Uzun, kirli ve birçok gücün içinde olduğu planlarla Kobanê saldırıları başladı. Saldırılar 50. gününü geride bıraktı. Oyun, plan, entrika ve kirli hesapların hiçbir tutmadı. Çünkü Kobanê’de dünyada eşi benzeri az görülür bir direniş gösterildi. İnsan yüreği ve iradesiyle tank, top, füze, havan… Kısacası her türlü son model teknolojik savaş silahlarına karşı duruldu. Bu aynı zamanda […]
Uzun, kirli ve birçok gücün içinde olduğu planlarla Kobanê saldırıları başladı. Saldırılar 50. gününü geride bıraktı. Oyun, plan, entrika ve kirli hesapların hiçbir tutmadı. Çünkü Kobanê’de dünyada eşi benzeri az görülür bir direniş gösterildi. İnsan yüreği ve iradesiyle tank, top, füze, havan… Kısacası her türlü son model teknolojik savaş silahlarına karşı duruldu. Bu aynı zamanda insan iradesinin neyi değiştirebileceğine dair bir kanıt oldu. Bu durum tamamen inanılan bir düşünce, bağlı olunan toplumsal değer ve ata, dede topraklarından kaynağını aldı. Kendi yurdunu savunmaktan ibaretti. Hiç kimsenin beklemediği ve kısa sürede teslim alınacağı hesabıyla örgütlendirilen bu saldırılar onlarca genç yüreğin ölümsüzleşmesiyle boşa çıkarıldı. Gösterilen bu direniş uluslararası alanda, bölgede ve tüm karşıt ve ittifak halinde olan tüm güçler içinde bir deprem etkisi yarattı. Bu direnişle ittifak halinde olan güçler daha fazla güçlendiler. Zira onlarda artık ittifaktan öte şeyler yapmaya başladılar. Karşıt olan güçler ise deprem etkisi yaratan bu direnişin sarsıntısıyla biraz daha sarıldılar. Ve depremin artçı şokları şekilde kendini gösteren sarsıntılardan bir türlü kurtulamadılar. Depremin artçı şoklarının etkisiyle sıtmaya tutulmuşçasına sarsılmaya devam ediyorlar.
Kobanê direnişinin yarattığı deprem etkisinden şüphesiz en fazla etkilenen ve bundan dolayı sarsılmaya aralıksız bir şekilde devam eden ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu başta olmak üzere AKP yöneticilerinin bir tek çıkıp “yaşasın IŞİD” demedikleri kaldı. Yaşadıkları sarsıntılar sadece iç ve dış siyasetleriyle sınırlı kalmadı. Öyle ki ruhsal yapıları üzerinde de ciddi tahribatlar yarattı. Her gün sınırlardan geçmek isteyen Rojavalı gençlere mermi sıkıp canlarını alan Türk askerlerinin Genelkurmay Başkanı, sınırdan IŞİD’lileri geçirirken suçüstü yakalanmalarına karşılık “uyarı yaptık” açıklamasını yapmaya kadar vardı bu sarsıntılar. Kobanê direnişinin yaptığı deprem etkisi sadece Türkiye de sarsıntılara neden olmadı. Bölge ve uluslararası alanın tamamında böyle bir etki yarattı. Çünkü ABD ve Batılı ülkelerin 20. yüzyılda bölgede işgal, talan üzerine kurdukları ilişki, ittifak ve dengelerini yıktı. Yerine yeni dengelerin oluşmasının güçlü zeminini yarattı. O yüzden Türkiye ile ABD’nin baştan beri var olan çelişkisini giderek daha derinleştirirken yerine yeni denge ve ittifakların oluşmasına yol açtı. ABD ve koalisyon güçleri bu yüzden Kürtlerle, özgürlükçü Kürtlerle ittifak ve ilişki arayışı içine girdi. ABD’nin içine girdiği yeni ilişki, ittifak ve denge arayışını yetkilileri açık bir dile dile getiriyorlar. Önceki gün yapılan bir açıklama ile Suriye’deki sorunu çözmek için Esad ile görüşmeler yoluyla bir çözümü gidecek yeni ve ılımlı bir oluşum için çalıştıklarını da açıkça ifade ettiler. ABD ve batılı ortaklarının bu ilişki ve ittifak arayışının içinde elbette ki birçok oyun ve palan var. Bu ilişki ve ittifak arayışının stratejik olup olmadığı da tartışma konusu. ABD ve müttefikleri bu ilişki, ittifak ve yeni denge arayışında Kürtler önemli bir aktördür. En azından şimdiye kadar ortaya çıkan veriler bunu gösteriyor. Ancak daha şimdiden bu ittifak, ilişki ve daha doğrusu yakınlaşmaya karşı oluşturdukları denge dağılan güçler ciddi bir rahatsızlık içinde olduğu görülüyor. Kobanê direnişinin ortaya çıkardığı yeni ittifak, ilişki ve denge arayışına karşı en fazla rahatsızlık duyan ülkeler Suriye Baas rejimine açık destek veren Rusya ile İran gelmektedir. Bu her üç ülkede bölgede ortaya çıkan stratejik olup olmadığı henüz çok netleşmeyen Kürt merkezli dengenin ortaya çıkmasını çok kolay kolay hazmedemeyecekler. Bunun bozulması Kürtlerin Rojava’dan başlanarak yeniden ezilmesi, katliamdan geçilmesi için bazı planlar yapacaklardır. Suriye Baas Rejimi gücü olmadığından açıktan bir şey yapmayabilir. Ancak gizli kapalı yapılacak bazı anlaşmalar içinde yer alması olasılıklar dahilindedir. Bunun yanı sıra etkili olduğu ya da olmak istediği alanlarda bazı girişimlerde bulunabilir. Örneğin bu günlerde Hasekê taraflarında Kürtlere yönelik saldırılar biçiminde bazı gelişmeler yaşanırsa bunun Suriye merkezli olduğu bilinmek durumunda. Rusya daha çok uluslararası alanda diplomatik ve siyasal girişimlerle bazı bu gelişmeleri bozma yönünde adımlar atabilir. 2. Cenevre Konferansı’na Kürtlerin bağımsız ve üçüncü bir taraf olarak katılması önünde engel olan ülkenin Rusya olduğunu unutmamak gerekir.
İran, Irak’ta ve Güney Kürdistan’da bazı oyun, entrika ve planlarla Kürtlere darbe vurmaya çalışabilir. Zira hala IŞİD Şengal ve Irak’ın bazı yerlerinde etkili olmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra yine kendi içindeki Kürtlere yönelebilir. Zira Kobanê direnişini sahiplenmek, arkasında olduğunu göstermek için en güçlü çıkışın yapıldığı yer Doğu Kürdistan oldu. Yeniden bazı idamlar gerçekleştirerek Kürtlere gözdağı vermeye çalışabilir. Bütün bunlar Kobanê direnişinin yarattığı deprem etkisinden dolayı dağılan dengelerden rahatsızlık duyan, egemenliklerinin sınırlandığını düşünen güçlerin Kürtler lehine gelişmekte olan süreç karşısında oluşturduğu tehlikeyi gösteriyor. Ancak Kürtler birlik yolunda attıkları adımlara yeni halkalar ekleyerek aşabilirler. Yine dar parça ve bölge hesapları yapılması durumunda Kürtlere kaybettirir. En başta da direnişin deprem etkisinden bu hesaplara girenler etkilenir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.