Devrimden sonra… Mustafa Kenan Aybastı filmi. “Ya Türkiye’de devrim olursa ?..”yı kendince kurguluyor. Filmin tamamı, TKP tarafından yayımlanan Devrim anında yapılacaklara dair bir bildirinin okunması. Filmdeki vatandaşların tamamı, komünistlerin savunduklarından bihaber. Filmde okunan bildirilere, söylenenlere vatandaş ilk defa duymuş gibi bakıyor. Konu zaten bir devrimden çok bir “darbe” anlatımı. Bir partinin, gerçek, hakikat ve devrim […]
Devrimden sonra…
Mustafa Kenan Aybastı filmi. “Ya Türkiye’de devrim olursa ?..”yı kendince kurguluyor. Filmin tamamı, TKP tarafından yayımlanan Devrim anında yapılacaklara dair bir bildirinin okunması. Filmdeki vatandaşların tamamı, komünistlerin savunduklarından bihaber. Filmde okunan bildirilere, söylenenlere vatandaş ilk defa duymuş gibi bakıyor. Konu zaten bir devrimden çok bir “darbe” anlatımı.
Bir partinin, gerçek, hakikat ve devrim algısı…
Dziga Vertov, Ekim Devrimi günlerinde kamerayı doğrudan hayatın içine, halkın arasına sokan bir Sovyet yönetmen. “Biz gerçekler fabrikasından yanayız; gerçekleri aktarmaktan, gerçeklerin yayılmasından, seyirciye gerçekleri yansıtmaktan, gerçeklerden yapılma bir sinemadan…”
Gerçeklik; nesnelliğe ait, dışımızda, bize rağmen olandır. Hakikat; bir dizayndır. Öznenin bilinçli dizaynı.
Camdaki Kadın (Woman in the Window)…
Fritz Lang filmi. Edward G. Robinson iyi huylu bir profesördür, bir gece huzur verici kulübünden çıktıktan sonra umutsuz bir aşk ve cinayet ağına takılır. Heyecanlı bir suç filmi izlediğimizi düşünürüz. Bir süre sonra yine kulübe sığınır, yorgunluktan uyuyakalır ve uyanır. Her şey bir rüyadır. Gerçekte Edward G. Robinson “bir an bir katil olduğunu düşleyen sakin, kibar, nazik, burjuva bir profesör değildir; tam tersine, günlük hayatında, sadece nezih, burjuva bir profesör olmayı düşleyen bir katildir.” İlk başta gerçeklik saydığımız rüya gerçektir, ondan uyanmak değil.
Camdaki Kadın’ın kurgusu “rüya” olandaki gerçekliğin ortaya çıkartılması anlamında, “hakikat” kurgumuzun önemine dikkat çeker.
***
Teori “mutlak” sistem tanımlamaz. Nevi şahsına münhasır bir “hakikat” bilgisi yoktur. Devrimci teori “mutlaklığı”, kesintisizliğin ve kaçınılmazlığın alanında; “gerçeği”, kopuş ve süreksizlik alanında kurgular. Sokak, sokak deyip duruyoruz. Doğrudur. Bir hareketin gerçek, hakikat ve devrim algısı sokağa ragmen değil sokakla birliktedir. Oluşumunda ve sürekliliğinde hiçbir pay ve etkinin olunmadığı gerçekliklerin “taşeron temsilcilikler”in arkasına sığınıp politika yapmak, ideolojik, örgütsel, sınıfsal ve toplumsal varlıkların Osmanlı Sosyalist Hareketlerinden bile geri olduğu tarihsel koşullarda Edward G. Robinson’u oynamaktadır.
Vertov’un tanımladığı gerçekler fabrikasında “hakikati” üretecek kolektif özne, uyanıp kurtulduğumuzu sandığımız kabusun gerçek olduğunu ortaya koyacaktır. Bu kolektif özne, var olanın diline suç ortaklığı yapmadan yeni bir coğrafya ve insan tanımlamalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.