Sanayinin sıvı ve gaz çöpleri hakkında sayılar yoktur ve bu sayılar büyük ihtimalle Ergene, Gediz, Kızılırmak gibi nehirlerde yüzmektedir! 5 Temmuz 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Atık (çöp) yönetimi genel esaslarına ilişkin yönetmelik”in 2.maddesi bu yönetmeliğin EK-IV’de çizelgesi verilen atıkları (çöpleri) kapsadığını belirtmektedir. Peki neler vardır bu çizelgede? Bir göz atalım. Ama önce yönetmeliğin verdiği […]
Sanayinin sıvı ve gaz çöpleri hakkında sayılar yoktur ve bu sayılar büyük ihtimalle Ergene, Gediz, Kızılırmak gibi nehirlerde yüzmektedir!
5 Temmuz 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Atık (çöp) yönetimi genel esaslarına ilişkin yönetmelik”in 2.maddesi bu yönetmeliğin EK-IV’de çizelgesi verilen atıkları (çöpleri) kapsadığını belirtmektedir. Peki neler vardır bu çizelgede? Bir göz atalım. Ama önce yönetmeliğin verdiği çöp tanımına bakalım. Çöp “herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan EK-I’de yer alan sınıflardaki herhangi bir maddeyi, EK-IV’de verilen çizelgeyi ifade etmektedir. EK-I’deki çöp sınıfları ise biraz belirsiz olup kimilerini burada belirtelim: standart dışı ürünler (Neyse?), son kullanım tarihi geçmiş ürünler, kullanılmayan kısımlar, endüstriyel işlem kalıntıları, hammadde çıkarılması ve işlenmesinden kaynaklanan çöpler, yasa ile kullanımı yasaklanmış ürün, madde ve materyaller (kullanımı yasak ise nasıl çöp olabiliyor?) gibi sınıflar bulunmaktadır.
Sınıflama ile çizelge arasındaki ilişki de açık değildir ve aralarında uyum yoktur. Gelelim çöp çizelgesine: Bu çizelgede çöpler 20 başlık altında toplanmıştır. Kısaca bu başlıkları verelim: Madenler (aranması, çıkarılması ve kimyasal işleme tabii tutulması), tarım (bahçıvanlık, su kültürü, ormancılık, avcılık ve balıkçılık gibi etkinliklerde tarım içindedir), ahşap işleme (kağıt-karton, mobilya), deri (tekstil), petrol rafinasyonu (doğalgaz saflaştırma ve kömürün pirolitik işlenmesi), anorganik kimyasal işlemler, organik kimyasal işlemler, astarlar (boyalar, vernikler, yapışkanlar, yalıtıcılar, baskı mürekkepleri), fotoğraf endüstrisinden kaynaklananlar, ısıl işlemler, metal ve diğer malzemelerin kimyasal yüzey işlemi ve kaplanması (demir dışı hidrometalürji), yağ ve sıvı yakıt çöpleri, metallerin ve plastiklerin fiziki ve mekanik yüzey işlemleri, çöp organik çözücüler, soğutucular ve itici gazlar, çöp ambalajlar (bezler, filtre malzemeleri, koruyucu giysiler), çizelgede başka bir şekilde belirtilmemiş çöpler, inşaat ve yıkım çöpleri, insan ve hayvan sağlığı ve bu konularda araştırmalardan kaynaklanan çöpler, çöp yönetim tesislerinden (atık su tesisleri, insan tüketimi ve endüstriyel kullanım için su hazırlama tesislerinden kaynaklanan) ve ayrı toplanmış fraksiyonlar dahil BELEDİYE çöpleri (yani EVSEL çöpler ve benzeri ticari, endüstriyel ve kurumsal çöpler).
20 başlık ayrıca kendi içinde daha özgün çöp bölümlerine ayrılmıştır ve tehlikeli olanlar ise bir yıldızla (*) belirtilmiştir. Tehlikeli çöplerin nasıl toplanacağı ve bertaraf edileceği ayrı bir yönetmeliğe tabiidir. Örneğin tarım bölümünde tarım, bahçıvanlık, su ürünleri üretimi, ormancılık, avcılık ve balıkçılıktan kaynaklanan, et balık ve diğer hayvansal kökenli gıda maddelerinin hazırlanmasından ve işlenmesinden kaynaklanan, meyve, sebze, tahıl, yenilebilir yağlar, kakao, kahve, çay ve tütünün hazırlanmasından ve işlenmesinden; konserve üretiminden, maya ve maya özütü üretiminden, molas hazırlanması ve fermantasyonundan kaynaklanan, şeker, süt ürünleri üretiminden kaynaklanan, unlu mamuller ve şekerleme endüstrisinden kaynaklanan, alkollü ve alkolsüz içeceklerin üretiminden kaynaklanan çöpler gibi alt bölümler vardır. Yine bu alt bölümler içinde çöpler daha açık şekilde tanımlanmışlardır.
