Artık anlaşılması gereken, bu hesaplaşmalardan demokrasi çıkmayacağıdır. Dün çıkmadı, işte. Bugün de çıkmayacak 12 Eylül… Ordu, “emir-komuta zinciri içinde” yönetime el koydu. Binlerce komünist, solcu, aydın, işçi zindanlara atıldı, sürgün edildi, işkencelerden geçirildi. İdamlar oldu. Vurulup öldürülenler oldu. Siyasi partiler, sendikalar kapatıldı. 90’lar… JİTEM konuşulmaya başlandı bu ülkede… Sayıları bilinmeyen yüzlerce belki binlerce insan katledildi, […]
Artık anlaşılması gereken, bu hesaplaşmalardan demokrasi çıkmayacağıdır. Dün çıkmadı, işte. Bugün de çıkmayacak
12 Eylül… Ordu, “emir-komuta zinciri içinde” yönetime el koydu. Binlerce komünist, solcu, aydın, işçi zindanlara atıldı, sürgün edildi, işkencelerden geçirildi. İdamlar oldu. Vurulup öldürülenler oldu. Siyasi partiler, sendikalar kapatıldı. 90’lar… JİTEM konuşulmaya başlandı bu ülkede… Sayıları bilinmeyen yüzlerce belki binlerce insan katledildi, sorgusuz, yargısız. Sonra bir hesaplaşma yaşandı, Milenyumda. AKP-Cemaat ve kimi liberal çevreler, askeri vesayetle hesaplaştılar. Pek çoğu yasa ve ahlak dışı yollarla elde edildiği ya da üretildiği artık ortaya çıkan belgelerle yeni Türkiye dizayn edildi. Bu belgelerle pek çok insan yıllarca cezaevlerinde tutuldu. Henüz basılmamış bir kitap, polis baskısıyla, tehditlerle bilgisayarlardan silinmeye çalışıldı: Bugün, benzer yöntemlerle yaşanmakta olan hesaplaşmanın “özgür basın”(!) tarafında olanlarca.
Diyorlar ki, bunların hepsi faşizm. Eyvallah!
Ama faşizm her zaman vardı. Ve bütün bu hesaplaşma sürecinin geri planında, solun parça parça edildiği, sendika hareketinin etkisizleştirildiği, “demokratik kitle örgütleri”nin, “sivil toplum kuruluşları”na evrilerek likide edildiği yılları yaşadık. Taşeron manyaklığını, bunun neden olduğu binlerce iş cinayetini, milyonlarla ölçülen işsizliği, karanlığı, umutsuzluğu gördük. Rant için kentlerin, doğanın acımasızca yağmalandığını gördük. Görüyoruz. Sermaye el değiştirdi, değiştirmekte… Bu birbirleriyle “hesaplaşanlar” bütün bu insafsız, vicdansız dönüşümün mimarları oldular, hamileri oldular. Yıllar içinde böyle değişti Türkiye. Bu hesaplaşmalarla değişti.
Artık anlaşılması gereken, bu hesaplaşmalardan demokrasi çıkmayacağıdır. Dün çıkmadı, işte. Bugün de çıkmayacak. Kimi sermaye ve çıkar çevrelerinden beslenen bu hesaplaşmalarda taraf olarak faşizme karşı durulamaz. Gerici siyasi kliklerden bugün birine yarın diğerine güç vererek faşizme karşı durulamaz. Dün, değil bir hamle sonrasını, burnunun ucunu dahi göremeyen kimi siyaset erbabınca “demokrasi kahramanı”(!) ilan edilenler, bugün gerici/dinci “özgür basın”(!) üzerinde terör estiriyor. “Özgür basın”(!)
Bunların, bu hesaplaşanların alayına karşı durmadan demokrasiye açılmayacak yolumuz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.