hayır, sadece günde birkaç kez arandıklarını bir gelişme olup olmadığını emniyet tarafından kendilerine sunulduğunu söylüyorlar. Emniyetin yapması gereken, kolluk biriminin yapması gereken o zaman bu konuda istihbarat bilgilerini nerden aldıklarını, bu istihbarat bilginin çerçevesi nedir, bunu yapacaklar kimlerdir, nasıl bir örgütlülük var, hangi taşeron örgütler kullanılıyor bu kentte ya da Kürdistan bölgesinde bunu ortaya çıkarmak ve yakalamaktır. Bunu yapmazsa bu işin siyasi sorumluluğu da, hukuki sorumluluğu da devletin boynundadır. Devlet çünkü bundan sorumludur.
Öz savunma uyarısı
90’lı yıllarda Kürt coğrafyasında kontra güçler tarafından yaşanan vahşeti hatırlatan Aktar, toplumun da Kürt hareketinin de 90’lı yıllardaki gibi hareket etmeyeceğinin altını çizdi.
Kürt coğrafyasında sürekli bir çatışma ortamının olması durumunda halkın kendi öz savunmasını devreye sokacağını kaydeden Aktar, “Tabi bunun devamı durumunda 30 yıllık çatışma döneminin getirdiği refleks ve alışkanlıklar var. İnsanlar kendi bireysel korunmalarını sağlayacaklar ya da örgütlü biçimde mahallelerde öz savunmasını geliştirecekler. Polis güvenliği sağlayamıyorsa insanlar kendi güvenliklerini sağlayacaklar” dedi.
‘Çatışma durumunda herkes kaybeder’
Şehitlik semtinde Hizbullah militanlarının ellerini kollarını sallayarak halkı silahlarla tehdit etmesini vahim olarak nitelendiren Aktar, polisin de bunu engellemeyerek taraf olduğunu, çatışmaya davetiye çıkardığını ifade etti.
Çatışmalı bir dönemde toplumun her kesiminin kaybedeceğini dile getiren Aktar, “Eğer bu ağır bedeller sonucunda olacaksa o zaman herkes kaybedecektir. Çünkü sadece Kürtler kaybetmeyecek. Kürtlerin daha fazla kaybedeceği bir şey yok. Çünkü çok ağır bedeller ödediler. Kürtler üzerinde vahşet yaratmak isteyenler hiçbir zaman hatırlanmayacaktır” dedi.
Sendika.Org