Sanayi çöpleri evsel çöplerinden daha fazladır ve daha tehlikelidir.
Bu çizelgede dikkatimizi çeken nokta şudur: 20 bölüm halinde sunulan çizelgede sadece 20. bölüm belediye çöplerini ilgilendirmektedir. Belediye çöpleri içinde de evsel çöplerin yanında benzer ticari, endüstriyel(?) ve kurumsal çöpler bulunur. Geri kalan maden, tarım, sanayi ve inşaat ile ilgilidir ve çöplerin çok önemli bir bölümü bu sektörlerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca tehlikeli çöpler de bu sektörlerle ilgilidir. Pek bu çöplerin miktarı nedir? Bu çizelgeye göre hazırlanmış bir çöp miktarı var mıdır ya da çöp istatistikleri neden bu çizelgeye göre düzenlenmemektedir? Maden, tarım, sanayi ve inşaat çöplerinin akıbeti nedir? Ne kadar kısmı sektör içinde geri kazanılmaktadır? Ne kadar kısmı, ne şekilde toplanmaktadır? Ne kadarı çöplüklere ya da doğaya gitmektedir? Şimdi gelelim istatistiklere. 2004 yılında yayınlanan “Sanayi grubuna göre yaratılan endüstriyel KATI çöp miktarı” toplam 17 milyon 497 bin 482 tondur. Geri kazanılan ve yeniden kullanılan miktar 1 milyon 345 bin 507 ton, satılan ve hibe edilen miktar 7 milyon 942 bin 758 ton ve bertaraf edilen miktar ise 8 milyon 209 bin 217 tondur. Bu sayılar sadece 2814 şirket ile ilgilidir! Ülkemizde imalat sanayiinde herhalde bu kadar az sayıda şirket yoktur.
Elimizdeki çöp çizelgesine göre örneğin madenler, tarım, petrol rafinasyonu, anorganik ve organik kimyasal işlemler, fotoğraf sanayi, inşaat ve yıkım gibi kalemler ve buralarda faaliyet gösteren şirket ve çöplerinin miktarı yoktur. Ayrıca bu sayılar sadece KATI çöpler ile ilgilidir. Sanayinin sıvı ve gaz çöpleri hakkında sayılar yoktur ve bu sayılar büyük ihtimalle Ergene, Gediz, Kızılırmak gibi nehirlerde yüzmektedir! Geri kazanılan miktar ise %1 bile değildir. Satılan ve hibe edilen katı çöp miktarlarının anlamı ve akıbeti nedir? Bunlar geri dönüşüme tabii oluyorsa neden ayrı başlık altında ele alınmaktadır? Bertaraf edilen miktar ise % 55’e yakın olup düzenli depolama, gelişigüzel atma, gömme, nehre, denize dökme, dolgu, tesiste depolama ve diğerlerin oranı ise %81’dir. Belediye çöplüğüne giden %18, yakılan miktar ise %1’dir. Sanayi çöpleriyle ilgili sayılar eksik, anlamsız olup akıbeti meçhuldür, daha doğrusu doğada kendine yer bulmaktadır.
