Erdoğan’ın başkanlık sistemi ‘emri’ni aşırı sahiplenen Davutoğlu, bunun AKP’nin seçim beyannamesinde yer alacağını ve bu bölümü kendisinin kaleme alacağını söyleyerek “güven tazeledi”
Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, açıklamalarıyla “güven tazeledi”. Erdoğan’ın başkanlık sistemi ‘emri’ni aşırı sahiplendiği gözlenen Davutoğlu, bunun AKP’nin seçim beyannamesinde yer alacağını ve bu bölümü kendisinin kaleme alacağını söyledi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı programda başkanlık sisteminin AKP’nin seçim beyannamesinde mutlaka yer alacağını, hatta bu bölümü kendisinin bizzat kaleme alacağını söyledi.
Erdoğan’la aralarında bir çatışma, kriz veya sorun olup olmadığını sorulmasına Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
Sayın Cumhurbaşkanımız ve benim aramda herhangi bir çatışma, herhangi bir sorun olmaz. Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olduktan sonra tanışmadılar. Bakan ve Başbakan olduktan sonra da tanışmadılar. Başdanışman ve Başbakan olduktan sonra da tanışmadılar. Çok köklü bir dostluğumuz var. Birbirimizden emniyet içinde olduğumuz, hiç bu vasıflar olmadan da birbirimizle muhabbetle yaklaştığımız, o Sayın Abdullah Gül için de geçerlidir, diğer kadrolarımız için de, böyle bir geçmişimiz var.
Erdoğan hizaya çekince Davutoğlu “güven tazeledi”
Erdoğan, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın kendisine yönelik açıklamaları ile çözüm sürecine ilişkin görüşmek üzere Başbakan Davutoğlu’nu 24 Mart’ta Kısıklı’daki evine çağırarak, hizaya getirmişti. Erdoğan’ın isteklerini düşünmeden kabul ettiğini söyleyerek “güven tazeleyen” Davutoğlu, “Görev tevdi edildiğinde ne dediniz? Düşündünüz mü, eşinizle, ailenizle?” sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
Hayır düşünmedim. Çünkü görev tevdi edilmedi bana orada ilan edildi. Birtakım gidişatı hissediyorsunuz ama Sayın Cumhurbaşkanımız beni çağırıp da ‘Seni düşünüyorum’ diyip de, ‘Ben de düşünebilir miyim’ diye düşünmedim. İlginçtir Dışişleri Bakanı olduğumda da öyle. Bu, Cumhurbaşkanımızın bana duyduğu güveni gösterir. Bu da benim Cumhurbaşkanımız beni bir şeye çağırdığında iki kere dahi düşünmediğimi gösterir. Güvenirim, güvendiğim kişiyle ilgili de herhangi bir hesap yapmam. Başkalarının hesap yapmasına da izin vermem. Cumhurbaşkanımız için de bu geçerlidir. Şimdi bazılarına şaşırtıcı gelebilir aslında bu bizim siyasi ahlakımızı göstermesi bakımından, hani şimdi ‘Acaba aralarında çatışma mı var’ falan gibi düşünenleri sükutu hayale uğratmak adına söylüyorum, başka bir partide olsa muhtemelen Başbakanlık sürecine giderken, böyle bir değişim, böylesine hırslı insanlar olurdu ki, bir sürü kulisler olurdu vesaire ve o kulisi en fazla yapan o Başbakan olurdu. Bizde böyle olmadı. Bakın söylüyorum, çok ilginç bir şeydir, tecrübedir.
‘Başkanlık sistemi beyannamede yer alacak’
Erdoğan’ın Başkanlık ‘emri’ni aşırı sahiplendiği gözlenen Davutoğlu, “Madem başkanlığa doğru bir evrilme gereklidir, bizim seçim beyannamesinde de bu husus olacak. Şu anda seçim beyannamesinde başkanlık sisteminin nasıl yer alacağını bizzat ben, bizzat kendim kalemimle yazdım” dedi.
“Başkanlık sistemini, Cumhurbaşkanının istemesine rağmen, Başbakanın istemediği yönündeki açıklamaların” sorulması üzerine Davutoğlu, savunduğu her şeyin zeminin sağlam olmasının kendisi için önem taşıdığını söyledi.
“Türkiye’deki sistem, ne parlamenterdir, ne başkanlıktır, ne de yarı başkanlıktır” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
Sorumsuz, yani Evren gibi olacağı düşünüldüğü için hiç kimseye hesap vermeyen ama yetki sahibi bir cumhurbaşkanlığı hep veren bir şey, öbür tarafta sorumluluk bütünüyle üstünde olan ama yetkisi kısıtlanmış, rektörlük seçiminden birçok üyeler seçimine kadar. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın halktan meşruiyetini alan bir seçimle, cumhurbaşkanı olduktan sonra bu iki otoritede bu iki otoritede milli iradenin meşruiyetine dayandı. Aslında bu yolla bir meşruiyet yani milli iradeden tam meşruiyetini almadığı halde ve sorumsuz bir şekilde güç kullandığı halde cumhurbaşkanlığı makamı, doğrudan milletten şey almış oldu. Bundan önceki Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül döneminde de Meclis, millet iradesini temsilen Meclis’ten aldı. Ama Özal’la birlikte değişti. Ama dikkat ederseniz orada yaşanan çatışmalar bizde minimize oldu, çünkü aynı hedefe odaklanmıştık.
