Yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi de sona erdi. Partiler, adaylar çalışmalarını yaptı, sonuçlar ortaya çıktı. Sevinenler ve de üzülenler oldu. Ancak yıllardır var olan bir sorun yine tam anlamıyla çözümlenemedi. Seçimlerde engelliler, yaşlılar ve kısıtlılar bir kez daha unutuldu. Birçok yerde engellilerin yaşadığı güçlükler gazetelerde veya televizyonlarda haber konusu oldu olmasına da her şey o […]
Yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi de sona erdi. Partiler, adaylar çalışmalarını yaptı, sonuçlar ortaya çıktı. Sevinenler ve de üzülenler oldu. Ancak yıllardır var olan bir sorun yine tam anlamıyla çözümlenemedi. Seçimlerde engelliler, yaşlılar ve kısıtlılar bir kez daha unutuldu.
Birçok yerde engellilerin yaşadığı güçlükler gazetelerde veya televizyonlarda haber konusu oldu olmasına da her şey o günde kaldı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen ardından bir rapor yayınlandı; “30 Mart 2014 Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları Ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Gözlem Raporu.”
Büyük çoğunluğunu engelli örgütlerinin oluşturduğu 48 dernek ve vakfı bir araya getiren “Bağımsız Seçim İzleme Platformu” tarafından hazırlanan rapor oldukça kapsamlı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesine yetişememiş olması üzücü, belki en azından duyarlılığın artırılmasına katkı sağlayabilirdi.
Bir önyargı olarak kabul edilmemeli, ancak rapordaki birçok tespitin Cumhurbaşkanlığı seçimi için de geçerli olduğu söylenebilir.
Önümüzde bir seçim daha var ve en azından bir şeyleri değiştirebilmek bakımından bu rapor önem taşıyor.
Raporda, 17 ili kapsayan izleme çalışmalarında “Uluslararası Gözlem İlkeleri Beyannamesi” davranış ilkelerine uygun hareket edildiği vurgulanmış.
Hazırlanan raporun tamamına internet ortamında ulaşmak mümkün, yazımızın sonunda adresine yer verildi. Bu yazımızda rapordaki birkaç noktaya dikkat çekmeye ve en azından takip edemeyenler açısından raporu biraz daha görünür kılmaya çalışacağız.
Raporda genel hatlarıyla bakıldığında Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk belgeleri ile ulusal düzeyde yürürlükteki hukuk düzenlemeleri arasında çelişkilere vurgu yapılmakta ve ulusal hukuk düzenlemelerinin “eşitsizlik yaratıcı etki”lerine değinilmektedir.
Bunlar arasında seçme ve seçilme yaşının 25 olarak sınırlandırılması, tutuklu ve hükümlülerin seçme hakkının kısıtlanması, adrese dayalı seçmen kütüklerinin evsizleri, çadırlarda yaşayanları, sığınma evlerindekileri dışlaması, propaganda ve yardımlar bakımından partiler ile bağımsız adaylar arasında eşitsiz koşullar olması sayılabilir.
Engelliler yönünden incelemede, ilk dikkati çeken unsur kayıtlı engelli seçmen sayısındadır. YSK tarafından 30 Mart seçimleri öncesinde 50 milyonu aşkın seçmen kitlesi içinde toplam engelli sayısı sadece 540 bin 669 olduğu açıklanmış. Raporda bunun Türkiye nüfusunun 12,29’unu engelli olarak saptayan resmi verilerle bir çelişki yarattığı belirtilmektedir.
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) engellilerin kendilerini seçmen kütüklerine kaydettirmeleri için yaptığı çağrının da bir anlamının kalmadığı, “formların verileceği muhtarlık ve adliye binalarının büyük çoğunluğu engellilerin erişimine uygun” olmadığı saptamasıyla ortaya çıkmaktadır.
Raporun öne çıkardığı konulardan bir tanesi de adaylık sürecinde partilerin tutumlarıdır. 30 Mart seçimlerinde adayların çoğunlukla parti genel merkezleri tarafından belirlendiği, bunun da zaman içinde lider hegemonyasına dönüştüğüne değinilmektedir. Partilerin rutini haline geldiği belirtilen bu durumun “dezavantajlı gruplara mensup bireylerin siyaset yapmaları ve partileri adına aday olabilmelerini” olanaksız kıldığı vurgulanmaktadır.
