Kız meslek lisesinden veya 2 yıllık Çocuk Gelişimi bölümünden mezun olup bir ihtimal mesleğe başlasanız da ne öğretmen sayılıyorsunuz ne de atama alabiliyorsunuz. Kimisi 10 yıldır çalışıyor kimisi de yeni başlamış işe ama dertleri aynı. Ya lisans tamamlama hakkı ya da öğretmen statüsü alıp atama hakkı istiyorlar
Kız meslek lisesinden veya 2 yıllık Çocuk Gelişimi bölümünden mezun olup bir ihtimal mesleğe başlasanız da ne öğretmen sayılıyorsunuz ne de atama alabiliyorsunuz. Kimisi 10 yıldır çalışıyor kimisi de yeni başlamış işe ama dertleri aynı. Ya lisans tamamlama hakkı ya da öğretmen statüsü alıp atama hakkı istiyorlar
Anaokulu öğretmenleri eğer 4 yıllık fakülte bitirmemişlerse işe ancak yardımcı öğretmen statüsünde başlayabiliyorlar. Daha önce atama hakkı olan kız meslek lisesi veya meslek yüksek okulu mezunlarının artık ne atanma hakları var ne de öğretmen statüleri. Kimisi 10 yıldır çalışıyor kimi de bir işe zar zor yeni girmiş. Torba Yasa’dan İç Güvenlik Paketi’nin yanında 47 bin öğretmene de atama çıktı ancak büyük ihtimalle onlar bundan faydalanamayacaklar. Sendika.Org’a ulaşarak seslerini duyurmak isteyen anaokulu öğretmenleri taleplerini ve çalışma koşullarını anlattı.
Öncelikle Atatürk Üniversitesi mezunlarının kurduğu bir Facebook sayfasında örgütlenmeye başlıyorlar. Sayfanın ismi de bir hayli uzun: “Çocuk gelişimi önlisans 2+2 YÖK’le savaş için ayaklandık” Sloganları ise “Sevgili YÖK, tek derdimiz var dermanımız ol artık”. Üniverisitelere bireysel başvurular yapıyorlar. Atatürk Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Süleyman Zaim Üniversitesi’ne dilekçeler ve topladıkları imzaları gönderdiler ancak hepsi aynı yanıtı verdi: “Bize YÖK’ten yazı gelmesi gerekiyor”
Son yapılan bir yasa değişikliğiyle artık İlahiyatçılar da 6 aylık bir kursun ardından anaokullarına atanabiliyorlar ancak önlisans çocuk gelişimi bölümü mezunları hala atanamıyor.
Onlar da seslerini duyurana kadar bütün kapıları çalmaya devam edeceklerini ve hatta Meclis’e kadar gitmeyi de düşünüyor.
10 yıldır öğretmenlik yapıyorum, öğretmen sayılmıyorum
Arzu Kalkan: 10 yıldır anaokulu öğretmenliği yapıyorum. Lise mezunu veya meslek yüksek okulu mezunu olduğumuz, 4 yıllık fakülte bitirmediğimiz için öğretmenlik mesleğinin gereklerinin tamamını yerine getirsek de bizi öğretmen olarak saymıyorlar. Bizi yardımcı öğretmen statüsünde değerlendiriyorlar.
İşi bırakıp örgün öğretimde okuyamıyoruz, hem okuyup hem çalışmak da zaman açısından çok zor. Bu nedenle açıköğretimden lisans tamamlama hakkı istiyoruz. Çünkü zaten öğretmenliği zaten yapıyoruz, zaten eğitimini almışız. Sadece bir diploma için hakkımızı elimizden alıyorlar.
Fatma Cirit: Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’nde son sınıf öğrencisiyim yani 2. sınıf. Biz önlisan mezunları olarak lisans tamamlama hakkı istiyoruz çünkü okul öncesi eğitiminde 2 yıllık mezunlarına atama hakkı yok ancak sağlık ve adalet gibi birçok bölümün var.
Lisans tamamlamak için Dikey Geçiş Sınavı’na (DGS) girme zorunluluğumuz var ancak Türkiye’de üniversitelerde toplam 20 öğrenci ya alınıyor ya da alınmıyor.
900 lira alıyorsan şanslısın
Fatma Cirit: Bir yandan okurken bir yandan da çalışıyorum. Sabah 8 akşam 6 arası çalışıyoruz ve aldığımız ücret bazen 600 bazen 700 bazen de 900 lira oluyor. Ve 900 lira alıyorsanız şanlısınızdır demek. (Gülüyor)
Türkiye’de belirli bir okul profili var. Ya mahalle, sokak aralarındaki butik okullar ya da özel kreşler. Özel okullar zaten lisans mezunu olmayan öğretmen almıyor. Butik okullarda da iki yıllık mezunu olduğun için aşağılıyorlar. Örneğin zam istiyorsunuz, yanıt “Zaten iyi olsaydınız devlette atamanız olurdu” oluyor. Çoğumuz evli, çocuk sahibi, insanlarız. Kendi başına ev geçindirmeye çalışan insanlar var içimizde. Bize ya kadro verilsin ya da uzaktan eğitim veya açıköğretim şeklinde lisans tamamlama hakkı verilsin.
