Geçtiğimiz günlerde, IŞİD’in Erdoğan’a savaş açtığı iddiası, neredeyse bütün haber sitelerinde paylaşıldı. İlk akla gelen sorular: Bu haberin aslı var mıdır, ya da gerçekten AKP hala “terörist” demekten imtina ettiği IŞİD tehdidiyle karşı karşıya geldi mi? Yoksa dış politikadaki başarısızlıktan sıyrılmak ve yayılan IŞİD tehlikesinde asıl müsebbibin kendileri olduğu gerçeğini örtbas etmek için ufak ufak […]
Geçtiğimiz günlerde, IŞİD’in Erdoğan’a savaş açtığı iddiası, neredeyse bütün haber sitelerinde paylaşıldı. İlk akla gelen sorular: Bu haberin aslı var mıdır, ya da gerçekten AKP hala “terörist” demekten imtina ettiği IŞİD tehdidiyle karşı karşıya geldi mi? Yoksa dış politikadaki başarısızlıktan sıyrılmak ve yayılan IŞİD tehlikesinde asıl müsebbibin kendileri olduğu gerçeğini örtbas etmek için ufak ufak senaryolar yazılmaya mı başladı?
Bir film sahnesi hayal edin. Azmettirici var. Kendi hesabına tetikçilik yapacak birilerini buluyor, işe koşuyor. Ama bir süre sonra bu tetikçiler birer seri katile dönüşüyor ve tetiği kime çekecekleri giderek belirsizleşiyor. Böylece bu kuralsız tetikçilik, azmettiricisini avucunun içine alıyor. Azmettirici efendiler, namlunun kendilerine döneceğini gördükleri anda bu işten sıyrılmaya bakarlar. Ama kolunu kaptıranlar kolay sıyrılamazlar. Tetikçilerini beslemeye el altından devam ederler. Ne var ki, bütün gözler üzerlerinde ve yaptıkları herkesin dilindeyken bunu süzdürmeleri olanaksızdır. Bir kamuflaja ihtiyaç vardır. Bu kamuflaj, mağduru oynamaktır; besledikleri katillerin esas hedefinde kendileri varmış gibi gösterip, mağduriyet perdesi çekerler ve “mecburi işbirliğine” bu perdenin arkasında devam ederler.
Bu bir dizi film değil, AKP’nin IŞİD’le dansının öyküsüdür. AKP hiçbir vakit IŞİD için “terörist” ya da “katil” sözcüklerini kullanmadı. IŞİD’in Musul’a yöneldiği ilk saatlerde TRT “IŞİD adlı terörist örgüt” tanımlaması yaptı, ama saatler sonra ani bir çarkla haber dili, “IŞİD mensupları”na dönüverdi. En son Dışişleri Ahmet Davutoğlu, IŞİD’i terörist olarak adlandırmamak için oldukça yoğun çaba sarf etti. Dolandırarak “IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu. Eğer Irak’taki Sünni Araplar dışlanmamış olsaydı böyle bir öfke birikmesi olmazdı” dedi.
Şimdi gelelim bu El Bağdadi’nin Erdoğan’a karşı savaş ilan ettiği iddialarına.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığı gün Erdoğan’a yönelik İŞİD tehditlerinin haberleştirilmesi, birçok kuşkuyu beraberinde getirmektedir. Haber sitelerinin tamamı Timetürk’ten Cuma Gerger’in haberini referans almaktadırlar. Gerger de haberini Kürt Haber Ajansı kknc.net’e dayandırmaktadır. Timetürk yazarının bildirdiğine göre IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi Twitter hesabından Erdoğan’a karşı savaş çağrısı yaptı. Söz konusu çağrıda El Bağdadi’nin şunları söylediği iddia edildi: “Erdoğan laik biridir, şeriata göre davranmıyor ve peşmergeyi destekliyor… Yakında kendinizi ‘İslam’ın oğullarının’ doğrudan karşısında bulacaksınız… Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan laik ve din adına yönetmiyor. Derhal bana biat etmelidir.”
kknc.net’in (http://knnc.net/Drejey-hawal.aspx?id=31253&LinkID=6&video=False&leguaid#.U-npofl_vF7) bu Kürtçe haberini referans alan Timetürk yazarının aktardığı gibi El Bağdadi’nin Erdoğan’a yönelik tehditleri 200 karakteri aşmaktadır. Oysa resmi Twitter hesabından yazdığı söylenen tehdit mesajı yalnızca bir adet twitten ibaretti. El Bağdadi’nin resmi Twitter hesabı diye esas alınan @KhalifatMuslims adlı hesapta, tam olarak Erdoğan’la ilgili şu ifadeler geçmektedir: “Erdoğan laiktir, bizim şeriatın gelenekleriyle yönetemez. Aydınları desteklediği için onunla savaşmamız gerek. Tamamıyla Yeni Ortadoğu’nun tek halifesi ben olacağım.”
( https://twitter.com/KhalifatMuslims/status/498535421132144640)
Görüldüğü gibi mesajda “Peşmergeleri desteklediği için” ve “derhal bana biat etmelidir” ibareleri yoktur. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, Araplardan “bu mesajı yazan, ilkokul mezunu bile değildir” biçiminde yorumlar geldi. Genel kanı, bu hesabın kesinlikle El Bağdadi’ye ait olmadığı yönündedir.
El Bağdadi’nin resmi Twitter hesabı denilen “KhalifatMuslims” adlı hesabın Fake hesap olduğu her halinden bellidir. Sözde halifenin bu tehdit mesajı, 10 Ağustos günü açılan “Erdoğan kazandı” hashtag’ı kullanarak yazılmış, ama dikkate alan olmamıştır. Çünkü Türk medyasında allandırıp ballandırıldığına bakılırsa, El Bağdadi’nin bütün IŞİD cihatçılarına savaş çağrısı yaptığı böyle bir mesajın ilgi görmesi beklenirdi. Oysa sadece 6 retweet ve 3 favori almıştır.
Adı geçen hesap henüz ortada Halife devletinin, hatta IŞİD’in olmadığı bir dönemde, Ağustos 2012’de açılmıştır. (O zamanlar sadece Irak İslam Devleti olarak biliniyordu). 2012’den bu yana bu hesaptan yapılan paylaşımların yüzde 90’ı basit propaganda ve magazin niteliklidir. Örneğin hesapta kahkaha atarak dalga geçen paylaşımlar göze çarpmaktadır. Eğer bu hesap, bugün kendini “İslam aleminin halifesi” olarak ilan eden gerçek el Bağdadi’ye aitse, kendisine ne biat edilir, ne de kale alınır. Böyle bir Fake hesabın Erdoğan’ı tehdit ettiğini iddia eden yandaşların çabası tam anlamıyla bir komedidir. Üstelik Timetürk bunu daha da süsleyerek, IŞD’in Erdoğan’ı neden sevmediğinden, Türkiye için nasıl bir tehdit oluşturduğuna kadar 8 maddelik analizler de ekleyerek haberleştirdi.
Öyle görünüyor ki İŞİD’le bu denli içiçeleşen ilişkilerden dolayı AKP’ye bir yerlerden ihtar gelmiştir. Ama asıl mesele İŞİD’le yolları ayırması konusunda ihtar alması değil, kaşını bile kaldırmaya yeltenemediği İŞİD’e karşı nasıl bir tavır geliştireceğidir. Erdoğan, Türkiye haklarına yönelen IŞİD tehlikesinin sorumluluğunu, “ben de tehdit edildim” diyerek üzerinden atamayacaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.