Ülkemiz yakın zamana kadar ideolojik mücadele geleneği güçlü bir sola sahipti. Kılı kırk yaran ve bunu mücadelenin sorunlarının çözümü amacıyla yapan devrimci hareketler, partiler, yayınlar vardı. Son dönemlerde (tarih vermemeyi tercih edeyim) ideolojik mücadele ya hakaret derekesine indirgendi ya da fikrin veya pratiğin gerçekten eleştirisi bir hakaret olarak algılandı, hatta kimi durumlarda eleştiren eleştirisi nedeniyle […]
Ülkemiz yakın zamana kadar ideolojik mücadele geleneği güçlü bir sola sahipti. Kılı kırk yaran ve bunu mücadelenin sorunlarının çözümü amacıyla yapan devrimci hareketler, partiler, yayınlar vardı. Son dönemlerde (tarih vermemeyi tercih edeyim) ideolojik mücadele ya hakaret derekesine indirgendi ya da fikrin veya pratiğin gerçekten eleştirisi bir hakaret olarak algılandı, hatta kimi durumlarda eleştiren eleştirisi nedeniyle hakarete uğradı. Neyse lafı uzatmadan konuya gireyim.
Konu ‘Birleşik Haziran Hareketi’. Daha önce de bu konuda yazmak istedim ancak yeni hakaretlerle karşılaşmak, yine bağcıyı dövme suçlamasına maruz kalmak kaygısıyla işin doğrusu ağırdan alıyordum. Çünkü “neden, nasıl” diye sorduğumuzda defalarca “kendimizi ÖDP karşıtlığı üzerinden var etmeye çalışmakla” suçlandık; gerisi, olmadık tavır ve davranışlar ve hakaretler.
Birleşik Haziran Hareketi’ne dair söyleyecek çok şey var. Ama ben söylemeden önce kafama takılan bazı soruları sormak istiyorum. HTKP MK üyesi Erkan Baş’ın yazısı üzerine bu yazıyı kaleme aldığımdan ÖDP düşmanlığı yaftasını bir kez daha yemekten yırtma şansı elde ederken, HTKP düşmanlığı yapmış sayılmamayı da ümit ediyorum.
İlk sorularım Erkan Baş dostumun yazısından: “HAZİRAN Hareketi henüz kuruluş aşamasında, dolayısıyla her başlığı ayrıntılı olarak ele almış, değerlendirmiş ve ortaklaşmış durumda değil. İçinden geçtiğimiz günlerde yerel meclislerimizin kuruluşları devam ediyor. Bu belli bir zaman alacak ve büyük olasılıkla Aralık ayının sonunda toplanacak olan Türkiye Meclisi pek çok başlığa dair ortak cevaplarımızı üretecek.” Dedikten sonra da “HAZİRAN bir seçim ittifakı veya seçimlere dönük bir arayışın ürünü değildir” diyor sevgili Erkan. Sanırım bu kişisel fikri (ya da HTKP’nin fikri) çünkü az önce belirttiği gibi henüz bu konuda bir netlik yok, BHH içinde bu konuda başka düşünce sahipleri de var. Zaten “Eğer bu iddia hayat bulur ve Türkiye’de seçimler önemini korumaya devam ederse, bir halk hareketi olarak HAZİRAN da elbette seçimlerde halkın kendi seçeneğini, düzen dışı bir alternatifi ortaya çıkarmanın yollarını tartışmalı. Ancak önce bunun bir ihtiyaç olarak ortaya çıkacağı örgütlülüğün yaratılmasına odaklanmak daha doğru bir tercih olur” cümlesini de açık kapı olarak mı anlamalıyım? Bu başlıktaki asıl cevabı Aralık sonunda (yani 2015’in başında) büyük olasılıkla toplanacak Türkiye Meclisi üretecek. Ama Meclis toplandığında seçimlere (zamanında yapılırsa) altı aydan az zaman kalmış olması sorun oluşturmaz mı? Ya da anlaşmazlık olduğunda daha ilk sınavında ‘Birlik’ ortak tutum alamazsa inandırıcılığı sarsılmaz mı? Yoksa seçimlere girmek konusunda kararlı olanların dediği şimdiden kabul mü? (ÖDP’nin ilk seçim sıkıntısının sonuçlarını hatırlatayım). Kürt Sorunu, HDK, Kobanê gibi konularda da sanırım ortak görüş yok. Bir sorumu da en sona bırakarak kafama takılan, tüm kurucu ve bileşenlerini de ilgilendiren diğer sorulara geçeyim.