Davutoğlu, “Seçim beyannamesinde yer alacak. Seçim meydanlarında çıkacağız ve yeni anayasa diyeceğiz, insan hakları ve özgürlükleri diyeceğiz, insan onuru diyeceğiz. Hiçbir şekilde vesayete izin vermeyeceğiz diyeceğiz. Öyle bir yeni düzen olacak ki bu yeni düzende halk adına halktan yetki almamış kimse otorite kullanamayacak diyeceğiz. Halktan yetki alan herkes de hesabı verecek, sorumsuz bir makam olmayacak diyeceğiz. Bunları diyeceğiz. Bu çerçevede de doğru olanın bu aşamadan sonra artık başkanlık sistemi olduğunu ve Türkiye’nin en kısa zamanda bu çarpık yapıdan çıkması gerektiğini anlatacağız” diye konuştu.
‘Demirtaş süreci sabote etmiştir’
AKP’nin önünün kesilmeye çalışıldığını öne süren Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın çözüm sürecini sabote ettiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
Şimdi de bir Demirtaş projesi var ve HDP projesi var, AK Parti’nin önünde. CHP’den ümidi kestiler. MHP’nin zaten sadece engelleyici bir rolü var. Çözüm Süreci işte engelle. Bir kendisinin iktidara gelme değil de bir şeyleri engellemeye odaklı bir yaklaşımı var. Geriye bir ümit olarak ne kaldı? HDP diye bir proje geliştirmek bunu da Demirtaş’ın dillendirmesi. Şimdi bütün ümitler, içeride ve dışarıdaki çevrelerin ümidi buraya. Aynen Genç Parti’nin engellemeye çalışması daha sonra 2007 öncesindeki bir takım gizli pazarlıklarla yeni partilerin çıkması gibi, şimdi de Kılıçdaroğlu, şimdi de HDP üzerinden. Düşünülüyor ki ‘HDP barajı aşarsa, AK Parti 300 civarına inecek ve aşağı’, söz konusu değil ama matematik o kadar hassas olacak ki AK Parti kendini güvende hissedemeyecek ve yeni senaryo oynayabiliriz. Senaryoyu onlar oynamaya çalışıyor da senaryoyu millet yazıyor bunu bilmiyorlar.
Demirtaş’ın son açıklamalarını değerlendiren ve “Demirtaş süreci iki kere sabote etmiştir” ifadelerini kullanan Davutoğlu şunları söyledi.
Kimin başkan olacağına, ne olacağına Demirtaş karar verecek değil. Demirtaş şu anda statükocuların yeni projesidir. Çok net söylüyorum ve iki hamlesiyle de çözüm sürecini sabote etmiştir. 6-7 Ekim olaylarını kışkırtan tweeti ile sonra da tam nevruzdan 3 gün önce güzel bir açıklamayla silahsızlanma yönünde adım atılacakken doğrudan cumhurbaşkanımızı hedef alan yaklaşımıyla iki kere sabote etmiştir. Kim adına sabote etmiştir? Onu Demirtaş’ın son dönemde görüştüğü kişiler veya yaptığı çalışmalarla ilişkilendirebilirsiniz.
‘HDP’yi abartarak yukarı çekme çabası var’
“HDP’yi biraz da abartarak yukarı çekme çabası var” diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Aynen Genç Parti’nin, o zamanki Doğru Yol Partisinin şikayet etmeyip köşesine çekildiği gibi köşelerine çekilecekler. Ancak şuysa oyun, ‘biz ne yaparsak yapalım Meclise gireriz. Girmezsek Meclise bu Meclisi illegal ilan edip şiddete yöneliriz. Onun için de şimdiden çözüm sürecini baltalayalım ki o zaman şiddete yönelmemizin bir gerekçesi olsun’ diye bugün çözüm sürecini baltalamışsa Demirtaş, bu ateşle oynamaktır. 8 Haziran günü, şu anda öyle HDP’yi biraz da abartarak yukarı çekme çabası var, kamuoyunda böyle bir beklenti oluşturup. ‘Az kaldı. Hadi çıkıyor’ deyip daha çok kitleyi HDP lehine oy vermeye teşvik etme çabası var. AK Parti düşmanlığı üzerinden, Cumhurbaşkanımıza dönük tavır sebebiyle. Milletin verdiği iradeye razı olacaklar. Buna hazırlarsa hodri meydan. Seçime gidiyoruz, hakaret etmeden, tartışmadan, herkes kendi projesini ortaya koyar, Türkiye ile ilgili düşündüklerini, sonunda bir neticeye varırız.
‘İzleme heyeti çok kullandığımız bir tabir olmadı’
Davutoğlu, kimsenin Erdoğan’la aralarında görüş farkı olduğu kanaati üzerine yatırım yapmamasını kaydederek, şöyle konuştu:
HDP veya Demirtaş açıklama yaptı diye duracak değil. HDP dediğiniz yapı da tek parçalı bir yapı değil. Bizim tarafımızda irade güçlüdür. Bu konuda Cumhurbaşkanımızla aramızda bir görüş farkı olduğu kanaati üzerine yatırım yapmasın kimse. Cumhurbaşkanımız bugün de tekrar vurguladı, çözüm sürecine olan hem bağlılığını hem de bu işi tekrar başlatan bir konumunu.
Davutoğlu, bunun sonrasında bir izleme heyeti kurulup kurulmayacağı sorusuna karşılık, “İzleme heyeti tabiri dahi bizim çok şey kullandığımız bir tabir olmadı. Dikkat ederseniz Yalçın Bey de… Daha netleşmiş ve nihayete ermiş, noktası konmuş bir husus değildi. Gelen düşünceler, Çözüm Süreci Kurulu’na gelip karar verecektik. O aşamada zaten Demirtaş’ın açıklaması, arkasından Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi” dedi.
Sendika.Org