Gelelim 2012 yılının istatistiklerine: TÜİK verilerine göre 2012 yılında imalat sanayinin çöp miktarı 14 milyon tondur. 2004 yılına göre çöp miktarı yaklaşık 4 milyon ton azalmıştır! Bu çöplerin % 5’i tesisi bünyesinde geri kazanılmış, %43’ü satılmış ya da lisanslı çöp bertaraf ve geri kazanım firmalarına gönderilmiş, %33,5’i düzenli depolamaya gitmiş, %3,8’i çöplüklerde bertaraf edilmiş, %11’i işyerinde depolanmış, %1,1’i yakılmış (ko-insinerasyon) ve %2,6’sı ise diğer yöntemlerle bertaraf edilmiştir. Satılan ya da firmalara verilen %43’lük çöpün ne kadarı geri kazanılmış ya da nasıl bertaraf edilmiştir? Satılan çöplerden sanayi ne kadar kazanmıştır? Bu konuda bir bilgi yoktur. Çöplerin %34’lük bir bölümü de düzenli depolamada beklemektedir! Ancak bu 14 milyon ton çöp sadece 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerleriyle ilgilidir ki bu da imalat sanayinin %3’ünü temsil etmektedir. Oysa imalat sanayinin %92’si 19 ve daha az çalışana sahip işyerlerinden oluşmaktadır ve bu işyerlerinde ne kadar çöp üretildiğine ait bir bilgi yoktur.
Çöpün simgesi: Plastik poşet
Dolayısıyla imalat sanayinin ürettiği çöp 14 milyon tonun çok çok üzerindedir ve akıbeti bilinmemektedir. Liberal kapitalist sistem üretimden çok tüketime ilgi duyar. Yeni ürünleri reklamlarla duyurarak ihtiyacınız olmasa da tüketmenizi ister. Bu nedenle dikkatler üretim aşamasında ne kadar çöp üretildiği üzerine değil de hep ev çöplerine çevrilmiştir ve sürekli olarak tüketicilere “aman çöpünüzü ayırın, geri dönüşüme gidecek olanları çöpe atmayın” sözleri tekrar tekrar söylenmektedir. Ev çöpleri sanayi çöplerinden azdır, tehlikeli çöp hemen hemen yoktur. Ev çöpünün simgesi de plastik poşettir, torbadır. Evet dünyada her yıl 1 TRİLYON POŞET tüketilmektedir. Son zamanlarda biyo-çözünür poşet reklamları yapılmaktadır ama kimi ülkeler artık bu poşetlerin kullanılmasını yasaklamaya başlamıştır. İrlanda poşete koyduğu vergi ile tüketimini %92 azaltmıştır. Kaliforniya’da 2016 yılından itibaren küçük dükkanlar, eczaneler artık müşterilerine poşet vermeyecektir. Bangladeş’te plastik poşet yüzünden rögarlar tıkanmakta ve sel baskını daha da artmaktadır. Nehir, deniz ve okyanuslar, mangrovlar plastik poşetin işgali altındadır. Marketten aldığımız onlarca poşeti çöp torbası olarak kullanıyoruz. Örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
Çevreye ve insan sağlığına zarar veren bir çöp söz konusu ise yapılacak şey üretimini yasaklamaktır. DDT ilacı bu nedenle yasaklanmıştır. Plastik poşetin üretimi yasaklanabilir ve poşet yerine kullanılacak, ömrü uzun, çevreye zarar vermeyen araçlar vardır, bulunabilir. Gözlerimizi bir an olsun tüketim yerine biraz da üretime çevirmeliyiz. Çöpün geri kazanımı ve dönüşümü sadece ev çöpleriyle ilgili bir konu değildir. Kuşkusuz çöpün evde ayrımı ve ayrı toplanması ve değerlendirilmesi önemlidir ancak ev çöpleri devede kulak gibidir ve imalat sanayi, tarım ve inşaat ve hafriyat çöplerinin akıbeti bilinmeden ve geri dönüşümü sağlanmadan sürekli olarak tüketicileri sorumluluk altına sokmak yanlıştır. Çöp çizelgesinde belirtildiği şekilde imalat sanayi, tarım ve inşaat ve hafriyat çöplerinin istatistikleri ortaya çıkarılmalı ve gerekirse doğaya dökülen çöpler için cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Sadece kağıt-karton, plastik pet şişe, cam ve biraz da pil, kızartma yağı, eski lastik toplamakla çöp ve geri dönüşüm başarılı olamaz. Çöpten elde edilecek hammadde ve gelir de tüketicilere yansıtılmalıdır. İmalat sanayinde geri dönüşümle elde ettiği ucuz hammaddeyi fiyatlarına yansıtmalıdır ama ne yazık ki elde edilecek kâr düşünülmektedir. Plastik poşet kullanırken bu yazdıklarımızı gözden geçirmekte fayda vardır ve plastik poşeti üreten sanayinin ne kadar çöp ürettiğini ve bu çöplerin nereye gittiğini bilmek hakkımız olmalıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.