BHH, bir “sol birlik” midir, “birlikte mücadele zemini midir”, “birleşik muhalefet” aracı mıdır? Başka bir deyişle ‘cephe’, ‘parti’, ‘eylem birliği’ gibi bilinen tanımlardan hangisinin işlevini yerine getirmeyi amaçlıyor? Adlandırmada ve işlev tanımında bir ortaklık var mıdır?
BHH, kurucusu olmanın veya bileşeni olmanın kıstasları belli midir? Mesela partilerin mi, örgütlerin mi, kişilerin mi birliği? Yoksa hepsinin karışımı mı?
BHH, CHP ile seçim ittifakına veya HDP ile bir seçim ittifakına nasıl bakıyor? CHP ile seçim ittifakı bir veya birkaç kurucu kişinin CHP’den milletvekili yapılmasını da içeriyor mu? Veya bu konuda bir netlik var mı?
Kurucusu olmanın kıstasları arasında hiç kuşkusuz neoliberalizme ve onun her türden siyasal, ekonomik, kültürel türevlerine de karşı olmak vardır. Buna rağmen yine de sorayım. Taşeronlaştırmaya karşı mıdır, karşıysa taşeronlaştırma sistemini faaliyet alanlarında uygulayanlar kurucusu veya katılımcısı olabilir mi? Hareketinizin kurucusu veya bileşenlerinin çalıştırdığı işçilerin yasal, sınıfsal, sendikal haklarına saygı göstermeleri, kayıtsız şartsız tanımaları, çalışma saatleri ve fazla mesai haklarını tanımaları ve mobbing uygulamamaları bir zorunluluk mudur? Yoksa o alana girmiyor musunuz? Bileşenlerinin ve kurucularının, yönetiminde bulunduğu örgütlerde demokratik işleyişe uyup uymaması Hareketinizi ilgilendirir mi? Bunlar önemli soru(n)lar mı yoksa BHH bu tür soruları esasa dair olmayan tali ayrıntılar olarak mı değerlendiriyor?
Son sorum “HAZİRAN, eşitlikçi, özgürlükçü, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir ülkenin kuruluşuna katkı yapmak için yola çıkmış bir halk hareketidir” cümlesinden anladığım bu ismi kendinize bayağı yakıştırmış, kendinizi halk hareketi olarak da tanımlayıp Haziranla da özdeşleştirmişsiniz. Biraz erken değil mi? Keşke meydana çıkıp başarıları ortaya koyduktan sonra Dedem Korkut gelip boy boylayıp soy soylasaydı ve adınızı öyle alsaydınız daha iyi olmaz mıydı? Üstelik bildiğim kadarıyla Haziran konusunda bileşenleriniz bayağı farklı yaklaşımlara sahipler.
Temel başlıklarda ortak yanıtları net olmayan, temel konularda farklı düşündüğünü bildiğimiz bileşenlerden oluşan, henüz ne olduğu ve nasıl yapacağı net olmayan oluşumunuzun ileride bu soru ve konularda netleşip anlaşacağını; sorduğum soruların Hareketinize zarar verme niyetiyle sorulmadığına inanmanızı temenni ederek sorularıma açık, anlaşılır yanıtlar vermenizi diliyorum.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.