Tarih boyunca birçok saldırıya uğradı Doğu Slavları’nın yaşadığı bugünkü bölge. Yani Rusya yani Ukrayna yani Beyaz Rusya. Avarlar, Hazarlar, Varyaglar, Peçenekler, Kumanlar, Fransızlar, Almanlar, İsveçliler, Moğollar vb. birçok kavmin taarruzuna ve sömürüsüne maruz kaldı. Bu taarruzlara karşı genelde halk olarak tesanüt içinde baş kaldırdılar ama knezlerin, patriklerin, çarların, boyarların, kulakların cephe gerisindeki saltanatını sürekli göz […]
Tarih boyunca birçok saldırıya uğradı Doğu Slavları’nın yaşadığı bugünkü bölge. Yani Rusya yani Ukrayna yani Beyaz Rusya. Avarlar, Hazarlar, Varyaglar, Peçenekler, Kumanlar, Fransızlar, Almanlar, İsveçliler, Moğollar vb. birçok kavmin taarruzuna ve sömürüsüne maruz kaldı. Bu taarruzlara karşı genelde halk olarak tesanüt içinde baş kaldırdılar ama knezlerin, patriklerin, çarların, boyarların, kulakların cephe gerisindeki saltanatını sürekli göz ardı ettiler. Bolşevik devrimi ile bu paradigmayı alaşağı ettilerse de hantal ve kifayetsiz bürokrasinin basiretsizliğiyle yeniden uygar dolandırıcıların (Batı’nın “demokratik” devletleri) kapanına kısıldılar. Renk renk devrimler sayesinde birbirini öbek öbek boğazlayacak duruma geldiler. Bir taraf, 26 “malikanesi” olan imanlı oligark bay Putin’e secde ederken diğer taraf Batı’nın kuklası konumundaki Poroşenko’ya göbekten bağlanmış durumda. Aslında vatanı savunmanın bir kapitalist çeteyi bir başka kapitalist çeteye karşı savunmak olduğunun bilincinde değiller hala. Sovyet muhalifi sosyolog Aleksandr Zinovyev’in dahi yıllar sonra iade-i itibar ettiği Lenin’in finans-kapital hakkındaki tezleri çabuk unutuldu Slavların yurdunda.
Diğer taraftan Batı’nın insan kılıklı canavarları Gürcistan, Suriye ve Ukrayna bağlamında yaşadıkları hegemonya kaybının sancıları içindeler. “Dünyanın efendisi” olma payeleri tehdit altında. Kurgusal beygirleri (Poroşenko-Kolomoyskiy) mahmuzlayarak sarsılan otoriteyi, Ukrayna’da yeniden tesis etmenin peşindeler. Fakat plan tutmamaktadır. Ejderha dişleri ekip pire biçtiler. Kırım’dan sonra Ukrayna’nın sanayi bölgeleri yani şahdamarı (Donetsk ve Lugansk) da her an Novorossii yani “yeni Rusya” adı altında Rusya’ya iltihak etmek üzere. Yaptırımlarla terbiye etmeye çalıştıkları Rusya’da Batı karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı (ksenofobiya) ise had safhada. Charlie Hebdo katliamını -Fransa’da gerçekleştiği için- sevinç çığlıkları içinde haykıran Kremlin destekli peder Dmitriy Tsorionov hiç şaşırtmadı bizi.
Cümbür cemaat Afrika davuluyla sefere çıkan Batı’nın Ukrayna adımı, Rusya’daki müzminleşmiş itisaf mekanizmasını ve ifna düzenini güçlendirmekten öteye geçemedi. Putin ve Patrik Kiril’in milyarlarca dolarlık saraylarına kahredici bir toplumsal destek sağlamaktan öte bir anlamı yok. Mali, diplomatik ve enerji alanındaki yaptırımlarla Rusya’yı izole etmeye çalıştılar ama süreç bumerang etkisi yaptı. Nitekim birkaç ay önce Almanya’nın önemli metal şirketlerinden Rheinmetall, Ural’da planladığı 100 milyon avroluk projeyi iptal etmek zorunda kalmıştı. Yetmedi! Almanya’nın ihracat hacmi yüzde 20 azalmış durumda. Ukrayna’yı derdest edeyim derken Rusya’yı yani devasa pazarlarını kaybetmek üzereler. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak bu olsa gerek.
Kısacası elindeki demir sopayla “putperestleri” hizaya getirmeye çalışan tılsımlı Obama ve müstevli yönetiminin otorite bunalımı devam etmektedir. Ateşkeslerle süreci stabilize etmeye çalışsalar da Ukrayna’nın coğrafik olarak inhilal olması artık kaçınılmaz. İhracat kaybına uğrayan Avrupalı baronların da yaptırımlar konusunda sabırlı ve metanetli olacakları bir muamma. Yürüttükleri iç mali politika ve dış militarist program cephe gerisinde tazyik yaratmakta; kitlelerin tansiyonu günden güne yükselmektedir.
Kanını ve iliğini emdikleri Yunanistan çatlak verdi, sıra İspanya’da. Emek özgürleştikçe devlet işlevini yitirmeye başladı. Emeği esir alan neo-liberal ekonomik politikalar can çekişiyor. Aynı son, Putin’i de bekliyor. Ukrayna Savaşı, onun için soluk alma ve ömrünü az da olsa uzatma fırsatı oldu. Avrupa, ABD ve Rusya halkı daha fazla bu kakavanlığa göğüs germemeli. Pauperizmden (kitlesel yoksulluk) çıkışın tek yolu Syriza, Podemos hatta Kürt siyasal hareketi gibi sol devinimleri model alarak kıyam etmektir. Özellikle 21. yüzyıl, kadının temel rol oynayacağı devrimler dönemi olacaktır. Ataerkil sosyalist mekanizma, cinsiyetçi-muhafazakâr-gerici monarşiler ve eğlence kültürü pazarlayan Batı tipi liberal demokrasi kadının gücü karşısında hercümerc olacaktır. Karl Marx’ın dediği gibi “İnsan tarihin öznesidir değişir, değiştirir.”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.