Bu genel gözlem ve tespitlerden sonra, seçimler sırasında karşılaşılan sorunlar genel hatlarıyla sıralanmaktadır.
17 ilde izleme yapılan yerlerdeki binaların önemli bir bölümünün (%63,6) “düzayak” olmadığı, yine bina girişlerinin büyük çoğunluğunda (%56,7) rampa bulunmadığı tespit edilmiştir. Oy kullanılan binaların yüzde 90,6’sında asansör olmadığı veya olsa dahi çalışmadığı anlaşılmıştır. Bu oranlar fiziksel engelliler ve yaşlılar açısından büyük ölçüde erişim engeli anlamına gelmektedir.
Seçim işlemleri sırasında tespit edilen ve hak ihlali olarak tanımlanan olgulara ilişkin raporda şu gözlemlere yer verilmektedir:
Sandıklara erişim engeli;
“30 Mart seçimlerinde engelli ve yaşlı seçmenlerin çoğunluğu oy kullanacakları sandıkların bulundukları yerlere erişememiştir. Bu durumdaki seçmenlere ya kucakta sandık alanına taşınarak, ya da sandık kurulu görevlileri nezaretinde açık alanda oy kullandırılmış, bazı seçmenler ise oylarını kullanamamıştır.” (Sf 72)
Gizlilik ihlali;
“Seçim günü gözlem yapılan birçok ilde oy verme gizliliği ve seçmenin oyunu bizzat sandığa atması hükmü özellikle engelli ve yaşlı seçmenlerin oy verme işlemi sırasında ihlal edilmiştir.” (Sf 72)
“Oy kullanacakları sandıklara erişemeyen engelli ve yaşlı seçmenlerin büyük bir bölümü oylarını çevrede bulunanların rahatlıkla görebilecekleri şekilde açık alanlarda kullanmak durumunda kalmıştır.” (Sf 73)
“Türkiye’de kamu idaresine bağlı olan cezaevleri, yaşlı bakım merkezleri, engelli bakım merkezleri, öğrenci yurtları ve kadın sığınma evlerinde seçmen statüsüne sahip yurttaşlar bulunmaktadır.” Bunlardan “az sayıda seçmenin bulunduğu (bazen 1-2 kişi) sandıklarda oy verme gizliliğinin sağlanmasının olanaklı olmaması sebebiyle seçmenler sandık başlarına gitmemiştir veya bu sandıklar için seçmen kütükleri güncel değildir şeklinde yorumlanabilir.” (Sf 76)
Öneriler;
Seçim sürecini birçok yönüyle inceleyen ve yapılan izleme sonuçlarını belirleyen raporda, çeşitli öneriler de sunulmaktadır. Bunlar arasında özellikle engellilere yönelik olanlarını şöyle sıralayabiliriz;
Seçimlerin siyasi partilerin dışında, bağımsız kurum ve kuruluşlarla izlenmesi, yaşanmakta olan birçok hukuksuzluğun yanı sıra ortaya çıkan sorunların da tespitinde önemli işlevler üstlenmektedir.
48 kuruluşun katkısıyla toplanan veriler, yine yetkin bir ekip tarafından rapor haline getirilmiş. Kutlanmayı ve daha da ötesi teşvik edilmeyi hak eden bir çalışma.
Ortaya koyduğu en önemli mesaj ise, engellilerin bir anlamda her seçimde, seçme ve seçilme hakkı bakımından ayrımcılığın kurbanları olduklarıdır.
Siyasi partiler başta olmak üzere tüm demokratik kurum ve kuruluşların, elbette Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) da yararlanmasını umut ediyorum!
Raporun tamamını aşağıdaki bağlantıdan inceleyebilirsiniz:
http://www.esithaklar.org/wp-content/uploads/2014/08/BAGIMSIZ-SECIM-IZLEME-PLATFORMU-son.doc
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.