Futbolda şiddetin var olma koşullarına ve işleyişine engel değil katkı verenlerden birisisin Herhangi bir takım tutmuyorum Emre. Onun için söyleyeceklerimi başka bir takımın taraftarının sözleri olarak algılama. Hele hele Fenerbahçe’ye yapılan silahlı saldırıya bıyık altından gülenlerden veya timsah gözyaşı dökenlerden olduğumu hiç düşünme. Fenerbahçe’ye Rize dönüşü yapılan silahlı saldırı tam anlamıyla psikopatça bir saldırıdır. Hastalıklı […]
Futbolda şiddetin var olma koşullarına ve işleyişine engel değil katkı verenlerden birisisin
Herhangi bir takım tutmuyorum Emre. Onun için söyleyeceklerimi başka bir takımın taraftarının sözleri olarak algılama. Hele hele Fenerbahçe’ye yapılan silahlı saldırıya bıyık altından gülenlerden veya timsah gözyaşı dökenlerden olduğumu hiç düşünme.
Fenerbahçe’ye Rize dönüşü yapılan silahlı saldırı tam anlamıyla psikopatça bir saldırıdır. Hastalıklı bir olaydır. Dahası birileri sürekli terör olayı ve terörist peşinde koşarken gerçek terör tanımına en uygun asıl esas vakalardan birisi de işte bu saldırı olayıdır.
Şimdi gelelim söyleyeceklerime; Sen Milli Takım ve Fenerbahçe kaptanısın, saha dışını bir tarafa bırakalım, provoke eden, ajite davranışlarının sadece kişilik özelliklerin ile ilgili olmadığını bunun nedenlerinin başka olduğunu anlamamak için özürlü olmak gerekir. İlişkide bulunduğun, sırtını dayadığın birçok ağabeyin, birçok siyasetçi tanışın, birçok kabadayı adamlarının olduğunu biliyoruz. Mehmet Ağar ve onun gibilere saygıda kusur etmediğini sen kendin ifade ediyorsun zaten. Üstelik her defasında neden ihtiyaç duyduğunu çok iyi analiz edebildiğimiz milliyetçi ve muhafazakar bir misyon taşıyor olduğunu, beden dilin başta olmak üzere insanların gözünün içine sokarcasına gösteriyorsun.
Saha dışındakileri bir tarafa bırakalım, saha içinde yaptıklarını şöyle bir sıralasak bu yazı o kadar uzar ki, kimse okumaz. Zaten yazı biraz uzarsa kimse okumuyor.
Peki neden yapıyorsun bunları? Milliyetçiliğinin, muhafazakârlığının bir gereği midir bu?
Hatırlar mısın daha birkaç hafta önce rakip bir takımın teknik direktörüne öyle bir posta koydun ki; hepimizin ağzı açık kaldı. Ama bir hayli insan da “adamsın Emre” diye övgüler yağdırdı sana.
Ne demiştin hatırlıyor musun?
Ben hatırlatayım sana, “Ayağını denk al, burası İstanbul” demiştin.
E haliyle sen ve senin gibiler, üstelik şöhret, güç ve para sahibi kişiler böyle davranınca, sen ve senin gibilere seçenek oluşturacak, oluşturulması sağlanacak binlerce sosyal sorunlu insan var bu ülkede.
İşte onlardan belki bireysel belki derin futbol işi birkaçı bilinmez çıkıp “burası İstanbul değil, Rize” ya da “burası İstanbul değil Trabzon” diyebiliyor. Üstelik diyen kişinin hastalık derecesi ya da güdümlü olma derecesi değiştikçe söyleme biçimi de değişiveriyor.
Geçen yıllarda Trabzon’daki bir müsabakada siyahi oyuncu Zokora’ya ırkçılığın profesyonel dil ifadelerinden olan “fucking nigga” ifadene ise hiç girmeyelim.
Kısaca Emre, futbolda şiddetin var olma koşullarına ve işleyişine engel değil katkı verenlerden birisisin. Ve olması, gereken sen ve senin gibilerin her şeyinizi borçlu olduğunuz futbolun çirkinleşmesine bir nebze olsun engel olmanızdır. Hadi engel olamıyorsunuz hiç olmazsa şiddete katkı vermemenizdir.
Olmaz mı?
Not: Futbolda şiddetin temel nedeni Emre ve Emre gibi oyuncular değil elbette. Mevzu daha derin. İşin içinde gündelik siyasetin ve siyasetçilerin burnunu sokmaları var, vasıfsız ve kötü niyetli yöneticiler var. Futbolun kendi içinde sağlıklı taraftar gruplarının sağlıklı ve nitelikli örgütlenmelerine engel olmak var, endüstriyel futbolun kar-zarar hesabı ile dayattığı çirkin rekabet koşulları var. Ama bir de Metin Kurt gibi futbolcular ile Emre Belözoğlu gibi futbolcular arasındaki fark da var.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.