Dilek Öztin: 2 yıllık üniversiteden yeni mezunum. Arkadaşlarımın da belirttiği gibi biz de lisans tamamlama hakkı ve atama istiyoruz. Ancak açıköğretim fakültesinde lisans tamamlama yok. Ve bizim de vakıf üniversitelerinde okuma şansımız yok. 2 sene de 40 bin liraya yakın para istiyorlar. Yüzde 50 burslu bile okusanız bu büyük bir miktar. Bizler bir yandan çalışıp akşamları okumak istesek bölüm ikinci öğretimlerde de kaldırıldı. Vakıf üniversitelerinde de okusak ikinci öğretim kaldırıldığı için işi bırakmamız lazım.
Arzu: 10 yıl önce bu kadar üniversite mezunu yoktu. Ve ben iyi koşullarda bir işe girmeyi başardım. Ancak şimdi çok fazla öğretmen var ve bana diyorlarki “sen 2 yıllıksın biz 4 yıllık”. Artık tecrübeden çok diploma önemli. 10 yıldır öğretmenlik yapıyorum, sevdiğim ve bildiğim işi bırakıp başka ne yapabilirimki.
Çocuk gelişimi mezunu nasıl iş bulur?
Fatma: Bir internet sitesini açın bakın bir sürü iş ilanı var. Ama görüşmeye gittiğinizde ilk sordukları soru “Ne mezunusunuz? Lisans mı önlisans mı?” oluyor. 2 yıllık dediğinizde bir kafa sallanıyor. Sonra “Ne ücret talep ediyorsunuz?” diye soruyorlar. Diyelimki “1100, 1200 lira” diyorsunuz, “Biz o kadar veremeyiz bütçemiz 800 lira” diyorlar. 500 liraya çalışan arkadaşlarımız var.
20 çocuğa 1 öğretmen
Fatma: Bir sınıfta 20 çocuk var. Bazen mesai konuştuğunuz saatten daha geç bitebiliyor. Ve yanınızda bir stajyer bile yok, 20 çocuğa bir öğretmen bakıyor. Ve temel ihtiyaçlarınızı dahi karşılayamıyorsunuz. Diyelimki siz su içmeye gittiğinizde çocuklardan birinin başına bir şey gelirse onun sorumlusu sizsiniz.
Dilek: Yemek molamız bile yok. Çocuklar yerken siz de onlarla birlikte yiyorsunuz. Tabi çocukların sürekli ihtiyaçları oluyor. Su istiyor, yemeği bitiyor vs. Bir yandan yiyorsunuz bir yandan da yiyemeyen çocuklara destek oluyorsunuz. Yemeyenleri de kandırıp yedirmeye çalışıyorsunuz.
Melisa Çarıklıyan: Bir gündüz bakımevinde sorumlu müdür olarak çalışıyorum. Gündüz bakımevlerinde 20 çocuğa 1 öğretmen ve 1 yardımcı öğretmen bakar. Ancak okul sahipleri 20 çocuktan fazla aldıklarında 2 öğretmen de yetişemeyebilir. Eskiden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na (ASPB) bağlı yuvalarda daha önce sorumlu müdür olabiliyordu. Ben o şekilde oldum. Yuvalar ASPB’den Milli Eğitim Bakanlığı’na geçince bu hak da ortadan kalkacak.
Okullar denetleniyor mu?
Fatma: Sınıftaki oturma düzeni, okulların koşulları denetlenmiyor. Örneğin ben Sosyal Hizmetlere bağlı bir kurumda çalışıyordum. Sadece bir defa denetlenmeye gelindi. Geliyorlar denetçiler, sanki angarya iş yapıyormuşçasına kağıtlara bakıp gidiyorlar. Yani aslında girip sınıflara bakmalı, kaç kişi var o sınıfta, sınıf düzeni öğrenciler için yeterli mi diye bakmalı. Zaten ciddi bir denetleme olsa böyle her köşe başında okul açılamaz. Açık olanların da yüzde 50’si kapanır.
Kaçak anaokulları
Melisa: Bir de ne MEB’e ne de ASPB’ye bağlı kaçak okullar var. Eğer büyükçe bir eviniz ya da daireniz varsa okul olarak işletiyorsunuz. Biraz çevreniz varsa mahalleye de biraz tanıtsanız, 5-10 çocukla gayet güzel işletiyorsunuz.
Çocuk gelişimi mezunlarına kadro yok İlahiyatçılara var
Fatma: Bu mesele de trajikomik bir durum daha var. Bizler hem kız meslek lisesi mezunuyuz hem de çocuk gelişimi bölümünde önlisans okuduk. Ancak lisans mezunu İlahiyatçılar, kurslara giderek bizim 4 yıl lise + 2 yıl üniversite 6 yılda aldığımız diplomayı 6 ayda alacaklar.
“İki yıllıklara kadro yok” diyorlar ancak o İlahiyat bölümü mezunlarına biz ders veriyoruz. Onlar bizim ders verdiğimiz kurslardan aldıkları belgelerle kadro alabiliyorlar ama biz alamıyoruz. Madem ilahıyatçılara bu hakkı veriyorsun, bu demektir ki bu bölümde kadro açığı var. O zaman onlara değil de önlisans mezunlarına kadro aç, biz de öğretmen olalım.
Sendika.Org