TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamada, “31 Mart’ta çöken yalnızca elektrik sistemi değil, aynı zamanda AKP’nin enerji politikasıdır” denildi
TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamada, “31 Mart’ta çöken yalnızca elektrik sistemi değil, aynı zamanda AKP’nin enerji politikasıdır” denildi
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar, 31 Mart 2015 tarihinde yaşanan elektrik sistemi çöküntüsüyle ilgili 10 Nisan günü yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “31 Mart’ta çöken yalnızca elektrik sistemi değil, aynı zamanda AKP’nin enerji politikasıdır. Özelleştirmeler durdurulmalı, enerji sektörünün faaliyetlerini planlayan, geliştiren, denetleyen, üretim için güvence olan kamu varlığı korunmalı ve geliştirilmelidir” denildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
31 Mart 2015 günü yaşanan ve ulaşım, sağlık, eğitim, üretim faaliyetlerinin tüm ülkede durmasına neden olan elektrik sistemi çöküntüsünden bu yana on gün geçmesine karşın, çöküntünün nedenleri konusunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, kamuoyuna doyurucu ve inandırıcı bir açıklama yapılmamıştır.
Enerji sektöründeki faaliyetler ve uygulamalardan siyaseten sorumlu olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, üstlendiği görevin kendisine yüklediği sorumluluklardan maalesef haberdar değildir. 31 Mart günü sistem çökmesinin ardından, derhal Türkiye’ye dönüp olaya el koyması gereken Sayın Bakan, sanki hiç bir şey olmamış gibi, yurtdışı gezisine devam etmiştir. Türkiye’ye döndükten sonra da, kamuoyuna olayın gerçek nedenlerini anlatan bir açıklama yapamamıştır.
Sistem çöküntüsünün temel nedeni, siyasi iktidarın sürdüregeldiği kamuyu küçültme, işlevsizleştirme, kamu varlıklarını özel sektöre devretme, elektrik dağıtım ve üretim faaliyetlerinin tamamını özel sektöre bırakma; iletimdeki kamu etkinliğini sınırlama ve zaman içinde taşeronlaştırma, özel iletim hatları yapımı, EPİAŞ vb. uygulamalarla özel sektörü bu alanda da etkin kılma; kamusal planlama, üretim, denetim uygulamalarını rafa kaldırma çabalarıdır.
2002’den bu yana tüm dağıtım şirketlerini özelleştiren, kamunun elektrik üretimindeki payını yönetimde oldukları dönemde yarı yarıya azaltan ve bugün üçte birin altına düşüren, kamunun elinde kalan son bir kaç termik santralı ve birçok hidroelektrik santralını da hızla satmayı; elde kalacağı söylenen az sayıda hidroelektrik santralla, üretimde kamu payını yüzde 10’un altına çekmeyi göze alan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız.
Bu anlayış, özel sektörün santralları kârlı bulmadığı gerekçesiyle üretim yapmak istemediği zamanlarda doğabilecek açığı kapatmak üzere devreye girebilecek kamu santral kapasitesini elde tutmayı planlamamıştır.
Bu anlayış, kamuda deneyimli ve nitelikli kadroları etkisizleştirmiş, atama ve görevlendirmelerde, ehliyet ve liyakati değil, tarikat referanslarını, iktidara yakınlığı temel ölçüt olarak almıştır.
Bu anlayış, iletim altyapısında da; gerekli iyileştirme, geliştirme, modernizasyon ve kapasite artırma yatırımlarını yapma yükümlülüğünü de yerine getirmediği için 31 Martta yaşanan çöküntüye engel olamamıştır.
Önerilerimiz:
Bu kapsamda; elektrik üretim, iletim, dağıtım faaliyetlerinin bütünlük içinde olması için EÜAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ, TETAŞ, eskiden olduğu gibi Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bünyesinde birleştirilmelidir.
Sendika.Org