Cumhurbaşkanı seçiminin tek galibi Demirtaş öncülüğündeki HDP’dir. HDP’nin bu başarısı ortaya koyduğu yeni demokratik toplum modeli doğrultusundaki politik çizgisidir. Bu bakımdan doğru politika ve doğru adayla başarılı bir sonuç elde edilmiştir. Doğru politikadan kasıt HDK ve HDK’nin programatik tezleri ve bunun güncellenmiş hali olan Demirtaş’ın “Yeni yaşama çağrı” bildirgesidir. Bu bildirgenin Türkiye ve Kürdistan’daki bütün […]
Cumhurbaşkanı seçiminin tek galibi Demirtaş öncülüğündeki HDP’dir. HDP’nin bu başarısı ortaya koyduğu yeni demokratik toplum modeli doğrultusundaki politik çizgisidir. Bu bakımdan doğru politika ve doğru adayla başarılı bir sonuç elde edilmiştir. Doğru politikadan kasıt HDK ve HDK’nin programatik tezleri ve bunun güncellenmiş hali olan Demirtaş’ın “Yeni yaşama çağrı” bildirgesidir. Bu bildirgenin Türkiye ve Kürdistan’daki bütün halklara ve inançlara birlikte, eşit, özgür, demokratik bir toplum inşa etme önerisi, tüm toplumsal kesimlerde destek bulmuştur. Demirtaş Türkiye ve Kürdistan’ın her yerinden aldığı oylarla seçim barajını yıkarak 12 Eylül hukukuna dayanan AKP-CHP-MHP’nin parlamentodaki kutsal ittifakına son vermiştir.
Statükoculuğa karşı demokratik değişim, barış ve çözüm şiarının kazanması, HDP’nin büyümesinin, genişlemenin ve kendi yolunda karalılıkla ilerlemesinin yolunu açmıştır. Ancak bu seçim başarısının kişisel bazda Demirtaş’a ait olduğu unutulmamalıdır. Genç, dinamik, sevimli ve gülen yüzü, güven veren duruşu ve demokratik söylemiyle Demirtaş, kitleler tarafından kabul görmüştür. HDK ve HDP bileşenlerinin ve milletvekillerinin yeterince destek vermediği seçim kampanyasını nerdeyse tek başına sürdüren Demirtaş, halkların, inançların, ezilenlerin ve emekçilerin sesi olmuştur. Türkiye ve Kürdistan’ın bütününe seslenerek etki alanını genişleten, eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçı söylemiyle tüm muhalefet dinamiklerine ulaşan Demirtaş, 1960’dan bu yana sol ve sosyalist hareketin aldığı en yüksek oya ulaşmıştır.
Bu durum, afaki söylemlerle seçimi boykot yaparak veya ehven-i şer mantığı ile “çatı” adayına oy vererek demokratik siyasetin dışında kalan ve seçimde perişan hale gelen bazı sol ve sosyalist kesimler tarafından iyi okunmalıdır. Etnik, kültürel ve inançsal farklılıkları kabul etmemekten Kürt özgürlük mücadelesinden uzak durmaya, Ermeni, Kürt ve Alevi katliamlarını haklı görmekten Türk milliyetçiliğinin ve militarizminin temsilcisi olan Türk ordusunu ilerici ve devrimci görmeye kadar vardıran bu kesimler, artık statükoculuktan vazgeçerek devrimci ve demokratik değişim kulvarında yer almalıdırlar.
AKP, tek başına iktidar hegemonyasının sonuna gelmiştir. Beklentilerinin altında kalan bir oy oranıyla Çankaya’ya çıkan Erdoğan ve partisi AKP için bu seçim, sonun başlangıcı olabilir. Parti tabanlarına bile hakim olamayarak ağır bir yenilgi alan CHP ve MHP’de başlayan kaos önümüzdeki genel seçimde son bir yenilgi yaratarak siyaseten tasfiye olmalarına yol açabilir. Önümüzdeki süreçte AKP’ye karşı iktidar alternatifi olan HDP’nin ezilen halklara, inançlara, emekçilere, kent ve kır yoksullarına daha fazla sahip çıkması, parlamentodaki ana muhalefet görevinin yanında parlamento dışındaki tüm muhalefet dinamiklerini ortak bir kulvara yığarak halkların demokratik iktidar yürüyüşünü sürdürmelidir.
12 Haziran 2011 genel seçiminin başarısı HDK ve HDP’yi yaratmış, Cumhurbaşkanı seçiminin başarısı ise HDP’ye iktidar yolunu açmıştır. 4 milyon oy HDP’yi iktidara taşıyacak bir potansiyel içermektedir. HDP artık hedef büyüterek iktidar yürüyüşünü başlatabilir. Artık durmak yok. Tereddüde mahal yok. İçe kapanmak yok. Yüzümüzü kitleler dönerek kararlı, sabırlı ve onurlu bir şekilde yola devam etmeliyiz. Türkiye ve Kürdistan’ın özgür ve demokratik geleceği bizim yürüyüşümüzle gerçekleşecek. Devrim, demokrasi, özgürlük ve barış bizimle gelecek. Başarmamamız için bir neden yok. Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasında devrim, demokrasi ve özgürlük şiarı her yeri aydınlatıyor. Kürdistan devrimi bütün hızıyla devam ediyor. Kürdistan’ın ardından sıra Türkiye’ye gelecek. Devrimi engellemeye Türk oligarşisinin ve emperyalizmin gücü yetmeyecek.
Bundan sonraki siyasal ve toplumsal süreç için üç konunun altını çizmek istiyorum: Birincisi, HDK/HDP projesinin başarısı önder Öcalan’ın müzakere sürecinde elini güçlendirecektir. İkincisi, 2015 seçimlerinde HDPínin ana muhalefet görevi üstlenmesi için önemli bir ivme kazandıracaktır. Üçüncüsü, yeni anayasa talebi Türkiyeínin demokratik yapılanması için önemli bir manivela olacaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.